2018-19 TFF 1. Lig 13. Hafta / İstanbulspor - Gençlerbirliği

Onurcuğum nihayet geldin, hoş geldin. :blush:

Whatsapp grubunda Erkan hocanın kulüpteki geleceği hakkında birtakım söylentiler dolaşınca ve buna bağlı olarak geleceği de tartışmaya açılınca şöyle bir şey yazmıştım sabah, buraya da -elini yüzünü düzelterek tabii- ekleyeyim.

Panik yapmak için de hocayı kovmayı düşünmeye başlamak için de erken şüphesiz. Ama Erkan hoca hem yapısal olarak çok büyük yanlışlar içerisinde hem de o yapısal problemlere çözüm üretmesine imkan tanıyacak teşhis koyma hususunda ne yazık ki çok kör. İyi teknik direktör performansları da oldu şimdiye dek, iki mağlubiyet geldi diye nankörlük etmemek lazım; öte yandan itiraf etmek gerekir ki alınan her iki mağlubiyet de teknik direktör mağlubiyeti- Balıkesirspor maçının günahının Ahmet Oğuz’a yüklenebilir olmasına binaen ön almak amacıyla belirtme ihtiyacı duyuyorum: Ahmet Oğuz’u olmadığı bir şey olmaya, ofansif bir bek, hatta Sese’nin içeriye kırıldığını düşününce bir açık oyuncusu olmaya zorlarsanız ve pek tabii karşılığında defansif becerilerinin deforme olduğunu görürseniz bu yalnızca Ahmet Oğuz’u sanık sandalyesine oturtarak kavranabilir bir mesele olmaktan çıkar.

Takımın devre arasına kadar ne kadar puan topladığı mühim elbet, sonuçta bu sezon "ölüm-kalım meselesi"ne dönüşmüş durumda; ama bundan -kısa vadede- daha önemlisi Erkan hocanın performansını gözlemlemek. Olmayacak şey değil, bir şekilde son dört haftadan 10 puanla da 4 puanla da ayrılabiliriz. Fakat asıl kerteriz noktası doğruları yaparak 4 puan mı aldığımız yoksa yanlışlarda ısrar ederek 10 puan mı -hoş bizimkiler öyle büyük yanlışlar ki bu yanlışlarla 10 puan mümkün değil, biz oraya bolca “şans faktörü” boca edelim. Karakter olarak sanıyorum hepimiz çok seviyoruz, o nedenle bir an önce doğruları yapmaya başlaması hepimizin temennisidir, ama önümüzdeki dört maçlık süreçte de ihtiyatlı bir takım kimliğimiz olacaksa, ilk yarıları rölantide oynayacaksak, Jailton forvet başlayacaksa, Ahmet Oğuz’a top kaldıracaksak -şükür son maçta bundan vazgeçtik, Ahmet İlhan zararlısı -sadece zararlı yazmak için büyük çaba harcadım- oynayacaksa, Bekir, Yasin ve Selçuk’la başlayacaksak, merkezden hiç üretemeyeceksek, merkezde kimin hangi pozisyonda ve hangi rolde oynadığını bilemeyeceksek, üçüncü bölgede hiçbir beceri ve incelik gösteremeyeceksek o vakit devre arasında vedalaşılması kulüp için en hayırlısı olur. Tekrarlayayım, temennim Erkan hocanın yanlışları bu kez doğru teşhis edebilmesi ve kısa vadede sonuç alalım almayalım oyunun taleplerini yerine getirmesidir. Zaten bir kez o doğruları görebilir ve ısrarcı olursa bu ligin çok üstünde oyuncu kalitesine sahip bu takım uzun vadede her koşulda başarılı olacak ve üst ligi görecektir.

5 Beğeni

Yazdığımın üstüne Twitter’da dolanırken şu görsele denk geldim. Etraflıca ele alınması gereken çok temel bir tartışmanın konusu ama bir yerde benim yukarıda yazdıklarıma ve tribünün sezon başından beriki serzenişlerine de -“kazanıyoruz ama takım top oynamıyor”- değiniyor. Alelade bir şeyler karalamak istemediğimden konuya hiç girmiyorum ama çok hoşuma gitti, iliştireyim şuraya.

image

2 Beğeni

Özhan, yazdıkların teknik olarak doğru. Teshis tamamen yerinde.
Ama hastalığı yüzüne direkt söylenen hasta gibi hissettim.
Hiç mi umut yok doktor bey?
Erkan hocayı duruşu, efendiliği ve eski bir Gençlerbirlikli olması sebebiyle tutuyorum ve başarılı olmasını istiyorum.
Bundan önceki hemen hemen tüm takımlarda benzer durumlar yaşansa da bizde farklı bir başarı hikayesi yazmasını istiyorum.
Eğer biz de kendimizi farklı hissediyor isek, teslim olmadan önce elimizden geleni yapmalıyız…

1 Beğeni

İlk yarının 35. dakikasından itibaren maçın bir bölümünü televizyondan izledim o kadar.
İlk yarının uzatmaları oynanıyordu Sese topu ezdi ve kaptırdı devamında rakip hızlı çıktı 2 kişiyle gol attılar. Biri ortaladı diğeri dokundu o kadar. Al sana mis gibi gol.
Orta sahamız yaşlı, dolayısıyla ağır. Beyni ayaklarına hükmedemeyen Selçuk, Sese ve Ahmet İlhan üçlüsü oyunumuzu yavaşlatıyor. Jailton da onlara ayak uydurunca organize işler çıkaramadık.
Bizim açımızdan kötü bir maçtı.
Karabükspor maçından korkar hale getirdiler, yazık.

1 Beğeni

Emre’nin Babası’nın da dediği gibi Kardemir Karabükspor maçından da korkar hale geldik Futbolcularımızın sahada neyi yanlış yaptıklarını görüp ona göre yeniden organize olmaları gerekiyor. Yanlış olan çok şey var. Geçen sezon sahada organize olma, yaratıcılık ve üretkenlik bakımından yaşadığımız sıkıntılar hâlâ devam ediyor. Başka sıkıntılar da var: Hücum yapmayı becerememek, adam eksilten, rakibi bunaltan ve hataya zorlayan atak organizasyonları yerine gereksiz hareketlerle oyalanmak ve ardından yakalandığın kontrataklar karşısında çaresiz kalıp golü yemek. Hırs yetersizliği ve iştahsızlık. Ortaya karışık atılan toplar ve ortalar. Ceza sahası organizasyonlarının çok zayıf olması, enerjisini maça harcayacağı yerde hakemlerle ve rakip futbolcularla tartışmaya, itişip kakışmaya harcamak ve sonucunda bol bol sarı kart görmek vesaire…

Yukarıda arkadaşların yazdıklarının büyük çoğunluğuna katılıyorum. Ayrıldığım bir nokta var, o da bu ligin çok üstünde bir kadroya sahip olduğumuz ve bu ligin en iyi savunma ve orta sahasına sahip olduğumuz. Keşke öyle olsaydı. O zaman zaten ara transferde takviyeye hiç gerek olmazdı. Bence bu ligin en iyi savunması da bizde değil, en iyi orta sahası da… Öyle olsaydı, üçüncü hafta oynadığımız Eskişehirspor dışındaki (ki şimdi oynasak bambaşka bir sonuçla karşılaşabiliriz) diğer rakiplerin tamamından bu kadar baskı yemezdik. Birçok maçta şansımız sayesinde gol yemekten kurtulduk. Tek farkla da olsa aldığımız seri galibiyetlerin sarhoşluğu bu gerçeklerin üstünü örttü. Forvet hattımız zaten ortada… Kendi sahasındaki maça beşli savunmayla çıkan İstanbulspor karşısında Nobre, Deniz ve Nadir ilk 11’de yok… Kağıt üstünde bu ligin çok üstünde bir kadroya sahip gibi gözüküyor olabiliriz ama sahadaki duruma baktığımızda hiç de öyle olmadığını görüyoruz. Sessegnon da dahil olmak üzere fark yaratan, takımı sürükleyip domine eden bir oyuncumuz yok. Hemen her takımda fark yaratan, sonucu etkileyen bir ya da birkaç futbolcu var, bizde yok. Düşme hattındaki Tetiş Yapı Elazığspor’da bile Tatos gibi bir futbolcu var, bizde yok. Denizlispor’un hücum hattını ise anlatmaya gerek yok, görüyorsunuz. Maalesef Sessegnon’un aklı Gençlerbirliği’nde değil, sahada Gençlerbirliği’ne katkı vermekte değil… Benin Milli Takımında oynadığı gibi oynamıyor, çok şahsi oynuyor. Kendini kulübün çok üstünde görüyor. Ben bu ligin oyuncusu değilim havalarında. İstanbulspor maçının ilk yarısının sonlarında yaptığı gereksiz hareketlerle kaptırdığı top kalemizde gol oldu. Ahmet Oğuz da aynı görüntüler içinde… Maç içinde yüz ifadesine baktığınızda, hiç de altyapımızdan yetişmiş ve Gençlerbirliği’ne aidiyet duygusuyla bağlı bir oyuncu izlenimi vermiyor; bir zamanlar ikinci ligdeki Hacettepe’de oynadığını ve oradan Gençlerbirliği’ne yükseldiğini unutmuş, ben buraya ait değilim, neden buradayım, neden Süper Ligde değilim diyor adeta… Geçen sezondan beri düşüşte… Uğur Çiftçi de öyleydi, sözleşmesi bitti ve gitti, biz de kurtulduk. Erkan hocanın, milli takıma seçilmesi gerektiği yönündeki açıklamaları bana göre sadece ve sadece onu kendine getirmeye ve iyi oynamasını sağlamaya yönelik bir motivasyon girişimi… Son haftalarda Alper de çok iyi değil, bir an önce toparlanması gerek. Şurası bir gerçek ki Erkan hoca işi gereği bu takımı hepimizden iyi tanıyor ve sorunların tamamını görüyor olsa da basına yaptığı açıklamalarda futbolcuları suçlayacak hali yok elbette. Çünkü en azından ilk yarı sonuna kadar bu futbolcularla devam etmek zorunda. Ama hocanın, devre arasında sorunları çözme adına gerekli adımları atacağı kanısındayım.

Hiç istemediğim halde çok kötümser şeyler yazdım. Bir taraftan yerel seçimlerin yaklaştığı şu ortamda Denizlispor ve Gazişehir’in çok yaklaşması nedeniyle endişeliyim ama bir taraftan da futbolcularımızın bu iki berbat yenilgiden dersler çıkarıp toparlanmaları konusundaki umudumu hâlâ sürdürüyorum. Bir temenniyle bitireyim. İnşallah son dört maçımızı kayıpsız atlatırız. Sonra da ara transferde kadroyu güçlendirmek ve kağıt üzerinde değil gerçekten bu ligin üstünde bir duruma yükseltmek için ne gerekiyorsa yapılmalı…

Değerli arkadaşlar, bu kadar kötümser olmanızın nedeni bence beklentilerinizin çok yukarıda olması. Bu lig böyle. Her maçı kazanarak şampiyon olmayı henüz başaran takım yok son yıllarda. Karabük ve Denizli’yi yenelim moraliniz düzelir. Erkan Hoca’nın başarısını küçümsemek, 2 deplasman yenilgisi sonrası sorgular hale gelmek bence çok yanlış. Biz ne hocalar gördük. Diğer takımlar da puan kaybediyor. Ligin en iyi kadrosuna sahip olduğumuz konusunda hiç şüphem yok. Futbola bakarsak, İstanbul maçının her iki devresinin ilk 30 dakikası şahane pas yaptık. İstanbulspor ligin ayağa pası en iyi yapan takımlarından. Öne geçtiği maçı kazanması normal bence.

1 Beğeni

İnşallah Kardemir karabükspor’u ve Denizlispor’u yeneriz Onurcuğum.

Sesse çıkınca tribünde biraz tartışması oldu ama daha erken bile çıkabilirmis. Sorun sesse nin çıkması değil, yerine girecek oyuncunun mevcut olup olmadığı…