2017-2018 Teknik-Taktik / Konyaspor - Gençlerbirliği

21 Ağustos 2017
Pazartesi
Saat 21:45

Stat: Konya Büyükşehir Belediye Stadyumu

Konya taraftarı maça giremeyecek. Cezalı oyuncuları da olması lazım. Aykut Kocaman dönemine göre daha atak bir futbol tercih ediyorlar.

Karabük başlığında bahsettim. Bizim Hoff, A.Oğuz, Poli, Lucas, Uğur bu kısımın dizilişi doğru ancak orta saha ve ileri uç oyuncularımızın doğru kadro seçimi ve doğru dizilişle sahaya çıkması gerekiyor. Mesela sol ayaklı Milinkoviç sağda oynamamalı, Muriç orta yapan olmamalı.

Tuhaf maç, öngörü çok zor. Seyircisiz olması avantaj, Traore’nşn sakatlığına elbette insani olarak üzüldük fakat onun olmaması da rakibi olumsuz etkileyecektir. Asıl sıkıntı bizim ne yapacağımız konusunda öngörüde bulunamamam. İlk maçta organize, bilerek daha önce çalışarak kaç atak yaptık? Geçen sene olduğu gibi bu sene de duran toplar, bireysel yetenek ve biraz da şans dışında nasıl gol atabiliriz hiç bilmiyorum. Dany gibi defans her takımda yok, Karabük maçında hatalarından en az birini değerlendirmeliydik.

Umarım utandırır takım beni ama ne yazık ki puan alma şansımız olduğunu düşünmüyorum. Konya’nın BJK ve TS maçlarındaki oyununu gördük. Oyun olarak bizden çok ilerideler.

Puan almayı düşünmüyorum.
Trabzon maçında çok iyi top oynadı Konya.
Puan alırsak da taraftarın gücüyle alırız :smiley:
Deplasmana var mı gelen :slight_smile:

Konyaspor Aykut Kocaman döneminde en ufak futbol kırıntısı bile olmadan oynayan, zor gol atan ama çok daha zor gol yiyen bir takımdı. Yeni dönemde ise, oynadığı iki maçta gösterdiler ki, gerçekten iyi futbol oynama gayretinde olan, iştahlı ve keyif veren bir takım olma yolundalar. Ne yazık ki, Türkiye’nin sözde süper liginde, futbol oynamaya çalışan takımlar hep cezalandırılır, sistem böyle yürüyor. Konyaspor da karşısında allahsızca savunma yapan, sık sık sertleşen ama ofansif olarak bir halt beceremeyen, maçı 0-0’a kitlemeye çalışan bir Ümit Özat takımı bulacak. Önceki senelerde önde bajic vardı, bu sene fofana ve traore öndeki becerikli oyuncuları olarak göze çarpıyor. Traore’nin de geçen hafta vicdansızca yapılan bir faulle ayağı kırıldı. Yani kısacası niyet olarak iyi bir takım ama kadro kalitesi olarak oynamak istedikleri oyunu sahaya yansıtamayabilirler.

Bizim için ise söylenecek bir şey yok. Ben Gençlerbirliği taraftarıyım ama hepsinden önce bir futbolseverim! Sahaya iki takım çıktığında, hangisi futbol oynamaya çalışırsa o kazansın. Futbol oynama çabası içinde olmayan takım, kendi takımım olsa da tahammülüm yok. Kısacası, iyi oynayan, futbola saygısı olan kazansın

1 Beğeni

Hakem Arda Kardeşler.

vallaa yorum morum yapmayapmayacaktım ama sevgili serkan konuya değinmiş bende onu desteklemek için bişeyler eklemek istiyorum. birde mustafa reşit akçaya borcum oluştu, onu ödemek isterim. yoksa bu dönemin yorum yapılacak hali mi kaldı?. hanedanın eşyasından farkımız mı var?. baba ölünce oğluna veraseten intikal oluyoruz. geçen sene ligde kalmamızı sağlayan yegane üç oyuncuyu da sattıktan sonra olacakların hepsine kabulüz…

dedem dermiş: "yürek soğutacak bişey var… adını günah koymuşlar"
adamın birine bi haftadır küfür ediyorum. yeni yeni soğumaya başladım. trabzonspor - konyaspor maçını izliyorum. ya maç esnasında yada maçtan sonra yorumcu: ee aykut kocamanın takımı bıraktığı yerden devam ediyor… sonra küfürler ederek kanalı değiştirdim. millet neden evlilik programları izliyor şimdi daha iyi anlıyorum… kim kime atlayacak, kimin kimi kaskaslayacağını tahmin etmek bunları izlemekten daha kaliteli zaman geçirmeyi sağlıyor…

ulan deve… insan bu lafı etmeden önce 1 saniye düşünür… aldığın para bunu yapmayı gerektirir…
yahu devre arasında ısı haritaları yayınlıyorlar en azından ona bi bak… mustafa reşit akçayın takımı oyunu komple karşı sahada oynuyor… rakibi hataya zorluyor… ve hata yapması en muhtemel oyuncuyu -hala ersun yanalın onu nasıl santraf oynattığına inanmadığım okay yokuşlunun- kaptırdığı toptan buldular golü… okay yokuşlu o topu kendi ceza sahasına yakın bölgede kaptırdı… aykut kocamanın gidersek ölürüz dediği bölgede… bari bunu gör… bu adam yorumcu ve bu işten para aldığı için söyledim bunca lafı…

öbür mesele:
mustafa reşit akçayı cinim kadar sevmezdim. karadenizden çıkmış bi filazof derdim. filazof, filazof… ama geçen sene osmalısporun gidişatını beğenmeyip, endüstriyel futbol hakkındaki dokandırmalarını izleyince “hah işte” dedim bu adam benim adamım bundan böyle… o bir yana oynattığı olumlu futbolu görmemek için tv de yorumcu olmak gerekir…

daha öbür mesele:
ersun yanala naçizane önerimdir: okay yokuşlu bir skoko değil… uzunca bir zaman dövsen bile olamaz…
bu kadar top kaybı yüzdesiyle oynayan bir oyuncu orta sahada bu role soyunamaz… ben ersun yanalım, ben okaydan bile santraf yaparım dersen; yaparsın muhakkak ama diğerlerinin emeğini boşa harcarsın. performans/pozisyon oranını düşürdükçe gücü arttırman gerekir. varsa başka bildiğin söyle; saygı duyarım… ligin sonuna doğru yaşlı kadrodan şikayetler yükselmeye başlayınca demedi deme…
çocuğa da yazık… yorma garibi… al bi skoko, nihatla, mustafa özkanla bile yapabildiklerinin mislini yap… keramet sende olduğu kadar onda da vardı…

Ne zaman deplasman planı yapsam aksilik çıkıyor. Bu sefer plansızım.
Bence en doğrusu araba ile gidip dönmek. YHT ve Otobüs maç saatinin geç olması nedeniyle uygun durmuyor.
Eklenecek bir araç bulamazsam kendi aracımla, yanıma Deniz’i de alarak gidebilirim.

gelecek haftalara umut taşımamız için en azından 1 puan almamız gerekiyor. Tahmini 11im:
hopf-zeki-pali-claro-uğur-issah-khalili-diallo-A.ilhan-manu-rantie

Sadece özeti izledim. Futbolumuz aynen bu şekilde devam ederse halen toparlanamamış kendi içinde sorunları olan FB’den de 2 ya da 3 gol yiyebiliriz. Sezon başında küme düşme hattında gezinip küme düşmekten kurtulduğumuz bir sezon olacak ve bu başarı olarak sayılacak diye tahmin yürütmüştüm. Umarım yanılırım ancak Özat başta olduğu sürece 11.'likten daha iyi bir dereceyi hayal olarak görüyorum… Özat fazla geç kalmadan gönderilmeli ki, yeni gelen hoca bir enkaz devralıp sistemi sıfırdan kurana kadar birkaç hafta boşa geçmesin…

Tehlikenin Farkında Mıyız?

Ortada, ne yaptığını anlayamadığımız, renk vermeyen bir başkan, çıt sesi dahi çıkartmayan yöneticiler, sürekli agresif açıklamalar yapan ve kararlar alan, pimi çekilmiş bomba gibi ortada duran bir teknik adam ve bir sürü yeni oyuncuyla yeniden kurulmaya çalışılan bir takım olunca, Cengiz Abi, Ömer Abim ve Ümit Yaşar’la maç öncesi yaptığımız tüm futbol muhabbetleri, “ne olacak bu takımın hali?” sorusuna bağlanıyordu.

Kısa gezimizin ardından dış cephesi yeşil - beyaz ışıklarla bezenmiş bir futbol topu şeklinde dizayn edilmiş “Yeni Konya” stadyumunun önündeydik. Ev sahibi takımın seyirci cezası olduğu için ortalıkta sadece polisler vardı.

Deplasman kariyerimin en geç saatte oynanan ve aynı zamanda ilk seyircisiz maçı olan karşılaşmayı seyretmek için biletlerimizi okutup turnikelerden geçtikten sonra polisler, ultra güvenlik önemlerini sergileyip, ayakkabılarımızı çıkartmamızı istediler! Soyun demedikleri için mutlu olmalıydık elbet! Bakalım bu uygulamayı ne zaman yürürlüğe koyacaklar!

Aramadan sonra, yanımızda getirdiğimiz çekirdeklere el koyup, “kabuklu yiyecek almıyoruz” dediklerinde, gülümseyerek karşılık versek de gerçekten de böyle bir uygulama olduğunu öğrenip dumura uğradık. Çıkışta yerlerinde yeller esecek olan çekirdekleri güvenlik görevlilerine teslim ettik.

“Kopyala yapıştır” şeklinde yapılan diğer stadyumlar gibi Yeni Konya’da da deplasman tribününün önü “cam korkuluklar” ve üstü filelerle çevrilmiş bir şekilde, kale arkası ile şeref tribünü arasında, ikinci katta yer alıyordu. Görüş açımız fena sayılmazdı.

Sezonun ilk maçı olan Karabükspor karşılaşmasındaki kötü oyunun ve beraberliğin ardından Ümit Özat, teknik taktiği bir kenara bırakıp tüm suçu Ahmet Oğuz, Uğur Çiftçi ve Vedat Muriqi’ye atmıştı. Konyaspor maçının 21 kişilik kadrosuna da bu üç oyuncuyu almayarak futbolcularına karşı başlattığı “savaşı” devam ettirdiğini gösterdi.

Ahmet ve Uğur’un altyapıdan geldiğini, bu kulübün kadrodaki en eski oyuncuları olduğunu ve her ikisinin de kaptanlık yaptığını düşününce, ilk haftadan yapılan bu “kelle almanın” takımın uyumunu ve dinamiklerini bozabileceği için oldukça riskli bir hamle olduğunu düşünüyorum. Çünkü saha içinde kaptanlık yapan ve olası bir durumda takımı ateşlemesi gereken oyuncuların uyarılmadan basın önünde hedef gösterilerek dışlanması, saha içinde de sorunları beraberinde getirecektir. Artçıların ne şiddetle olacağını bekleyip hep beraber göreceğiz.

Karabükspor maçına göre daha sakin bir oyun oynamaya çalışan Kırmızı-Siyahlılar, Milinkovic’in top dağıtmaya çalışması dışında tüm topları şişirerek defans arkasındaki Rantie ya da Ahmet İlhan’la buluşturmaya çalışıyordu. Fakat bu taktik tıpkı sezonun ilk maçında olduğu gibi bir kere daha pozisyon üretememeyle sonuçlandı. Çünkü eldeki oyuncular, rakip defansı bozacak hızda ve/veya güçte, örneğin bir Youla, değillerdi.

Buna karşılık Konyaspor tıpkı bir antrenman maçına çıkmışçasına sakin ve bol pasla pozisyon üretmeye çalışıyordu. Ellerindeki futbolcu kalitesi ve takım uyumu, paslaşmalarında vücut buluyordu.

Hollanda’daki hazırlık evresinde daha çok defans ve rakibe önde basarak bozma çalışması yapmasına rağmen defansın panik hali ve rakip paslaşırken pres yapmak bir yana çoğu zaman ara paslara bile hamle yapamamaları maçın Gençlerbirliği için güzel gitmeyeceğinin göstergesiydi. Ki, 6’da Fofana’nın pasını dışarı nişanlayan Musa, 24’te topu filelere gönderdi. 43’te ise Serdar Özkan’ın tutması gereken Skubic’in hiçbir hamle yapmayan oyuncunun üzerinden yaptığı kafa vuruşu ile fark ikiye yükseldi.

Özat ikinci yarıya, Serdar Özkan - Skuletic, Milinkovic - Manu ve Zeki Yavru - Murat Duruer değişiklikleri yaparak başladı. İlk dakikalarda oyunu geride alan Konyaspor’a karşı etkili görünen Alkaralar, tek pozisyonlarını da köşe vuruşu ile yakaladılar ama onda da kaleci Serkan güzel bir hamleyle golü engelledi. Farkı azaltalım diye pozisyon sonrası ufak bir gaza gelsek de 53’te derslik bir pasla Musa farklı 3’e çıkarttı ve maç da o anda sona erdi! Çünkü teknik direktörün yapabileceği hamleler 8 dakika önce bitmişti!

Maçtan sonra Özat tıpkı geçen hafta olduğu gibi teknik-taktik hiçbir şeyden bahsetmeden, kadro dışı bıraktığı futbolculara, transferleri eleştirenlere ve kendisi ve başkanı istifaya davet taraftarlara söylendi durdu.

Elbette ki daha ikinci haftadayız fakat görünen yol kılavuz istemez. Takım, ne defans yapabiliyor, ne rakibi bozabiliyor, ne top tutabiliyor, ne top taşıyabiliyor, ne de pozisyon yaratabiliyor. Kısacası bir uyumsuzluk, sahada oynanan oyunda bir sıkışmışlık/sonuçsuzluk ve genel olarak bir boş vermişlik hali mevcut. Tehlikeyi fark edip gerekli önlemler bir an önce alınmaya başlanmazsa, bu kötü sürecin uzaması ve Özat’ın her an yeni bir fevri hamle yapabilecek potansiyele sahip olması takımın “İlhan Cavcav Sezonu”nun daha ilk haftalarında dibi boylamasına sebebiyet verebilir. Aman dikkat! Bu hatanın telafisi çok ama çok zor!

4 Beğeni

Statta 40 ile 50 arası cefakar Gençlerbirliği taraftarı vardı. Konyaspor cezası nedeniyle de stat bize emanetti kısaca :slight_smile:

Futbolcularımız her ne olursa olsun canla başla oynadılar.
Maç çıkışı Gençler diye bağırdık onları alkışladık ve onlar da bizi alkışladılar.
Saçma sapan kasa boşaltma/transfer politikası olan Hayalet Başkan ve saçma sapan 2. devre başında 3 topçu değiştirecek kadar megaloman zihniyete sahip bir teknik direktör ile bu kadar oluyor.
Maç 90 değil 9000 dakika da sürse biz 1 gol atabilecek kuvvette değiliz.

Maçı konuştuğum arkadaşım 2. yarı tahammül edemedim ve KUNG FU PANDA 1 i izledim demesi maç hakkında en traji-komik durumdur benim için.

Genel duruma bakınca;
Ben bir açıdan iyimserim: Gerçekten çok şanslıyız ki ilk 2 haftada şansımıza (ki bu şans geçen sezon Özat ın yanındaydı ve 8. Olduk) bu çok kötü oyunumuz skora yansıyor.
Ama bin açıdan da kötümserim: Rahmetli İlhan Cavcav elimize iki bomba bıraktı oyunculuğunda sevdiğim hatta halen imzalı fotografını sakladığım hatta kalp rahatsızlığı geçirdiğinde üzüldüğüm Ümit Özat ve takımı tümüyle Ümit Özat’a bırakan: Murat Cavcav!

Düşeceğiz ve mazinin güzel takımları arasında yerini alacağız bu gidişle.
Bu net.

İşini gücünü bırakıp deplasmanda takımımızı desteklenmeye giden arkadaşlara tek tek teşekkür ediyorum. Takımın kalite seviyesi ortada, kim düşer sorusunun bugün itibariyle ilk akla gelen cevabıyız. Hem sahada hem kulübede hem de locada yetersiziz, sahipsiziz. Böyle giderse maalesef bu sene o sene. Giden bir avuç taraftarı da gerçek taraftardan saymayan başkana da buradan selam olsun, bizim gibi sevmek yürek ister başkan.

Ozat’ın maç sonlarında teknik taktik konuşmaması tevekkeli değil. Çünkü değerlendirecek bir şey yok. Tek forvetin rantie’nin atılan uzun topu kovalamak için kanata dripling yapması, tek gol umudumuzun korner bayrağının orada 20 dakika zaman geçirmek zorunda kalması, boşalttığı alanı ne ters kanattan ne orta saha merkezden hiç kimsenin doldurmaması vehameti anlatmaya yeter. Sırası gelince Rantie’yi suçlayıp, alanya’da kendisine pozisyon üstüne pozisyon hazırlanan wagner love ile kiyaslayacagindan emin gibiyim

Ayrıca malum şahıs kendisi iki altyapı oyuncumuza daha ikinci hafta sabredememişken, başkan ile beraber taraftara “sabirsizsiniz” demesi çok ironik.

Sanırım ligde bir futbol takımı görüntüsü vermeyen tek takım biziz. Euro 2016 'daki milli takıma döndük. Ve malesefki en büyük sebep de tıpkı ordaki gibi saha dışı sebepler ve üstünde sanki bir dokunulmazlık zırhı varmışçasına dokunulmayan kovulamayan bir td. Kulübün içi kaynıyor.

‘‘Ağaç demiş ki baltaya
Sen beni kesemezdin ama
Ne yapayım ki sapın benden
Bak şu ağacın bilincine sen
Ölen ben, öldüren benden’’

Demiş rahmetli Ruhi Su.
Her ne kadar ben Özat’ın ‘‘Gençlerbirliği’nin içinden geldim ben’’ demesini kabul etmesem de bu ağacın ölümü bu baltadan olacak -böyle giderse-

Maç sırasında yaklaşık 70. dakikaya kadar sabrettim ‘Özat İstifa’ diye bağırmak için. Meğersem adam bunu bekliyormuş, duyar duymaz tepki verdi, tribünlere el-kol hareketi yaptı. Lan bizim Alkaralar Whatzup grubu bile bu kadar hızlı tepki vermiyor. Evet 3-5 kendini bilmez taraftardan biriyim ben. Sen gidene kadar da susmayacağım.
Oyuna gelince; Bi numara yoktu. İki kenar beki birden değişmiş, yani kanatları ameliyatlı bir kuş uçabilir mi? Kaleci ne yapsın,Rantie ne yapsın, Issah ne yapsın?

Birkaç yere daha yazdım. Özat’ın teknik direktörlüğü küt! Ne bir incelik var ne bir zeka. Geçen sene nispeten bireysel anlamda daha yetenekli birkaç oyuncunun varlığıyla puanlar aldık ama o maçlarda bile sahada oyun zekası anlamında bir pırıltı yoktu.

Bu sene Serdar-Aydın-Selçuk üçlüsünün takımdan ayrılmasıyla şapka düştü kel göründü. Bizim hareketli oyunda gol atmamız neredeyse imkansız. İnşallah utandırır takım beni ama geçen maç sonu yaptığım ilk yarı 17 puan tahminimi, eğer yönetimin Özat ısrarının sürmesi durumunda 13 puan olarak güncelliyorum.

Hoca geçen seneki Alanyaspor maçını örnek verdi maçtan sonra hemen. Ama o maç bile bu maçtaki kadar kişiliksiz bir futbol yoktu sahada.

Maçtan önce yazdığım yazının aynısı oynandı. Gençlerbirliği futbol oynamıyor arkadaşlar, Ümit Özat tam bir futbol katili, takımda pas yapacak kapasitede hiçbir futbolcu yok. Olmadığı gibi, bunun üzerine çalışılmış bir şey de yok. Geçen sene de pas oyunu olarak sıfırdık ama puanları toplayınca hepimizin sesi kesildi. Bu sene opuanları alacak bireysel yeteneklere de sahip dğeiliz. Konyaspor’da maçın yıldızı kim desem, herkes farklı birini söyler. Adamlar kısa paslarla tam bir takım oyunu oynadılar. Böyle bir futbola karşı hiç şansımız yok!

Takım bu haldeyse payın en büyüğü Ümit Özat’ta. O kadar oyuncu alındı, çoğunu kendi aldırdı sonuç ortada. Birçoğu oynamıyor. Takım kampta iyi değildi. Eldeki malzemeyi de doğru kullanmıyor. Egosu uğruna Ahmet Oğuz,Uğur, Muriç kesik yedi. Futbol dışında davranışları ortada.

Başkanımızın deplasmana giden taraftar için sözlerini üzülerek okudum. Oradaki 40 kişi kendi imkanlarıyla maça gelmiş, küfürsüz bir protesto var; sırf bu yüzden gerçek Gençlerli değilmişiz. Daha kötüsü başkanımız Özat’ın arkasındayız demecini yinelemiş.

İşler iyi değil.