Hazır olmayan ve sakat futbolculardan dolayı henüz ideal kadroyu kuramadık. Fenerbahçe ile kadro farkımız çok büyük. Aramızda adeta bir uçurum var. Şahsen çok büyük bir beklenti içinde değilim. Maç sonunda sakat ve cezalı futbolcumuz olmasın yeter. Yine de takımımıza başarılar diliyorum. Milli maç arasından sonra 6 puanlık Rize deplasmanına gideceğiz. İnşallah o maça sakatlıklardan ve cezalardan kurtulmuş olarak tam kadro çıkarız ve futbolcularımız da istekli olurlar…
bilet fiyatlarını az buldum. en az %50 daha pahalı olmalıydı. deplasman tribünü ise 6000-8000 arası olmalıydı. zaten gelecekler. çoğunun da biletini yönetim alıyor.
ilk maçımızı (özel) Taksim Stadı’nda Ağustos 1928’de (0-5 yenilgi),
Ankara’daki ilk maçımızı (özel) İstiklal Sahası’nda Aralık 1929’da (1-5 yenilgi),
ilk resmî maçımızı Ekim 1933’te Gazi Muallim Mektebi Sahası’nda (1-4 yenilgi),
galibiyet aldığımız ilk maçımızı (Millî Küme) Nisan 1940’ta (2-1),
Ankara’daki son resmî maçımızı Kasım 2020’de (1-5 yenilgi),
son resmi maçımızı Mart 2021’de (2-1 galibiyet),
son özel maçımızı ise Temmuz 2021’de (0-4 yenilgi)
oynamışız.
İl/ilçe adı + Spor/FK formatında ada sahip olmayan iki köklü kulübün ilk maçlarından 97 yıl sonra oynayacakları bu maç öncesinde, rakibimize Benfica deplasmanında başarılar diliyorum.
Passolig sitesinde deplasman tribünündeki bilet satış durumuna baktım. Şu anda yarısı boş görünüyor. Fenebahçe’deki moral bozukluğunun yanında bilet fiyatları da pahalı olunca böyle bir durum ortaya çıkmış gibi. Maç saati yaklaştıkça bilet satışı da artabilir tabii. Yarın deplasman tribününde 3.500 - 4.000 civarında Fenerbahçe taraftarı olacağını tahmin ediyorum.
Sanırım bizim tribünlerde de benzer bir durum olacaktır.
Geçen hafta maçı izleyemedim. taraftarlarımızın tepkisine bakarak skordan çok oyuna sinirlenilmiş. taraftarımızda bence gereksiz bir panik havası var. oyun gerçekten kötü olabilir. ama iyi bir oyun beklemek bu bütçe ile ne kadar mümkündü. ben hala sözümün arkasındayım. bu samsun ligin 3. ise biz bu ligde kalırız. panik havası umarım hocaya ve yönetime yansımaz. yapılacak en kötü hamle hoca değişikliği ve gereksiz transfer. yönetimin su andan itibaren yapacağı tek şey hocanın gerçekten arkasında durmak ve bunu ona hissettirmek.birde ödemeleri düzgün yapmak.
maça gelirsek tüm taraftarlık hayatım boyunca hangi fener maçına favori çıktık ki buna çok kötü durumdayız diye üzülelim. yenilirsek kaybedilmiş birşey olmayacak. milli maç arası toplarız diyeceğiz. puan veya puanlar alırsak moralli bir sekilde araya gireriz. tahminim ise maçtan en az bir puan alacağımız zira bu sefer sağlam bir totemim var.
Haydi gençler
Saat 18.45 itibariyle Maraton ve Kapalı tamamen, bizim kale arkası 2/3, FB tribünü 4/5 dolu. Daha dışarıda bilet alanlar ve girenler var. Maç saatinde bütün tribünler dolabilir.
Maalesef çok kötü oynuyoruz ve hiç mücadele edemiyoruz. Doğru dürüst pas yapamıyoruz. Maç çok farklı bir skora doğru gidiyor. Fenerbahçe’nin bu kadar rahat oynadığı bir maç yoktur herhalde.
fenerbahçe’nin yüksek tempodan sonra vites düşürmesiyle birlikte bizim oyuncuları ve oyunu gözlemleme fırsatım oldu. oyuncuların durumu nedeniyle sert oynamasakta sahada futbolu bilen oyuncuların olduğunu görmek beni sevindirdi. özellikle etebo-koita aynı anda sahada olduğunda hem uçta hem ortasaha/savunmada bağlantımız olacak. (ikisinin de futbol bilgisi çok yüksek olduğu gibi umarım koitadan da bir etebo çıkar) niang istasyon olabilyor, traore de kumaşını gösterdi. artık sakatlıkların dönemsini bekleyeceğiz. bu takım düşmez diye düşünüyorum. milli aradan sonraki ilk 3-4 maça göre netleşir.
(ayrıca metehan’ın çıkması yerindeydi. bu kadar bencillikle olmuyor işte. kendini takımın önünde görüyorsan bir zahmet kulübeden çıkma. top ezdi…vs demiyorum olabilir ezebilir de o pasları atmadığında hiçbir anlamı kalmıyor senin oynamanın.)
söylede bir ikilik denklemi vermek istiyorum mesela abdülrahime çok yükleniliyor. burada detaylıca türkiyedeki beklerin psikolojik durumu deyü yazmıştım yapacak bi şey yok abdülrahim o kadar kötü oynamıyor, rotasyon olarak gayet iyi bir transfer. keşke transfer politikamız bu olmasaydı ancak politika içinde düşünüldüğünde iyi. gereğinden fazla yerilen abdülrahim bir yana gereğinden fazla övülen metehan öbür yana.
Çok sabırsızız. Sosyal medyada, daha ilk haftada Samsun yenilgisinden itibaren hocaya, Gökhan’a, Abdurrahim’e hakaret eden, saygısızca saldıran paylaşımlar yapıldı ve yapılıyor. Bu akşam Fenerbahçe maçında, Maraton’daki “taraftar” diyemeyeceğim bir grup kişi kaleci Gökhan’ı her topla buluştuğunda yuhladı, ıslıkladı. Bu çok çirkin bir davranış. Sonuçlardan hiçbirimiz memnun değiliz. Ama sabırlı olmak lazım. Şu anda puan cetvelinde, takımlar arasında çok büyük puan farkları yok. En azından milli maç arasını da değerlendirdikten sonra ortaya çıkacak duruma, kadroya ve maç sonuçlarına bakmak gerekiyor. Şimdi hoca değiştirsek, sonra da Rize ve Eyüp’e de yenilsek ne olacak? “Hoca daha yeni geldi. Takımı tanıması için zamana ihtiyacı var” mı diyeceğiz? Yeni hocayla üç dört maç daha yenilgiler devam ederse bir hoca daha mı değiştireceğiz? Böyle bir lüksümüz var mı? İşte Beşiktaş’ın başına Sergen Yalçın geldi. İlk maçta ilk yenilgi… “Sergen’in elinde sihirli değnek yok! Transfere ve zamana ihtiyacı var! Zaman tanımak lazım!” Bizim kulüpte de Hüseyin hoca gönderilip yerine yeni hoca getirilse, takım yenildikçe, “Hocanın elinde sihirli değnek yok! Zamana ihtiyacı var! Takımı tanıması için zaman tanımak lazım!” diyerek, sonra sürekli hoca değiştirerek kümeyi boylamayacağımızın bir garantisi var mı? Bunu yakın geçmişte yaşadık ve her şeyi hocaya yükleyip sürekli hoca değiştirerek kümede kalınamayacağını çok acı bir şekilde gördük.
Kısacası her şeyin bir yeri ve zamanı var. Şimdilik sabır sabır sabır…
Aynen. Şu anda yapacağımız en saçma hareket, hoca değiştirmek. En azından bir sonraki millî maç arasına (Ekim’deydi sanırım) kadar sabırlı olmalıyız. Hepimiz her yenilgide kahroluyoruz, ama kötü gidişatı düzeltmenin yolu bu değil.
dün abdülrahimin koitaya o pası vermemesinden sonra oyuncuların sosyal medyadan fazlasıyla etkilendiğini düşündüm. abdül izlediğim kadarıyla bencil bir oyuncu değil. ayrıca oyuna girer girmez dinamizim kattı. önceki maçlarda da yaptığı gibi ani baskıyla top kapıp takımı atağa kaldırdı. + olarak kanat bek oynayabilen yerli oyuncu sayısı düşük olması ve yerli olması da bizim açımızdan artıdır. didişen boğuşan bir oyuncu. etebo sakatlandıktan sonraki oynadığımız bütün maçlarda abdül aşağı inip sürekli top çıkarmaya, al ver yapmaya çalıştı. kötü filan oynamıyor. hata da yapabilir. şu pası vermemesinden sonra düşündüğüme gelince (ki ne olursa olsun o pası vermesi gerekiyordu) sosyal medyadaki eleştirilerle günah keçisi seçilmişsen ve bir de bek oynuyorsan sen saha içinde ne yaparsan yap görmezden gelinir. ve zaten saha içinde görünmeyen/gözlemlenmeyen/konu dışı kalan bir çok şey/durum/taktik/yetenek olduğu için oyuncular en azından gol ya da asist katkısı ile bu baskıları susturma dürtüsüne itiyor. teknik ekipler artıyı eksiyi görüyordur zaten.
transfer edilen oyuncuların maç/genel kondisyonuyla birlikte takıma uyumu sağlandıktan sonra takıma katkı verebilecekleri ve yararlı olabileceklerini düşünüyorum. ekip karakter açısından gayet iyi göründü. böyle bir karakter yaratılmış takımın ıslıklanmaya değil desteğe ihtiyacı olur. destek verilmiyorsa da ıslık çok kötü sonuçlara yol açabilir. bu taraftarın dikkat etmesi gerek bir şeydir.
sosyal medyaya forumlar ve belirli haber kaynakları ve enformasyon bilgisi sağlayanlar dışında bakmaya da gerek olduğunu düşünmüyorum. bundan 2-3 sene önce twitter ı açıp bakmışlığım yoktu, o düzene dönerim heralde. midem bulandı yani. takım 1. maç ortalama 2. maç gayet iyi 3. maç kötü oynadı. ancak genel olarak kötü oynamış bir izlenim yaratılmış. transferlerin gecikmesi bir yana çok kritik sakatlıklar yaşadık. hoca’nın değişip değişmemesi tamamen yönetime kalmış bir olay, benim bu konudaki merak ettiğim soru transferleri sportif direktör yaptıysa değiştirmek daha kolay olacaktır yok hocaya da bağlı kalındıysa değiştirmek zor olacaktır. hoca değerlendirmesine gelince, hocayı değerlendirebileceğimiz bir ortam henüz oluşmadı.
Geçen sezonun sonunda kulübün futbol yönetimi bir karar almış: Bu takımın kalitesi Süper Lig için yeterli değil, bizim bu takımı büyük oranda yenilememiz lazım. Bu karar doğrudur, yanlıştır tartışılır. Bence kadroda kalması iyi olabilecek 2-3 oyuncu vardı ve yokluklarını ilk dört haftada fazlasıyla hissettik. Neyse, sonuçta ciddi bir kadro yenileme operasyonuna başlandı. Önce savunma hattına takviyeler yapıldı, sonra hücum hattı için oyuncu bakılmaya başlandı. (Transferde niye böyle mevkisel bir öncelik sıralaması yapıldı ona pek anlam veremedim. Belki teknik ya da ticari bir açıklaması vardır.) Fakat bu aşamadı planda olmayan sıkıntılar oldu. Eldeki mevcut bazı oyunculardan sakatlık yüzünden faydalanamadık (Etebo, Popa), üstüne yeni transferlerden Onyekuru problemli geldi hiç faydalanamadık, Kyabou da ilk maçında sakatlandı. Bu bizim kadromuzu çok problemli hale getirdi. Metehan’ı santrafora, Abdürrahim’i sağ öne, Zuzek’i orta sahaya kaydırıp kadro yapmaya çalıştık. Sonuç olarak bu çözümler (hatalı hakem kararlarının da etkisiyle) sonuç vermedi ve dört maç sonunda sıfır puanda kaldık.
Bu süreçte hatalar yapılmış olabilir. Yönetimi, teknik kadroyu ya da futbolcuları suçlayabiliriz ama şu aşamada önümüze bakmamız gerekiyor. Hatasıyla sevabıyla bu kadroyu kurarken futbolcuları araştıran, onların tüm özelliklerine vakıf bir teknik kadro var takımın başında. Henüz kafalarındaki oyunu oynatma şansları da olmadı. Önümüzde iki haftalık bir ara var. Sonrasında diğer milli araya kadar dört maçlık bir fikstürümüz olacak. (Rize(D), Eyüp, Kayseri(D), Alanya) Bu seriden çıkarabileceğimiz 6-7 puan her şeyi yoluna koyabilir.
Takım da bunu yapabileceğinin ipuçlarını veriyor. Fener maçının son bölümünde Niang santrafora, Koita 10 numaraya geçince güzel şeyler gördük. Troure iyi oyuncu. Kolay kolay top kaybetmiyor. Takımla uyumu artınca faydalı olacak. Zuzek yerine geçince, Etebo döndüğünde taşların yerine oturmaya başlayacağını umut ediyorum.
Maalesef maci sehir disinda olmam nedeniyle TV den izledim.
Ben farkli bir yenilgi bekliyordum cunku oyun kurucusuz ve halen bir takim haline gelmeyen Genclerbirligi bu moralle Fenerbahceye usutun gelemezdi.
Ki oyle oldu…
Stadi dolduran taraftarlara cok tesekkur ediyorum. Fenerbahce tribunu ne kadar Ankara sustu bizi dinliyor dese de bu anlamsiz tezahurati 3750₺ nin acisina verdim.
3-1 lik skor Fenerbahce aleyhine olsa idi tezahurat yapilmasini gectim orada bin kisi de koltuk da kalmaz idi.
Tek negatif durum Gokhan in isliklanmasi idi.
Ben net bir sekilde etik acidan bir kusur islemedikce hicbir Genclerbirligi armali topcumuzun isliklanmasini tasvip etmem ve net bir sekilde karsi cikarim!
Bu haftaya kadar Gokhan yerine Erhan oynamali diyordum. Bu yasanan durum nedeniyle Gokhan ile devam edilmeli!
Sadece su Antep maci tekrar tekrar izlenmeli nicin iki hafta iyi oynadik ama su macta ezildigi masaya yatirmalinteknik ekip.
Ben takimin Etobo onculuguyle sakatlanmadan once Samsun macindaki gibi Genclerbirliginin artik bir takim olacagini ve de galibiyet serisinin bize cok yakin olacagini dusunuyorum.
Sosyal medya cidden toksik ve negatif basan bir mecra.
Hatirliyorum Bursa dusuyordu biz cikmaya oynuyorduk. Tum stad dolu idi cehenem gibi bir deplasman idi ve deplasmanda altin bir puani kapmistik iyi oynayarak. Sosyal medyaya bakarsaniz biz dusmusuz gibi idi yorumlar!
Haydi Gencler! diye bagirmaya devam etmek yakisir bize.
Çok da umudumuzun olmadığı maçı 3-1 kaybettik.
Tek korkum tarihi farkın olmasıydı neyse ki olmadı, bu bile bize artık yeterli geliyor.
Mantıklı düşününce transferlerin yerine oturmadığı, takımın büyük oranda rotasyona uğradığı bir ortamda başarı beklemek zaten çok hayalperestlik oluyor.
Abdurrahim konusuna gelirsek belki de geldiğinden beri en iyi oyununu oynadı.
Ama yaptığı ortalar yine dağlara taşlara gitti.
Hocayı, kaleciyi eleştirmek bu ortamda kimseye bir fayda sağlamıyor.
Karanlıkta koltuğa çarpıp, koltuğa kızan çocuk gibi oluyoruz.
Şu anda herşey çok bulanık, suyun durulmasını beklemekten ve çalışmaktan başka yapacak hiç bir şey yok.
Dün akşam oynanan/oynanmaya çalışılan futboldan çok tribünlere dönüp bakmamız lazım.
Gençlerbirliği kalecisini ıslıklama ne demek oluyor tam olarak? Bunun izahı nedir? 2 golde kalecinin hiç bir hatalı yanı yok. Goller, savunma hattının yaptığı telaşlı yanlış hamle golleri.
Rize deplasmanında alınacak her türlü puan kaybı Eyüp maçında tribünden ‘gözlerine kestirdiklerine’ sözlü taciz ıslıklı linç ile devam edecektir. Biz ne ara bu hale geldik?
Keçiören deplasmanında, kaybedilen 2 puandan sonra omuz omuza “çocuklar inanın, inanın çocuklar” demedik mi? O gün skoru koruyamamıştık, çok mu iyi oynamıştık? İstanbul deplasmanında ağır yenilgiden sonra tepki gösterdik mi?
Kötü giden şeyler var belli ki ama kimsenin kötü niyetli olduğuna inanmıyorum.
Bu maçı kazanamayacaktık çünkü Fenerbahçe çok iyi bir takım… Kadromuz iyi aslında ama lig yeni başladığı için oyuncularımız tam hazır değillerdi. 4. Hafta oldu ve biz hiçbir maçı alamadık. O yüzden takımımızın arkasında olsakta yinede bu bizi çok üzüyor. 2. Yarıdaki attığımız gol bizi çok heyecanlandırdı ve mutlu etti. Ben sahada Gençlerbirliğini pek görmedim. tabi Gençlerbirliği taraftarı olmak böyle bir şey