22/23 2. Hafta: Boluspor - Gençlerbirliği

image

2 Beğeni

Bu camianın bir hastalığı var. Diyelim ki camia takımı küçümsüyor ve beğenmiyor ama takım bir şey başarıyor, hemen şöyle yorumları görüyoruz:

“Rakip zaten zayıftı” “biz kötüyüz ama bizden kötüsünü de bulduk” “ligin en zayıf takımına karşı puan aldık” “bunlardan da puan almasaydınız artık…”

Dün Klasspor yayınında Bülent Atlas da benzer şekilde görmüş geçen haftaki beraberliği ve futbolu. Ancak ben hiç öyle düşünmüyorum, hem formasını terleten hem de göze hoş gelen işler yapan bir takım vardı sahada. Defansta Gökhan’ın şanssız bir gün geçirdiğini düşünüyorum, eğer gününde olsaydı, çok güzel bir galibiyet kazanacaktık.

Şimdi Boluspor maçında, aynı futbolu, bu kez defanstaki acemilikler olmadan oynanmasını bekliyorum. aksel’in defansif olarak oyuna biraz daha katkısı da olursa, kadro nasıl olursa olsun, rakip kim olursa olsun, biz maça ortağız demektir.

3 Beğeni

Kardesim sen hala Klasspor’da herhangi birinin Genclerbirligi lehine bir sey soyleyecegini mi dusunuyordun?

Kim ki Genclerbirligi’nde parlar, Klasspor ona saldirir. Gecen sene Konya’da milli takim seviyesinde oynayan Soner icin bir cop demedikleri kalmisti Sonrasinda da “at sahibine gore kisnermis, ehi, ehi, ehi” hallerindeydiler.

K. Nordfelt geldiginde MKE’nin kova kalecisi ile karsilastirip niye Nordfelt’in daha fazla paraya oynadigini soran, kume dusme senesinde “gencler artik puan alamaz” diyen oksijen sacli kiz ve dombili bir elemanla Genclerbirligi maclarini yorumlayan (GS maci sonrasi yuzlerini gormek inanilmazdi), yine bir GS macini yorumlayan sunucunun siyah-kirmizi giyinmissiniz iltifatina “iki takimin da rengini giydim” diyerek iltifati yapani yerin dibine sokan bir kanal. O kanalda Cem Onuk tarafindan ulkemize/ulke insanina hakaret edildi, kimsenin giki cikmadi, bir babayigit “hoca sen hayirdir” diyebildi mi?

Yerel bir kanal olarak var olsunlar, Tanri yollarini acik etsin, umarim daha guclu, daha yaygin bir kanal olurlar da, Genclerbirligi ile ilgili iyi bir sey bekleme o mecradan.

Coşkun Bey, Klasspor Ankara sporu adına bence çok önemli bir girişim. Geçen sene alt liglerde ve alt yaş gruplarında biri çok maçın canlı yayınlanmasında büyük emek gösterdiler. Programları Haftanın Nabzı yanında, arkadaşlarımız Zafer ile Engin’in yaptığı C Blok programı da her zaman keyifle takip ettiğim bir yayın. Bülent Atlas’ın saha içi yorumlarında genelde aynı fikirde olmuyorun ama Gençlerbirliği camiasını çok iyi tanıyan ve camia içinde olan olayları çok iyi analiz eden bir arkadaşımızdır. Konu Klasspor değil elbette, ben de Bülent’i saha içindeki yorumlarından dolayı eleştirmiştim. Buraya not düşmek istedim

1 Beğeni

Klasspor’un Ankara adina faydali ve gerekli olduguna kesinlikle katiliyorum ve daha da basarili/guclu olmalarini tum kalbimle istiyorum.

Ama bu Genclerbirligi karsiti olduklari gercegini degistirmez.

Zafer Bey’in muthis bilgili ve ayni zamanda zarif oldugu hissine sahibim (uzaktan gorusum, umarim oyledir) ama o bile cogu zaman yutkunuyordu program esnasinda. Cok uzun zaman oldu zaten seyretmeyeli cunku Zafer Bey ne zaman bir konuya girmek istese “o konuya gelecegiz” denip sozu kesiliyor ve o konuya bir turlu gelinemiyordu. Sabir da bir yere kadar. Insanin aklina Mark Twain geliyor o durumlarda : " Gazete okumazsaniz cahil kalirsiniz, gazete okursaniz empoze edilirsiniz" (buna benzer bir ceviri). O programlari bir seyleri ogrenip, farkli fikirleri gozlemleyip kendi yanilgilarimizi yeniden degerlendirme suretiyle degistirmek icin seyrediyorduk, birileri bize bir seyler empoze etsin diye degil. O zaman gider AHaber veya Halk TV seyrederiz, beynimizi kiraya verip.

Tanri Klasspor’un yardimcisi olsun, yollari da acik olsun. Genclerbirligi’ne zarar vermesinler yeter.

1 Beğeni

Serkan Bey ben yukardaki şekilde düşünmuyorum. sahaya çıktılar yapmaları gereken herşeyi yaptılar. bileklerinin hakkıyla puanı aldılar. 3 puanı kaçırdıkları için üzülmekle de haklılar. altınordu bu ligin en kötü takımı kesinlikle değil bizden de kötü değiller. ancak altınordunun bazı özellikleri 2 kez geri dönmemizi kolaylastırdı. öncelikle oyunu çirkinleştirmediler , öne geçtiklerinde çamura yatıp oyunu soğutmadılar.(geçen sezonu hatırlarsanız bu ligde oyun cok fazla duruyor) ayrıca defanstaki zaaflarımızı fark edecek kurt oyuncuları ve teknik ekibi yoktu. oyunumuzu kabul ettirdiğimiz dakikalarda hızlı hucuma cıkacak oyuncularıda yoktu.

Önümüzdeki haftalarda çok daha güçlü ekiplerle oynayacağız. bizim geçen yılki yayın gelirini tek bir oyuncuya veren 6- 7 takım var. Kabul etmeliyiz ki kadromuz ligde kalmak için yetersiz. birkaç hafta sonra bu kurt takımlarla oynayacağız. olası bir hezimet veya malubiyet serisinden sonra bu çocukları toplamak imkansız olabilir. Allahtan ilk 3 hafta nispeten avantajlı bir fikstürümüz var. o yuzden yönetimin bir an önce pahalı olmayan ama gerekli transferleri mutlaka yapmalılar.
Tüm bunlara rağmen altınordu galibiyeti sadece moral motivasyon için değil muhtemel rakibimize en zayıf zamanımızda 3 puan vermediğimiz için de değerli. zira geçen yıl ligde kaldıysak rakiplerimize bariz üstünlük kurmamızın payı büyük (küme düşen takımlardan 8 maçta 20 puan almışız)

Bolu maçına gelirsek bu kadro ile başabaş oynayabileceğimiz 5- 6 takımdan biri olduğunu düşünüyorum bolunun. özellikle deplasman olarak. metin hocanın cok sevdiği geçiş hucumlarıyla gol veya goller bulabileceğimiz, oyununun çok oturmadığını umuyorum bolunun. yeter ki erken bir gol yemeyelim ve ilk maçtaki galibiyet iştahını koruyalım.

Sanırım bazı arkadaşlar deplasman organizasyonu yapacaklar. umarım gittiklerinden daha şen dönerler ve mutluluk fotolarını sadece whatsup gruplarımızdan değil buradan da paylaşırlar.

1 Beğeni

Geçen seneki kadromuzdan bir sürü oyuncu kaybettik, yerine transfer yapamadık, yapabileceğimiz de muamma ama sezonun ilk haftası öyle bir maç seyrettik ki kafamız allak bullak oldu. Bir sezon boyunca görmediğimiz uyum, hırs, takımdaşlık sahadaydı. Futbol işte, bir artı bir iki etmiyor. O oyunu seyredince 'bu sene kesin düşeriz’e ayarlı düşüncelerimiz sarsılıverdi. “Altınordu kötüydü, bu maç ölçü değil” diyerek ayarlarını korumaya çalışanlar olduğu gibi, 'bu takım düşmez, hatta 4-5 transfer yapabilirsek bambaşka şeyler konuşabiliriz" diyerek ayarlarını yenileyenler de oldu.

Benim de ayarlarım feci bozuldu ilk maç sonunda. Hatta oturdum, biraz diğer maçlara baktım acaba hakikaten bu Altınordu çok mu güçsüzdü karşılaştırmak için. Pek bir şey anlamadım. O yüzden Bolu maçını heyecanla bekliyorum. İlk maçından deplasman galibiyetiyle dönmüş bir takıma karşı alacağımız iyi bir sonuç ayarsız ayarlarımızı yeniden ayarlayabilmemiz için güzel bir referans olabilir :slight_smile:

4 Beğeni

hakem ne yapmak istemektedir. bizi durdu. bolu durduk yere perçinlendi.

1 Beğeni

Rakip zaten zayıftı geyiklerinin yapılamayacağı bir mac oldu, detayı sonra ama şahane oynadık. Maçın yıldızı Metin Diyadin oldu.

3 Beğeni

Transfer yasağının olduğu bu zorlu ve sıkıntılı zamanlarda, ligin başlarında hem puan olarak iyi bir durumda olmak hem de genç futbolcularımızın lige alışmaları, moral ve özgüven kazanmaları için gerekli olan çok güzel ve önemli bir galibiyet aldık. Hocamız Metin Diyadin’i ve futbolcularımızı kutluyorum.

İşin doğrusu geçen hafta kendi sahamızdaki Altınordu maçında 3-3’ten sonra çok rahat izleyememiş, tribünlerin arkasında, tuvaletlerin olduğu bölgede gezinmiş, bir ara Altınordu kalesinin hizasına kadar gitmiş, sonra tekrar arada gezinerek maçın sonunu getirebilmiştim. Bu akşam da televizyon karşısında 35 dakika kadar dayanabildim, bu dakikaya kadar oldukça iyiydik ama her şey güzel giderken birden bire terslikler başlar ya, böyle bir terslik olmasından korktum ve 35. dakikada hakem soldan ceza sahamıza yakın bir yerden aleyhimize serbest vuruş verince televizyonu kapattım. Telefonumda bizim Emre’nin Babası’ndan gelen Watsapp mesajının yeşil ışığı yanıp sönünceye kadar da maçtan bir haber almadım. Vay anam vay! Neler olmuş neler… Musa ikinci golümüzü atmış, Gökhan Gül ikinci sarıdan atılınca biz de 10 kişi kalmışız, 90+2’de gol yemişiz ama maçı kazanmışız. Ne güzel!

Oh be! Şimdi TRT SPOR’da maçın tekrarını döşümü kaşıya kaşıya izliyorum. Ligdeki cumartesi, pazar ve pazartesi maçlarını da rahat rahat, döşümü kaşıya kaşıya izleyeceğim. Ne güzel! :blush:

Gençliğin gözünü seveyim, 80’li yılların bölünmemiş ve tehlikeli Polatlı-Ankara yolunda kar kış demeden tarifeli otobüslerle maçlara gitmeye çalışır, bazen dönüşte yer bulamayıp otogarda hiç yakınmadan saatler sonrasına otobüs bekler ve bana mısın demezdik. Yaşlandıkça heyecana karşı dayanıklılığımız mı azalıyor nedir, geçen sezondan beri maçları çok zorlanarak izliyorum. İşte bu yüzden, ben televizyon karşısında izlemeye bile dayanamazken, Bolu’ya deplasman yapan taraftarlarımızı ne kadar takdir etsem, ne kadar övsem azdır. Tüm taraftarlarımızın ayaklarına sağlık.

5 Beğeni

bu ekip, bu ruh, bu yürek gençlerbirliğinin 100. yılına ancak bu kadar yakışırdı.

metin hoca iki haftadır yönetime sesleniyor. geçen maç öncesi, bu maç sonu basın toplantısı. hafif sert konuşuyor. bu kulüpte benim gözümde önemli yetkileri olan kişi metin diyadindir. dinlenmesi gerekmektedir. aylardır var olan sisli karambol perdesi hala devam etmektedir. açılmayacaksa söylesinler, oradan bu olabilir, şurada şu var, şöyle de bi şey bulduk filan geçelim artık bunları. biraz samimiyet. biraz. transfer tahtası açılcaksa da yine metin hoca dinlenmelidir. kadro açısından değil sadece, kulüp açısındanda metin hoca dinlenmelidir.

önümüzde zor maçlar var. bu takım bu haliyle de çok iyi.

bolunun eksikleri vardı, rotasyonları vardı. manisa maçında da sağlıklı görüntü çizmemişlerdi. iyi takım, iyi camia orası ayrı. maöın başında, kaleci emre bile çok ilerde topla pas yapıyordu. bi süre sonra olaylar gelişti. kısa sürede de gördüler kiminle karşılaştıklarını.

musa ya hayırlı olsun. çok önemli bir yetenek. o düşündüğü golü kaçırdığına da, golü attığına da inanamadı. aksel yaptı asisti. mert kula’nın böyle dahil olması iyi oldu.

baya iyi ya ne diyelim başka.

4 Beğeni

Rakip 11 kişi iken golü bulmamız iyi oynadığımızın göstergesidir.
Evet rakip zayıftı ama buradaki rakip Bolu değil Hakemdi. Yanındaki pozisyonda VAR olmasa kırmızıyı bırak faul bile vermeyecek.
Hemen hemen aleyhimize verilen tüm kartlar saçma sapan.
Geçen yıldan farkımız varyete paslar ve deli gibi koşmak.
İşin doğrusu kaşar topçular olmayınca takım 17lik delikanlı gibi oynuyor.
Artık şöyle bir korku oluşuyor bende;
Transfer tahtası açılırsa aceleyle yapılacak yanlış transferler bu ahengi bozar mı?
Bu nedenle gereksiz hiç bir transfer yapılmamalı ve mevcut kadroya emeklerinin karşılığı verilmeli.
İstatistiklere bakınca en iyi transfer İlker!
Acaba yeni bir Ahmet Sagat olur mu?
Musa attı, rahatladı. Her maç üzerine koyarak gider bence.
Darısı Arda’nın Serdarcan’ın başına
Bir de Ubeyd 'in kritik bir kurtarışı var, belki de maçın kırılma anıydi. Hem Aksel’i hem takımı kurtardı.

4 Beğeni

Ben köy düğünlerini çok severim. Dün akşam Bolu Atatürk Stadyumu 21.00 da düğüne gelenler çok güzel, çok özel, çok keyifli anlar yaşandı. Tam bir köy düğünü idi. Ankara’da birbirlerine soğuk ve nefretle bakan yüzler düğünde birbirlerine su verdi. Sigarası bitene(sigara sağlığa zararlıdır) verdi. Elleri ile birbirlerinin omuzlarından tuttu, gol olunca sarıldı. Herkes birbirlerine yardımcı oldu, tek bir ağızdan sesler kısılıncaya kadar bağırıldı.
Ve Gençlerbirliği efendiliği ile arabalara binilip Ankara yoluna düşüldü.
Ne mutluluk, uzun zamandır bu kadar keyifli organizasyon hatırlamıyorum. Deplasmanı özlemişiz. Bu rüzgâr inşallah Eryaman Stadında da devam eder. Transferin açılmaması, bizi biz yapan değerleri hatırlamamıza yardımcı oldu.
Ancak, Diyadin hocanın da dediği gibi takım kadrosu kısıtlı. Kart cezası, sakatlıkta zor durumlara düşebiliriz, düşeceğiz.
Yönetimin artık başka yapacak hiç bir şeyi kalmadı. Bu transfer açılmalı. Çok değil maddi olanaklara bağlı 3 transfer yeterli.
Takımda kolej havası var. Bu hava hafta içi antrenmanlarda zaten gözüküyor. Diyadin hoca genç Arda ya ısrarla sabırla bir şeyler anlatmaya çalışıyor.
Altınordu maçına halâ çok üzülüyorum. Çocukların emeği 3 puandı. Olmadı. Hocanın maçtan sonra tarftarların yanına gelmesi anlamlı idi.
İlker, Musa kefeni yırttı😊 sıra Arda da. Muhammet olmuş Maldini. Ubeyd olmuş Dino Zoff😊 Serdarcan olmuş Plâtini😊 Metehan olmuş Gentile😊 Aksel olmuş Tardelli😊 neyse yaş belli olacak ben köy düğünlerini çok severim😊
Pazar günü Eryamanda görüşürüz👋

6 Beğeni

aksel çok yönlü topçuymuş. kaliteli oyuncu. sami de kumaş var gibi.

rakipten ve eski oyuncumyz landel metehan ı attırmak isterken çok büyük çakallık yapmış, vardan dönünce çirkinleşmiş. inanılmaz değeri düştü severdim landel i.

Öncelikle çok iyi bir maç çıkardık. Eldeki imkanlar inanılmaz derecede kısıtlı. Ancak böyle takım oyunu oynayarak ligde fark yaratabiliriz ve puan toplayabiliriz. Tabi bu oyun, bu dar kadroyla ne kadar daha sürdürülebilir bilmiyorum. Ayrıca oyuncuların morali yüksek tutulmalı, bunun en önemli şartı da transferin açılması, en azından şu ana kadar takımla antrenmana çıkan oyuncuların kadroya dahil edilmesi. Maaşların ve primlerin zamanında ödenmesi. Oyunculara ve teknik ekibe sürekli ekonomik olarak kulübün kendini çevirebileceği mesajı verilmesidir. Mümkünse bu kadroda olan oyuncuların sözleşmeleri uzatılmalı ve şartları da daha uygun hale getirilmelidir.

Bu kadro bize gösteriyor ki, Gençlerbirliği’nin aslında borcu yok, nakit sıkıntısı var. Şu kadroda 4-5 milyon avro bonservis değerini bulma ihtimali olan en az 3-4 tane oyuncu var. Atıyorum iki oyuncu, sene sonu 8 milyon avroya satılsa, zaten borç diye bir şey kalmıyor.

Gençlerbirliği’nin yaşaması sadece camia için değil, Türkiye futbolu açısından da çok değerli. Kadrosunda en fazla altyapı oyucusu bulunan, ülkeye en kötü halinde bile oyuncu yetiştiren bir camia burası. Hatta ben federasyon başkanı olsam, Arda’nın opsiyonunu satın alır, bu camianın yaşamasını sağlarım. Bunun için de bazı altyapı kriterleri koyarım.

3-4 milyon avro borcun bizi buhallere düşürmesi çok acı. 8-10 sene önce 7 milyon avrona Orhan Şam ile Pektemeki aynı transfer döneminde satıp, bir ayda 7 milyon avro para kazanmıştık. Bu camianın üretim gücü çok yüksek. Bunu birilerinin görüp, el vermesi gerekiyor ama ülke futbolu ne yazık ki 3-4 camianın elinde. Gerçekten çok yazık.

3 Beğeni

türk futbolu 3-4 takımsal camianın elinde değil. o takımlar en çok soyulan, içi boşaltılan takımlar. bize küçük ölçekli yapılmaya çalışılan sentetik taraftar, sentetik yönetici obuşu onlara kralını yaptılar. şimdi yavaş yavaş özlerine dönmeye çalışıyorlar da, işleri çok zor. umarım altından kalkarlar. ülke futbolu için hayırlı olur.

4-5 milyon euro eder dediğimiz oyuncuları umarım komik ücretlere göndermeyiz. mümkünse takımda tutulmaları gerekmektedir. sözleşme bu dönemde konuşulur mu bilmiyorum da, yarı sonuna doğru hepsiyle yenilenmesi gerekir. transfer budur. buna iç transfer denir. umarım yönetim biliyordur bunu. beceremediğimiz bi durum olmaya başladı. ve çok düşük bütçeli kadromuz var. artan para borçların kapanmasına gitmeli.

bence mesele sadece borç değil. kendini uzun yıllar kaldıracak bi güvencesi kasasında bulunmalı. yönetim mantığıyla birlikte bulunmalı o güvence. biliyorsunuz kasanızı patlatıp bi de borç senetleri atıp içine çıkabiliyorlar.

hentbol şubesi, basketbol şubesi tekrar açılmalı.

transfer tahtası açılmasazsa ben bu takıma güveniyorum. açılcaksa da 1 2 transfer yeter bu ligde kalmak belki de başka süprizler yapmak için.

para geldi, hadi play off denecek ne sezondayız, ne durumumuz var.

2 Beğeni

Biraz geç kalmış olsam da Bolu maçı hakkında birkaç şey yazmak istedim. Henüz iki maçtan büyük anlamlar çıkarmak doğru olmasa da oldukça karamsar girdiğimiz sezonda, Altınordu maçındaki mücadelenin ardından Bolu’dan hak edilerek alınmış bir galibiyetle dönmek çoğumuzu umutlandırmıştır diye düşünüyorum. Ben hem bu maç özelinde hem de sezonun devamında, genellikle saha içerisinde görebildiklerimi yazmaya çalışacağım.

Bu maçta, geçen sezonki katı ve ağırlıklı olarak kanat organizasyonlarına dayalı hücumların aksine merkez orta sahaların oldukça hareketli olduğu, kanatların ve santrforun oyun kurulumunda aktif rol aldığı bir oyun izledik. Rakibin on kişi kaldığı bölüme kadar oynanan oyuna baktığımızda, Bolu’nun 4-2-3-1 şeklinde dizilip geriden oyun kurarken kanat-8-bek rotasyonuyla alan yaratmaya çalıştığını gördük. Gökhan Karadeniz ise Balde’ye daha yakın pozisyon alarak üçüncü bölge geçişlerini sağlamaya çalıştı. Bizse savunmada İlker’in yanına zaman zaman Serdar’ı, zaman zaman da Aksel’i koyarak rakibi genellikle 4-4-2 şeklinde karşıladık. Merkezi kapatma önceliğimiz, Bolu’nun denediği rotasyonların başarısız olmasına neden oldu.

İlk görselde Barış’ın adamını takip etmediği sanırım tek pozisyonu görüyoruz. Bunun dışında ilk 25 dakikalık bölümde kanat oyuncularımız savunma disiplininden taviz vermediler. Landel çizgide, top alamayan Hakan Bilgiç görev bölgesine dönerken, Kayamba merkeze kaymış vaziyette. İlk 25 dakikada Kayamba’nın çizgiden geriye geldiği, Hakan’ın iç koridora girdiği ve Landel’in ileri çıktığı farklı örnekler de mevcut.

image

Savunmadaki önemli eksiklerimizden biri, ikinci bölgeden savunma arkasına atılan toplardı. Özellikle Gökhan Karadeniz’in Metehan’ın arkasına sarkıp topla buluştuğu birkaç pozisyondan bahsetmek gerek. Altınordu maçında yediğimiz ikinci gol ve Bolu’nun bu maçtaki golü, bu konuda eksiklerimiz olduğunu kanıtlar nitelikte. Bana kalırsa bunun en temel sebeplerinden biri ikinci bölgede yeterince agresif olmamamız sonucu rakibin bu pasları rahat bir şekilde atabilmesi. Bu noktada elimizdeki oyuncu profillerine dikkat çekmekte fayda var. Aksel’den bir anda farklı bir oyuncu olmasını beklememiz hayalperestlik olur. Serdarcan da alan savunmasında kaymaları başarılı bir şekilde yapıp elinden geldiğince savunmaya destek olsa da merkezde sertlik yaratabilecek bir oyuncu değil. Oyunu iki yönlü oynayabilen atletik ve devamlılığı yüksek bir oyuncuya sahip olmadığımıza göre, bunun bu sezonki en büyük handikaplarımızdan biri olacağını söyleyebiliriz. Savunmadaki bir diğer mesele de geçiş savunmasında zaman zaman ağır kalmamız. Rakibin hızlı çıktığı anlarda geriye depar atabilecek, sprinti güçlü bir 8 numaramız yok. Metin hoca bu eksikliği tolere edebilmek için üçüncü bölgedeki top kayıplarından sonra direkt olarak karşı pres uygulamamızı istiyor gibi. Fakat bu pres başarısız olduğu zaman sonuçlarına da katlanmamız gerekecek.

Oyunun diğer tarafına baktığımızdaysa (yine ilk 25 dakikadan bahsediyorum) set hücumlarında genellikle Dmytro’yu stoperlerin arasına koyup bekleri ileri çıkardığımızı gördük. Kanatların merkeze kayması ve İlker’in de ikinci bölgeye yaklaşıp pas opsiyonu olması da hem merkezde sayısal üstünlüğü sağlamamıza olanak verdi hem de kanatlarda boş alan yarattık. 12. dakikada Serdarcan’ın ceza sahasına girmesiyle sonuçlanan atak da bunun en iyi örneklerinden biriydi.

image
Dmytro’nun merkeze girmesiyle Mert ve Gökhan çizgiye açılıyor, bekler ileri çıkıyor. Aksel oyun kurmak için 1. Bölgede.

image
Atağın devamında Barış’ı merkezde, İlker’i de ikinci bölgede top istedikten sonra ceza sahasına hareketlenirken görüyoruz. Metehan, Barış’ın yarattığı alanı kullanıp üçüncü bölgede topla buluşuyor.

image
Son olarak Barış ve Serdarcan’ın mükemmel ikili oyunu sonrası gol şansı yakalıyoruz.

Burada İlker’in yaptığı katkıya da değinmek gerek. Geçen sene Sandro’dan gördüğümüz set hücumu katkısını bu sezon -kısıtlı da olsa- İlker’den görüyoruz. Belki Sandro kadar etkili ve geniş pas yelpazesine sahip olmasa da sık sık ikinci bölgeye yaklaşıp top alması ve basit paslarla pas bağlantılarına katkı vermesiyle İlker, hem sette hem de hızlı hücumlarda o bölgede bağlantıyı sağlayan oyunculardan biriydi. Önemli olan bunu baskı altında ne kadar başarabileceğimiz.

Rakibin eksik kaldığı bölümden sonra ise kontra ataklarla pek çok pozisyon bulduk. Serdarcan gibi bir pasörümüz; Barış, Musa ve Arda gibi sprinter oyuncularımız ve İlker gibi bağlantı rolünü oynayabilen bir santrforumuzun olması bizi oldukça rahatlattı.

Hem topa sahip olma oyununu hem de kontra atakları iyi oynayabiliyor oluşumuz Pendik maçına olumlu bakmak için iyi bir sebep. Gelecek haftalarda rakiplerin önlem almaya başlamasıyla birlikte sahada nasıl bir takım göreceğimizi merakla bekliyorum.

10 Beğeni

Tesekkurler Birkan Bey, ozledigimiz turden bir ileti yazmissiniz. Kaleminize saglik.

Umarim devam eder iletileriniz ve bizler de okumaya devam ederiz. Saygi ve hurmetler.

1 Beğeni

Çok teşekkür ederim. Elimden geldiğince yazmaya çalışacağım sezon boyunca.

3 Beğeni