22/23 19. Hafta: Gençlerbirliği - Bandırmaspor

Nasıl bir sezonsa denemediğim totem yapmadığım şaklabanlık kalmadı.Yine olmuyor. totem formundan artık adak formuna geçtim son 2 maçtır. oda olmuyor. insallah alırız demekten başka sansımız da yok. teknik taktik konuşacak halimiz de yok . en iyi konusanlar bile artık konuşmuyor. Futbolcu arkadaşlara gelince birkaçınız hariç en kötü performansınızı gösterdiğiniz yıl bu yıl olabilir. ancak şu maçı alın sizinle ilgili tüm kötü düşünceleri silmeye hazırım. yeter ki haftalardır alınamayan 3 puanı alın da bizde 2 yarıya ufak ta olsa umut kırıntısıyla girebilelim

metehani tutun yeter puan gelecektir.

Uzun süre sonra işten güçten vakit bulup Mustafa Dalcı’yla çıktığımız altı maçtan üçünü tekrar izledim. Mustafa Dalcı takımın başına geldiğinden beri birkaç farklı sistem denedi. Hem oyuncu tercihleri hem de farklı oyun arayışları Mustafa Hoca’nın henüz ne oynatacağına karar vermediğini gösteriyor. Altay maçında 3-5-2, Rize maçında 4-3-3, Erzurum maçında yine 3-5-2 ve Sakarya maçında 4-3-3/4-5-1 formasyonuyla sahaya çıktık. Bunların skora ve sahaya yansıması istediğimiz gibi olmadı tabii. Bence bu süreçte alınan sonuçların üç ana nedeni var: Belli bir oyun planında karar kılamamak, oyuncu profillerinin saha içi rollere uymaması ve sakatlıklar nedeniyle sürekli farklı oyuncular kullanmak zorunda kalmak.


Bodrum maçı hiç oynanmamış gibi devam ediyorum.

İlk olarak Altay maçından başlayayım. Altay sezon başından beri 3-5-2 formasyonuyla oynayan bir takım. Bu nedenle bizimle karşılaştırmak için iyi bir örnek. Sinan Kaloğlu yaz kampında ne oynatacağına karar vermiş ve o zamandan beri aynı sistemi çalıştırıyor. Haliyle oyuncu rolleri ve görev dağılımları oturmuş durumda. Bizdeyse tam tersi bir görüntü hakim. Kısıtlı vakitte Altay’a yeterince çalışamadığımız anlaşılıyor.

Altay maçının ilk yarısındaki yerleşimimize baktığımızda üç stoperin birbirine yakın pozisyon aldığını görüyoruz. Topu dolaştırma hızımızın da yavaş kalmasıyla birlikte Altay’ın ön ve orta bloğu, kaymaları rahatça yaparak kompakt kalmakta hiç zorluk çekmedi.

image
image

Altay takım boyunu uzun tutup bloklar arasında boş alanlar bıraktı, fakat bizim orta saha oyuncularımızın topsuz hareketliliğinin yetersiz olması ve forvetlerimizin de pas kanallarına girmeyerek bloklar arasında top istememesi sonucu topu rakip yarı sahaya taşıyamadık.

image

Oyun planı üzerinde yeterince çalışılmadığı için oyuncular sahada bilinçli hareket etmiyor. Topsuz hareketlilik olmayınca da oyun iyice durağan bir hale geliyor. Oyuncuların kendi inisiyatifleriyle yaptıkları birkaç şey dışında üretkenliğimiz sıfıra yakındı.

image
Mustafa Dalcı devre arasında uyarmış olacak ki, ikinci yarıda stoperleri çizgilere kaydırdık, kanat beklerin daha ileride pozisyon almasını sağladık ve stoperlerin hareket alanını genişlettik. İlk yarıda zorlanmadan merkezi kapatan Altay savunmasını daha çok koşmaya ve boş alanlar vermeye zorladık.

Geriden oyun kurulumunu çözdükten sonra, bu sefer üçüncü bölgede tıkandık. Burada Altay defans hattının bozulduğu görülüyor. Fakat oyun alışkanlığımızın olmaması, üçüncü bölgeye doğru yerleşmememiz ve tercih hatalarımız, pozisyon üretmemize mani oldu.

image
image
Altay’ın ön ve orta bloğunu genişletmeyi başarıyoruz. Metehan’ın üç net pas opsiyonu var fakat sol çizgiye uzun oynamayı tercih ediyor.

Savunma tarafına baktığımızda tamamen kaotik bir görüntüyle karşılaşıyoruz. Açıkçası ben ne yapmaya çalıştığımızı anlayamadım. Altay sahaya geniş yerleşen bir takım. Biz de yönlendirme yapıp alanı daraltmak, pas kanallarını kısıtlamak veya ikinci bölgede kompakt kalıp merkezi kapatmak yerine Altay’ın ekmeğine yağ sürüp hem sahaya geniş yayıldık hem de takım boyumuzu iyice uzattık.

image
image
Hem merkezde hem de savunma hattının önünde ve arkasında pas opsiyonları mevcut.

Yine Sakarya maçında yaptığımız savunmaya baktığımızda, henüz savunma kurgusunun oturmadığını görüyoruz. Pas atan oyuncuya baskı yok. Savunma çizgisi kolayca bozuluyor. Maç içerisinde birkaç kez Hüseyin’in pozisyon hatası yaparak savunma çizgisini bozduğunu gördük. Bunda Hüseyin’in ilk kez ilk 11 oynamasının ve doğal olarak uyum sorunu yaşamasının payı var.



Topun bulunduğu alana doğru kaymak yerine geniş savunuyoruz. 1v1 savunma Belyaev’in en zayıf olduğu alanlardan biri.

Rize maçında kadro Mert-Abdullah değişikliği hariç aynıydı ama bu sefer 4-3-3 dizildik. Rize’nin ön alanda yaptığı prese karşı uzun paslarla çıkmaya çalıştık. Uzun pas oynamak, topu bir an önce rakibin yarı alanına göndermenize ve ikinci toplar veya karşı pres vasıtasıyla oyunu kalenizden uzak tutmanıza imkan verir. Bizim uzun topları indiren bir oyuncumuzun olmaması, ikinci toplar için doğru yerleşmememiz ve bu topları kovalayacak, boş alan bulduğunda top sürebilecek, top rakipte kaldığında karşı pres yapacak oyuncu eksikliğimiz -savunma arkasına attığımız bir iki istisna pas haricinde- bu oyundan verim almamızı engelledi.

Sezon başında Metin Diyadin, İlker’i defans ve orta blok arasında bağlantı oyuncusu olarak kullanarak rakip stoperlerin yerlerini boşaltmalarını ve buna bağlı olarak rakibin savunma dengesinin bozulmasını, ayrıca üçüncü bölgeye geçerken sayısal üstünlük kurabilmemizi sağlıyordu.


Yine aynı dönemde kanat oyuncularının half space’te kullanımı rakip savunmanın dengesini bozma ve pas opsiyonlarını arttırması açısından fayda sağlıyordu. Taşkın Aksoy, başarısız da olsa, bekleri half space’e sokarak benzer bir şey yapmayı denedi. Mustafa Dalcı’nın oynatmaya çalıştığı oyunda ise kanatların genellikle çizgide beklediği ve forvetin ikinci bölgeye yardım etmediği senaryolarda, birinci ve ikinci bölgede sağlam bir kurgu ve 10/8 numara desteği gerektiriyor. Aksi halde, 10 ve 8 numara katkısı alamadığımız senaryolarda hücumda üretken olmamız çok zor. Ayrıca santrforun oyun bilgisinin yüksek olması ve hem kendine hem de takım arkadaşlarına alan yaratabilmesi önemli.

Erzurum maçı örneğinde, rakibin tercihiyle topa sahip olan taraf olsak da rakip ceza sahasında ve çevresinde çoğalamadık. Rakip savunma hattında oluşan boşlukları ne forvet oyuncularımız ne de 8 numara pozisyonunda oynayan oyuncularımız değerlendirmeye çalıştı.


Attığımız golde olduğu gibi ceza sahasına neredeyse oyuncu sokmadan, bir mucize olmasını bekleyerek hücum ettik.

Normal şartlar altında ön alan presinden topa sahip olarak çıkmakta zorlanan bir takımız. Bizim üzerinde durmamız gereken şey sağlam bir savunma kurgusunun yanına hızlı hücum varyasyonları ekleyerek etkili olabilmek. Her ne kadar iyi kurgulanmamış olsa da Rize ve Sakarya maçlarında bulduğumuz pozisyonların çoğu bu şekilde geldi. Bu noktada oyuncu tercihlerine değinmek gerekiyor. Mert ve Ataberk süre buldukları maçlarda, oyuna kattıkları dinamizm ile hem savunmaya hem de hücuma destek veren, Gökhan Gül dışındaki yegane oyunculardı. Bu iki oyuncu yerine merkezde Aksel’i tercih etmek, takımın yapabileceği en iyi şeyin de kısıtlanması anlamına geliyor. Özellikle rakiplerin Barış’ın kanadından beklerini ileriye çıkararak Barış’ı yormaya ve kontra tehdidini sınırlamaya çalıştıkları göz önüne alındığında, 8 numara pozisyonundan hücumlara destek verilmesi daha da önem kazanıyor.


Hem Rize hem de Sakarya sık sık benzer rotasyonlarla Barış’ın üzerinden oynamayı amaçladı.


Rize maçının 53. dakikası. Mert’in boşta kalan topu dikine oynamasıyla başlayan hızlı hücumun devamı. Mert ceza sahası içerisine yaptığı koşuyla hem ceza sahası içerisinde tehdit oluşturuyor hem de Rizeli oyuncuyu üzerine çekerek arkadan gelen Gökhan’ın boş kalmasını sağlıyor. Takıma kattığı dinamizmin yanında, Mert hem set oyununda pas kanallarına girip topla buluşma çabası hem de her iki ayağıyla pas dağıtabilmesi sayesinde topla buluşup oyunu yönlendirerek oyuna çeşitlilik katabilen bir oyuncu.

Aynı şekilde Ataberk de, Sakarya maçında gördüğümüz gibi, ceza sahası içerisine yaptığı koşularla hızlı hücumlara destek verebiliyor.


Daha önemlisi ise Ataberk’in savunmada sarf ettiği efor.



İlk müdahale.


İkinci müdahalede topu kazanıyor.

Hücum geçişlerini daha iyi oynadığımız takdirde Ataberk’in katkısı da daha değerli hale gelecektir. Aksel ve merkezde kullanıldığında Belyaev, ikinci toplar için omuz omuza mücadele edebilen, gerektiğinde karşı pres yapabilen oyuncular değiller. Devre arası transferleriyle kadro kalitesinin keskin şekilde artacağı ihtimalini de düşük buluyorum. Bence Sakarya maçının üstüne koyup, daha iyi kurgulanmış kompakt bir savunma kurduğumuz, hücumda da uzun top ve hızlı hücum varyasyonlarını geliştirdiğimiz bir oyunda ısrar etmeliyiz. Ve bu oyunun gerektirdiklerini yerine getirebilecek oyuncu tercihleri yapmalıyız.

4 Beğeni

acaba teknik ekip bu maç için Birkan kadar kafa patlatmışmıdır.

1 Beğeni