3. kongre hk

Maalesef üslubunuz çok kötü ve saygısızca. Elbette istediğinizi yazmakta, istediğiniz gibi eleştiri yapmakta özgürsünüz. Ama bu üslup bence çok saygısızca ve kabul edilemez. Eleştirilerinizde haklı olsanız bile (Bu son derece göreceli olup kişiye ve bakış açısına göre değişir. Örneğin benim bakış açıma göre yazdığınız tüm eleştiriler bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan bir kişinin yazdıkları kıvamında ve haksız) bu saldırgan, suçlayıcı ve hakaretamiz üslup tüm haklılığınızı ortadan kaldırır. Sayın başkan ve bizler seçildiğimizden beri kendi görev çerçevemiz içinde sevgili kulübümüzü çıkışı olmayan bu labirrentten, bu girdaptan çıkarmaya çalışıyoruz. Tüm çabamız bunun için. Daha önce çok yazdığım için tekrar etmeyecek, sadece şunu belirtmekle yetineceğim: Sayın Niyazi Akdaş, 10 Haziran 2021 günlü genel kurulda başkan seçilmeseydi, geçen sezon Balıkesirspor’dan önce ilk düşen takım biz olacaktık ve şu anda 2. Lig kırmızı veya beyaz grupta küme düşmenin en büyük adayıydık. Bugün takımda ilk 11’de oynayan Barış Alıcı, Mert Kula, Muhammet Bayır, Dimitro, Gökhan Gül, Aksel Aktaş bu yönetim tarafından transfer edilip takıma kazandırıldı. Metin Diyadin’i bu başkan ve yönetim göreve getirdi, hoca ve futbolcuların ücretlerini bu başkan ve yönetim ödedi. Sayın başkan 10 Haziran 2021’de elini taşın altına koydu ve tüm iyi niyetiyle felç olmuş bir hastayı ayağa kaldırmaya çalışıyor ve bu kadar hakareti hak etmiyor. Bu işler uzaktan göründüğü gibi kolay değil, keşke kolay olsaydı ama kolay değil maalesef. Parası olan, borçsuz bir kulüp dört ay içinde üç defa genel kurul yapar mı? Bu sıkıntılı süreçte benim sevgili taraftarlarımızdan tek beklentim ve ricam sakin, sabırlı, bilinçli, anlayışlı, olgun ve sağduyulu davranmaları. Eskiden oldukça zengin, borçsuz ve paralıydık. Şimdi oldukça yoksul düşürülmüş, borçlu ve parasızız. Borçluluktan ve yoksulluktan kurtulmak ve eski güzel günlere dönmek için zaman gerekiyor. Biraz anlayış ve sabır lütfen!

3 Beğeni

26 Eylül 2022 Pazar günü yapılan Olağanüstü Genel Kurulu’muza tek başkan adayı olarak giren Niyazi Akdaş yeniden kulüp başkanlığına seçildi.

Yeniden başkanlığa seçilen Niyazi Akdaş’ın yönetim listesinde şu isimler yer alıyor:
Kubilay Güvenç, Mehmet Soylu, Sinan Aydın, Osman Sungur, Emine Toprak, Ahmet Gültekin Bakkaloğlu, Murat Karahan, Sezgin Özkan, Cem Karakaşoğlu, Emre Gökdemir, Murat Güneş, İsmet Beltan, Şansser Kadooğlu, Şener Köseoğlu, Özgür Durşen, Fatih Cürebal, Mehmet Pelesen, Eraslan Er.

“BAŞKA ADAY OLSAYDI ADAY OLMAYACAKTIM!”

Oylama öncesi kürsüye çıkarak konuşma yapan Başkanımız Niyazi Akdaş şunları söyledi: “Bugün ki kongremizde başka aday olsaydı ben aday olmayacaktım. Ama benim haricimde kimse aday olmadı. Ben de aday olmasam 15 gün daha bu yönetim devam edecek ve kulüp sonrasında kayyuma kalacaktı. Bu kulübü kayyuma bırakmamak için aday oldum.”

Gençlerbirliği’nin hiçbir zaman malına göz dikmediğini belirten Başkanımız Niyazi Akdaş, “Gençlerbirliği’nin malına gözünü dikenin de gözünü oyarım. Gençlerbirliği için elimden geleni yapacağım. Benim başkanlık dönemimde hiç borçlanma olmadı.

Yeniden başkanlığa seçilen Niyazi Akdaş ve yeni oluşan Yönetim Kurulu’na başarılar diliyorum.
Umarım ocak ayında transfer yasağını kaldıracak kaynağı bulurlar.

2 Beğeni

Tam 3 saattir kırmadan dokmeden yanıt yazayım diye uğraşıyorum. her seferinde beğenmeyip siliyorum. Necdet abi güzel özetlemiş. Özellikle Niyazi Aktaş konusuna bende katılıyorum. Son yönetimi bazı konularda başka mecralarda eleştirsemde kendi menfaatleri konusunda bir iş çevirdiklerine kesinlikle inanmam. Şunu da belirtmeden geçmeyeyim ne Niyazi beyi ne de yönetiminde olan kimseyle tanışmışlığım nede konuşmuşluğum var. sadece trübünde sıkça bulunan bir yöneticinin yanımdakilerin elini sıkarken tokalaşmışlığımız var hepsi bu.
Yazdıklarınızdan yöneticilerle ilgili kısmına Necdet bey bence yeterli cevap vermiş ama benim asıl canımı sıkan kısım " kürsünün altındakilerin atılan yemlerin peşine düşmeleri" ifadesi . Onur bey ben mi yanlış anladım diye defalarca okudum ama sadece iki anlam çıkardım ya yönetim benim gibi delegeleri şahsi menfaatlerimiz için yemliyecek yada yapacakları konusunda çeşitli vaadlerle sizin kadar düşünme yetisine sahip olmayan benim gibi sazanları yemliyecek. birinci ihtimali yapmaları onların, bunu iddia etmekte sizin haddinize düşmez. ikinci ihtimale gelirsek Gençlerbirliği kongre üyeleri (sayıları iki elin parmağını geçmeyecek art niyetli kişiler harıç) türkiyede alınabilecek en iyi eğitimleri almış, çalıştıkları kurumlarda belli saygınlıkları kazanmıs, türk ve dünya futbolu hakkında oldukça bilgili finans konusunda ortalamanın oldukça üstünde insanlardır. Bende onlardan biriyim yaşımda olayların gerçekliklerinden kopmayacak kadar genç. Tüm kongre üyeleri gibi bende oylarımı düşünerek bana verilen bilgileri bilgi ve tecrübemden geçirerek kullanıyorum. Pek çok konuda yönetimle paralel düşünüyorum. buna en çetrefilli konu olan şirketleşmede dahil.
Onur bey sizden ricam düşüncelerinizi burada mutlaka yazın.muhakkak yazın ihtiyacımız var. ama lütfen beni ve diğer delegeleri en hafif tabirle sazanlıkla itham etmeyin

3 Beğeni

okuyanadım. yanır vermeniz bile beni utandırdı. kesinlikle haklısınız. daha sakin kafayla okuyacağım. aslında haklı haksız aramıyorum. gençliğime ve sinirime verebilirseniz sevinirim. bu uslup için özür dilerim. kusura bakmayın.

1 Beğeni

uslup konusunda diyebileceğim verebileceğim yanıtlar boş şeyler olacaktır. haklısınız.

söylediklerimi, yazdıklarımı geri alamam. hatalıysam zaman bize bunu gösterecektir. ve yanılmayı isterim. bu uslup’a evrilmem biraz da camia’nın içinde bu havanın hakim olması nedeniyle oldu, biraz da kişisel olarak son zamanlarda sıkıntılarım var. samimice söylüyorum işte. nasıl anlarsanız anlayabilirsiniz.

buranın okunduğunu bile düşünmüyordum. en azından kayıt olsun diye kendi kendime yaptığım birşeydi. yine usluba gelirsek, itici davrandığımın, insanları çok çok kolay kırıp bezdirebildiğimin ayrımındayım. en azından naptığımı görebiliyorum. bu konuda da içiniz rahat olsun. hatalı olduğumda bunu sizden önce ben görürüm. ve söylemekten hiç çekinmem. utanmam gerekirse de utanırım.

gençlerbirliğine 9 yaşında adımı mı atmış biriyim. öyle topçu olma hevesim olmasa bile o tesislerde çok zaman geçiridim. kimseyle bir bağım yok. alakam, ilişkim yok. ve yoktu. spor’u takip eden biriyim. az çok olan biten şeyleri gözlemleyen biriyim. kulüp içinde olanlar, başlarına büyük felaketler gelmiş ve kültürlerini yitirmiş kulüplerin başına gelenlerle hemen hemen aynıydı ve bundan endişeleniyordum. bende sizin gibi iyi niyetli oluyor bunlar diye yaklaşıyordum. bu kültürlerini yitirmiş ve felaketler gelmiş kulüplerin izlediği yollara gitmeye devam ettikçe bu ‘iyi niyet’ düşüncesi günden güne kayboldu. zaten millet birbirini kırıyo geçiriyor, zaten insanlar kulüpten çok kendilerinin peşindeler, zaten ortadaki kaos büyüdükçe büyüyor, bende çıkıp ağzıma geleni söyledim işte. tarzım çok yanlıştı. ancak yazılarımı okursanız, buraya evrildim. böyle bir yaklaşımda hiçbir zaman olmadım.

yapılan hatalar, yapılabilecek hatalar hala ortada dururken, sizlerle bu konuda aynı fikirde olamayız. sadece ‘profil’ olarak baktığım insanların gerçekte bir insan olduğunu düşünmeyi bıraktığım için tekrardan özür dilerim.

niyazi aktaş farkında mı bilmiyorum. özür dilerim yanılıyorsam yalan söyledi. tavırlarıyla insanları böldü. sizin iyi niyetli olmayan bir kaç kişi var dediğiniz kişiler varlar ise, işte onların ekmeğine bal kaymak sürdü.

eğer diğer başkan adayı ‘ben ekonomik sorunu çözerim’ derken boş laf etmediyse, şunu bunu yaptı dediklerinizi yapabilecek birisi zaten vardı. ve niyazi aktaş özellikle yönetiminde bulunan artık başarısızlıkları ve yaptıkları tescil üzerine tescil edilmiş insanların kulübü uçuruma sürüklemeleri ortadayken, diğer başkan adayının fikirleri ve sizin dediğiniz ‘şunu yaptı’ yı o da yapabilecekken, kulübü bu insanlara bırakmadı.

  1. kongreden önce aday olursa olmam dedi. ancak gölge aday çıkardı. bir ligimizin alt sıralarındaki bütçesi olması gereken takıma destek çıkmadı. ve bu takım iyi oynuyordu. yapılan yanlışlarda ‘kardeşim ben size kulübü teslim ettim napıyorsunuz?’ demedi. dediyse bunu kendi adıma söyleyeyim ben hissedemedim. ne mhk ne tff a tek laf edilmedi. o koltuk sadece parayla değil, sahip çıkmayla doldurulur. en çok sahip çıkmayla.

kulübü şirketleştirmek demek, kulübü bir nevi kültüründen koparmak demektir. çünkü kulübe gençlerbirliğine ‘para’ gözüyle bakan insanların ileri de gelebileceği demektir. külübün hiçbir malını sattırmam diyen aktaş, kulübü satmayı düşünüyor? ben şu ana kadar yapılan yolsuzlukların üzerine gidildiğini bile görmedim. siz gördünüz mü? ve o yolsuzlar zamanında mevkileri olan insanlar, kısa bir süre önce hala o tesislerdeydi.

gençlerbirliğine değer biçilemez. eğer üye profili ve sayısını değiştirmek gibi bir proje varsa, bu geçin ne yapılacağını, bu ne demek oluyor? nasıl bir vicdan, akıldır? söyler misiniz bana. bu ne demek oluyor? niyazi aktaş’ın en başında söylediği söylemlerle, yaptıklarının çoğu birbirini tutmadı. ya da ben mi şizofrene bağladım bilmiyorum. gördüklerim bunlardı. kulübün borçundan daha değerli bir tesisi ve kadrosu var. böyle bir tesisi satamazsınız. kulüp yabancıya gitmiyor düşüncesi ise günlük bir düşüncedir, bunun geleceği var kısacası zaman kavramı var.

giderlerimizin epey azaldığı açık. yönetime giren insanlar o mevkileri almak için para ortaya koymuşlardır. yoksa gençlerbirliğiyle alakasız insanların o mevkilerde olması pek açıklanamaz. koyulabilecek bir miktar para ve artık kredi puanımızın yükselmiş olma ihtimali (bilgi sahibi değilsiniz dediniz doğrudur, o kadar bilgiye sahip değilim, bunlar çıkarımlardır) var.

eğer ‘şampiyonluk’ parolalarının konuşulmadığı bir iki sene geçirirsek, sadece transfer tahtasının açılması bize yeterli oluyor. alacağımız oyunculara bonservis vermeyeceğimiz gibi, düşük bütçeli uygun yedek rotasyon ve 11 oyuncuları alabiliriz. bu bizi ligde tutar. bu ligi yollara hiçbir şekilde bakılmıyor. hiçbir zamanda bakılmadı.

anımsatırım, şampiyonluk parolası konuşuluyordu ve kulüp o zaman gerçekten kayyuma giderdi. ve bunun yinelenmeyeceğini kimse söylemedi. aslında kimse hiçbir şey söylemedi. kimse hiçbir şey söylemezken, insanlardan ne bekliyorsunuz? sabır, sakinlik, metanet…vs bunlar karşılık varsa yapılabilecek şeylerdir ve gençlerbirliği görüldüğü üzere çok sabırlı bir camia. hiçbir camia bunlara katlanmazdı. ortada kavga dövüş küfür sövüş herşey olurdu. o benim uslubum dediğim gibi artık gelişmiş birşeydi. benim dışımda da birinin böyle uslup kulanacağını sanmıyorum. genel açıdan çokta önemli değil. bu zaten bana zarardır.

külüpte olup kimsenin konuşmadığı çok önemli şeyler var. hacettepe gençlerbirliğinin özellikle futbol kültürünün yapı taşlarından biriydi. ve şu an yok. kimse ne konuşuyor, ne açıklıyor, ne bir şeyler yapılacağı söyleniyor. tesisler de kim oldukları bilinmeyen bir takım var. ne hocaları bizim altyapımızdan, eski oyunculardan, ne oyuncuları bizden, ne birşeyler öğrensinler diye yöneticiler var(var mı bilmiyorum burada yanlışım olmasın) bu gibi kayıplarımız (bu yönetimin verdiği kayıplardır ve ağır hasarlardır) yerine konacağına dair ortada hiçbir şey yok. sadece sessizlik ve kongrelerde tam da kongre saatinde gelen açıklamar dışında hiçbir şey yok. hiçbir şey.

önceden ilhan cavcav kendi istediği gibi yönetirdi kulübü ancak açıklardı, derdi, hata yaptıysa söylerdi, hatasını görmediği de olurdu. sonradan görüp pişman olduğu da. benim gördüğüm en büyük yanlış, ilhan cavcav a yapılan haksızlık ve hakaretlerdi. o kürsü de öyle birini anarken ‘ayağı kaydı düştü öldü’ diye anmak asıl saygısızlıktı. o adam türk futboluna çok çok büyük katkıları olmuş, koca ülkenin camialarını birleştirmeye kalkmış, ondan önce böyle şeylerin hayali bile kurulamazken bunları başarmış biriydi. sanki oğluna karşı kinle ya da onun yaptıklarını yıkmak isteyenlerin istediklerini yapılmış gibiydi.

tarih açısından benim birşey söylememe gerek yoktu. şuraya bir spor tarihçisi gelse, işini iyi yapan, dürüst biri gelse, şu gelişmelere baksa hemen hemen aynı çıkarımları yapardı. öyle değilse biri çıkar yok bu bu der ya da yapardı.

bi kulübü oyuncularına kadar küçük görerek, başkanından medyasına kadar, öyle lige sokmak, sözler verip tutmamak, bulunduğumuz lig için çok küçük rakamları bile sağlamadan o koltukta oturup adeta külübü uçuruma sürüklemek kabul edilebilir bir davranış değildi. ancak burası nasıl bir camiasa sabırları taktir edilir, kimse öyle öfkenmedi. hala daha ümitliyiz diyenler oldu. bu taktir edilecek birşeydir. bu insanların iyi niyetini suistimal etmekse yapılabilecek en büyük kötülük olur.

öncelikle birisi çıkıp, bilgilere ulaşmış birisi çıkıp bu kulüp şu şu var diyip satılmama projesini o yönetimden birileri çıkıp sunmalı ve insanlara aktarmalı. sonra çıksınlar şu şu satılacak desinler. ortada zaten bir tartışma bir fikir üretme gibi olay yok. olmadı. herkes bi şeyin peşinde bırakmıyor. bende birşeyin peşindeyim; kulübün satılmaması ve kültürün yok edilmemesi.

sürekli kendimi tekrarladığım için kusura bakmayın bu artık burada alışkanlığım oldu çünkü spor hafızası kısıtlıdır. belirli şeylerin güme gitmemesi için tekrarlamanız gerekmektedir.

kulübün buradan çıkması için en önemli detay metin diyadin gibi bir insandı. bunu kaybettik. bunun hesabı verilmeden, metin hoca hakkında öyle konuşmak asıl ayıptı. bunu da sindirelim yine kulübün buradan çıkması için;

mevcut kadronun gelecek sene sonuna kadar korunması gerekmektedir. ‘tahtadan’ önce bütün oyuncularla sözleşme yenilenmeli. ve gelecek sonuna kadar planlanan bir kadro yapılanması kurulmalıdır. transferden önce iç transfer işi halledilmelidir. bu oyuncular hem maddi anlamda hem manevi anlamda hem sportif olarak bizim için çok değerliler. maddi olarak bizi düzlüğe çıkaracaklar, manevi olarak bizim çocuklar, sportif olarak bize para harcatmayacaklar. şimdi kulübün satılacağı denilen miktarı biz bir oyuncumuzdan kazanabiliriz. ve bunun hesabı ilerde verilemez. insanlar sivastan beşiktaşa giden genç oyuncunun bonservisine bakıp yorum yapabilir. hayır. bu çocuklar 2 3 sene bizde oynarlarsa değerleri katlanır ve yönetimde becerikli insanlar varsa bu çocukları iyi fiyatlara gönderebilirler. kariyerlerini de düşünerek. yine buradan çıkmamızı ve geleceğimizi net görmemizi sağlayacak adımsa, hacettepenin eski yerine getirilmesidir. hacettepe bize teknik adam, oyuncu değil yönetici de yetiştiren bir kulüptür. kültürümüzün en önemli parçası bu yönetimle birlikte silindi gitti. eğer niyazi aktaş iyi niyetli diyorsanız size inanırım, o sözlerim nedeniyle özür dilerim ancak o sözleri kime söylemem gerekir bunu bana siz ya da niyazi aktaş insanlara söylesin. bu yaptı kardeşim dedim. bu hedef göstermek değil. böyle bi yıkımı, böyle bir başarısızlığı, böyle bir artık ne diyeceğimi bilemiyorum böyle birşeyi kimin kimlerin yaptığını bilelim. denilen insanlar masum bile olabilir. ancak birşeyler densin ona göre insanlarda kendi aralarında tartışıp sonuçlara varsınlar.

bu bitmez abi yazdıkca yazarım. yazdıkca sinirlenirim. zaten sürekli denilen şeyler. ne bi ilerleme gördüm, ne birşey oldu. şu kulüp hani sizin sezon başında dediğiniz ‘tren çarpacak’ imgesinden dört nala koşabilecek bir ışık göstermesine rağmen hala ve hala aynı yerdeyiz. pardon şimdi düşündüm aynı yerde değiliz, camia bölündü üstelik ortada nalyon üye alacağız diye açık açık söylemler ortaya atılmaya başladı. ve sportif olarak ne yapılacağını yönetim dışında kimse bilmiyor. siz ne kadar başarı gösterseniz gösterin, bu ülke de hiçbir şey yapamıyorsunuz işte. başarımı gösterdin, seni daha bi yerin dibine sokuyorlar. söyler misiniz ben nerede yanlış düşünüyorum. öyleyse bunları gönül rahatlığıyla kabul edeceğimden şüpheniz olmasın.

++

niyazi aktaş’ın geliş sürecini bilmiyorum. artık takımı özellikle yönetimsel oalrak takip etmeyi bıraktığım bir dönemde geldi. o nedenle dediklerinizi size güvendiğim için aynen öyle kabul ediyorum. yönetim ve kişiler üzerinde düşüncelerim bu sezondan itibaren gelişen olaylar dışında değildir.

++

ayrıca ‘kürsünün aşağısındakiler’ derken kendim dahil bütün gençlerbirliklilerden söz ediyordum. ‘yem’ derken yapılanlar ile sözlerin birbirini tutmadığını anlatmaya çalışıyordum.

+++

neyse abi, cevap vermenize gerek yok. bunu samimi olarak söylüyorum. çünkü tartışmanın başı yanlış, benim tavrımdan dolayı. ayrıca o kadar veriye sahip değilim zaten. bunlar çıkarımlardır. ben daha çok saha içine odaklanan biriyim. yönetimsel olarak birşey dememeye çalışacağım ancak dediklerimi şu tartışma şartlarına rağmen bu kulübü seven samimi biri olarak algılar ve dikkate alırsanız sevinirim. kulübü sattırmamaya, kültürü yok ettirmemeye çalışın rica ederim. bi çok nokta var bize sıkıntı yaratacak. en azından tribün rahatsız edilmesin, bozulmasın, ne olursa olsun huzurla maç izleyebilsin bu insanlar. buna lütfen en azından siz dikkat edin ve takip edin.

en üste dediğim gibi bu yönetimsel şeyleri bi çok nedenden sağlıklı düşünemiyor olabilirim, üstelik ortamda hiç sağlıklı değil. tek diyebileceğim bu kulübün en az iki adaylı bir kongreye gidip, orada sağlıklıca tartışılıp ne olacaksa onadan sonra olması gerekir.

2 Beğeni

Sessiz sakin hiç bir heyecanı olmayan sadece eski yöneticimiz A.Ö. bu yönetimde var mı? Yok mu? diye merakla beklenen, bir de yeni yönetimde Niyazi Bey in üstündeki yükü hafifletecek “paralı” yöneticiler kim? diye merak edilen bir kongre idi.
Kendi şahsıma yeni yönetimi üç yönetici hariç mâkul, anlaşılır gördüm. Zaten o üç yöneticinin üstünü çizdim. Neden olduğunu belirtmek isterim. Haziran kongresi sonrası şirketleşme konusunda başkanımız şöyle dedi biz o maddeyi yazarak ve usulünü uygun imza sayısı ile imza toplamadığımız için hata yaptık. Bu hatayı bilmeyerek de olsa yönetimde bulunan hukukçu büyüklerimizin yaptığını düşünüyorum. Eğer o kongrede bu hatalar yapılmasa idi belki bu gün daha güzel başka şeylerden konuşuyor olacaktık. Diğer iki kongreye de ihtiyaç olmayacaktı.
O yüzden yeni yönetimde de bulunan hukukçu y.k. büyüğümüzün üstünü çizdim. Şirketleşme konusu daha ciddi düşünülecek fikir alınacak bir konu olduğunu düşünüyorum.
İkincisi haziran kongresinden sonra bir iletişimci sorunu yaşadık. Kulübün resmi yayın organında garip paylaşımlar, ilkokul düzeyi yazışmalar görüldü. Buradan sorumlu yöneticilerimizin çabalarını yeterli bulmadım. Hatta iletişim ile ilgili halâ sorunların olduğunu düşünüyorum. İnşallah düzelir. Bu yüzden ileşimden sorumlu y.k. üyesi büyüklerimizin üstünü çizdim.
3. sildiğim isim ise yönetime yeni giren biri idi. O konu hakkında şu an bir şey söylemek istemiyorum. Umarım beni yanıltır.
Alt listede de bir kaç isimi haklı gerekçelerle üstünü çizdim.

Kongre de önümüze getirilen, son saniye de öğrendiğimiz isimler keşke bir kaç gün önce getirilseydi ve hepimiz o isimleri daha detaylı inceleseydik.
Delegeler oylarını kullanırken hazirandan bu yana geçen olayları sakin kafa ile fevri davranmadan düşünüp ona göre oylarını kullanmışlardır. Ben kendimce haklı gördüğüm durumlardan dolayı böyle davrandım.

3 Beğeni

bütün gece düşündüm, armadan değil, kulüpten baya baya soğudum. öncelikle bu usluba maruz kalan kim varsa ( özür dileyen biri de değilimdir hala özür dileyesim var) özür dilerim. psikolojimde iyi değil, saha olarak demiyorum, yönetimsel çıkarımlarım olabilir. umarım yanılırım. ancak silmeyeceğim yazdıklarımın tek harfini bile. bunun son iletim olduğunu söyleyerek kendi kendimi de ihraç ediyorum :smiley:

burada ne yazarsam yazayım bu saaten sonra kendimi de sizi de rahatsız etmiş olurum. böyle bir ortamda bende böyle bir tavır ve usluba girdiysem, fikir belirtmekte sohbet etmekte manasız olacaktır.

arada bir gelip kulüp hakkında konuştuğum bu foruma teşekkür ederim. yüz yüze olmasa da, güzel insanlar var burada. belki bir gün tribünde, belki de ankara da bi pub da birlikte maç izleriz karşılaşırız. tanıtırım kendimi.

bu seneyi takip edeceğim. önümüzdeki seneye bakalım. ben sizin gibi taraftar değilim. siz her maçı izleyen insanlarsınız. kötü futbol, alakasız bir futbol anlayışı olunca izleyemiyorum. arada açıp izliyorum ancak skorlara ve kadrolara mutlaka bakıyorum. zaten selam verip gidemememin nedeni kulübün kültürünün yok olmaması ve başkalarının eline geçmemesiydi. bunlar basit şeyler gibi görünseler de, bir spor organizasyonu için önemlidirler. değer mi para mı ayrımında gerçekten önemlidirler. kongrelerde gençlerbirliklilerin çoğunluk olmasına dikkat edilirse sanırım yanlış bir istek ya da ümit olmaz.

bu kulüp satılırsa üste dediğim gibi, sizin gibi taraftar olmadığım için, maçları izlemem. bu benim için şeref gibi bir şeydir. doğrudur yanlıştır. dünya bakışım budur. he şampiyonlar ligine katılırız, şampiyonluğa filan oynarız önemli maçları izlerim o kadar. bi de 4. lig seviyelerine düşersek izlerim. o zaman gerçekten biz bize olmuş oluruz. size de ingiltere ligini değil, italya ligini öneririm :smiley: kültür de futbol da orada. sistemin zor ulaştığı bi lig orası. o değilde parma’yı ne yalan etmiştik. ligde de şampiyon yapmadılar işte bizi. çok zor abi, olabilseydik ilhan cavcavla olurduk. adam da kabullenmişti artık türkiye futbolunu. bi yerden sonra ona göre hareket etti. umarım onun gibi başarılı olabilecek birisi gelir. ve bir gün şampiyon oluruz. ilhan cavcav’a da hak ettiği değerin verilmesi gerekir. böyle bir değerimiz var diye çaka satacağımıza adama denmeyen kalmadı. başka takımlarca haksızca saldıraya uğradığında savunuruz sanarken, biz kendimiz baltalıyoruz. kime nasip olmuş böyle bir başkan? kimse sevmek zorunda değil. ancak buraya geldiğimden beri gördüğüm manzara bu konuda da iç açıcı değildi. kürsüden bile ayağı kaydı düştü öldü gibi bir uslupla anılması aslında gerçek saygısızlıktı. bu ülke de ilhan cavcav olmak neredeyse imkansıza yakın. imkansızları başarmış bir kulübüz. cavcav’ın yaptığıda hele o koşul ve dönemlerde zaten imkansız olarak görülürdü. eğer bugün böyle bir mücadele veriyorsak bunun gizli kahramanı ilhan cavcavdı.

hiç tanımamama rağmen listedeki insanlarla oturup konuşmam bile diyecek kadar öfkenmiştim. hala öfkeliyim. bu yanlıştı. gereksiz bi çıkıştı. kongreyi kasaba’ya benzetmemse gerçek bir saygısızlıktı. ancak o kongrenin öyle olması rahatsız ediciydi. sonradan baktım resimlerde, aday olacağı söylenen sakallıoğlu da vardı. hani onun yüzünü görünce utandım he. videosunu izlemiştim. sanırım aramızda en gençlerbirlikli insan cemalettin sakallıoğludur. bir söyleşisi var izlerseniz ne demek istediğimi anlayacaksınız. böyle insanların hep bu kulüpte ve tesislerde olması dileğiyle. bende kendisinin varlığından bu aday olma süreci sayesinde haberdar oldum. bunun dışında başkan’a karşı kulandığım sıfatlar son derece yanlıştı. ancak hala yalan söylediği ve kulübü böldüğü ve görüşsüzlüğü konusunda düşüncelerim değişmedi. umarım yanılıyorumdur. yalan söyledi derken yalan söylediğini düşündüğüm bir kaç yer vardı. sanırım bir çok kişi de bunu görmüştür. yalan söylemiyorsa ortada bir yalan rüzgarı var. kulübü böldü demek biraz ağır kaçabilir çünkü kulübü aslında hepimiz böldük. ancak niyazi akdaş başkandı ve en üst otoriteydi. görüşsüzlüğüne gelince, kulübün geldiği yer ortada. kendisinden önce zayıflayan kulüp e bir de değer yok ettirdi. özellikle hacettepe gibi. hacettepe olmazsa bu kulüp olmaz. bunun sanırım kimse ayrımında değil. ve hala ortada kendi gözleriyle gördüğü yanlışlar varken, kulübü satmayı düşünüyor. buradan satış olmadan çıkılabilir. şu gelinen yerden sonra, çıkılabilir. ancak hiçbir zaman satış dışı birşey düşünmedi. bu kimin içine sinecek bilmiyorum. ayrıca kulübü isteyerek ya da istemeyerek bilemem uçuruma sürükledi. ya da umursamadı uçuruma sürüklenmesinde. çok kötü sonuçlar çıkardı. diyadin’i anmadan olmaz, umarım bu kulübe gelip uzun yıllar teknik direktörlük yapar, emekli olacağı zamansa sportif direktör olur. olaki bu kulüp düştü. olabilir şampiyon bursaspor düştü, sakarya, kocaeli düştü. ancak yok olmadılar. biz daha bi yok olmayız. sakarya dan daha iyi bir altyapımız, bursadan daha az borcumuz var. bu seneden söz etmiyorum, ola ki diyorum. bu sene bu çocuklar bizi düşürmezler, eğer çok büyük oyunlar dönmezse. yeni t.d hayırlı olsun. ancak kendisini çok önceden dinlemiştim bir programda, altyapı hakkında belirtiği fikirler gençlerbirliğine uymuyordu. kendisi ‘ben şampiyon yapmaya uğraşmam oyuncu yetiştiririm’ diyordu. gençlerbirliğinin altyapıları her zaman şampiyonluğa oynar. ayrıca altyapısı şampiyonluğa oynayan takımlardan oyuncular çıkar. almanya da nasıl bilemem, bu özellikle gençlerbirliğinde böyleydi. ve bu tutmuştu. altyapı şampiyonluklarıyla biz 1.lig de gençlerbirliğinden daha üst sırada bitirmiş bir takım yaratmıştık. bu rastgele değil, planlıydı. zaten gençlerbirliğinde bu kafa hep tutulurdu. hasan şengel batış öyküsünü anlatırdan orada bir anısından söz ediyordu, altyapı takımı şampiyon olmuş ve o şampiyon takımı a takıma çıkartıp takımı ligde tutma fikiri sunuyor. yönetim bunu kabul etmeyip orada şu oyuncu var, burada şu var diyip alıyor. şengel de diyordu “hiç birşey olmaz abi” ve takım düşüyor. hem de paralar gidiyor. kısaca bizim altyapı kültürümüzde, burada altyapı maçlarını izlemiş takip etmiş çok insan vardır, ben onlar kadar uzun süre izlemedim, biz hep şampiyonluğa oynardık. yeni td. kendisi sistem e odaklı,geriden oyun kuran bir takım yaratma düşüncesi olduğunu söylemişti. orada ben zaten olmayacağını anlamıştım. belki bunu yapabilir, belki de oyun anlayışı değişmiştir. yine de bu sistem futoblu gençlerbirliğine pek uymaz. gençlerbirliği her zaman doğal futbol oynayan bir kulüptü. ve böyle böyle ligde kalırdı. umarım başarılı olur demekten başka seçenek yok. ben yine de hacettepe de başarılı olmuş bir hocanın, futbolculardan kurulu bir ekibin gelmesi gerektiğini düşünürdüm. diyeyim.

1 Beğeni

+Kongre sürecimiz çok şükür bitti. Bundan sonra bize düşen Gençlerbirliği için çabalayan arkadaşlarımıza, dostlarımıza yardımcı olmak.

+Maalesef futbol=para olduğu sürece paran varsa yönetime gerçek Gençlerbirlikli olan, yüreği Gençlerbirliği ile atan yöneticilerimiz dışında Kartvizitine Yönetim Kurulu üyesi yazdırmak isteyen yöneticilerimiz de olacak. Başka takım taraftarı olup da yönetime giren insanların maddi açıdan destek vermelerini bekliyoruz.

  • Mehmet SOYLU, Özgür DURŞEN, Şener KÖSEOĞLU, İsmet BELTAN ın Gençlerbirliği adına gecelerini gündüzlerine katarak çalışmalarını gözlerimle gördüğüm için yönetimde olmaları kulüp adına önemli.

+Metin DİYADİN hoca kalbimizin bir köşesinde her zaman yeri olacaktır. Ayrıca geçiş sürecinde takımı toparlayan Medet Hocamıza da teşekkür ederim.

  • Taşkın hocanın Teknik Direktör olması konusunda, başarılı olur umarım ancak benim çekincelerim çok fazla. Daha önce kulübü mahkemeye verdiği (haklı olduğunu bilmekle beraber), söylediği sözleri göz önüne alındığında geçmişe sünger çekip çekmediği konusu muamma.

+Şirketleşme günümüz futbolunda şart. Ancak bunun nasıl olacağı, hangi yöntemi kullanacağı (Almanya örnekleri mi, Arap sermayesi mi, Samsunspor, İstanbulspor vb. şahıs ve aile kulüpleri gibi mi olacak) en ince ayrıntısına kadar anlatılmalı.

+Takım kadrosu, altyapı oyuncularımız olduğu sürece biz Gençlerbirliği olmaya devam edeceğiz.

Güzel günler göreceğiz. Güneşli günler…

4 Beğeni

Üsluptan dolayı özür dileyen Onur kardeşimize bu erdemli davranışı için şahsen teşekkür ederim. Lütfen yazmaya devam edin. Forumun özgür bir platform olmasını istiyoruz. Herkes görüş ve düşüncelerini özgürce yazabilmeli. Ben üslubu çok önemsiyorum. Her Gençlerbirliği taraftarı, kulübümüz için bir kazançtır ve düşünceleri hangi yönde olursa olsun önemlidir.

2 Beğeni

necdet abi, teşekkür ederim. bu kadar iyi niyet, bu kadar hoşgörü beni korkuttu açıkcası. taktir edilecek bir davranış. bu gençlerbirliği camiasında genel olarak var olan bir değer. bu nedenle de gençlerbirliği.

yukarıdaki yazımı silmeyeceğim demiştim. sildim. akışı bozmaması için iletimi düzenlenleyip öylece bıraktım.

yazmaya ne yazık ki devam edemem. bana kendimi daha net ifade edebilmem için bir şans verdiğiniz için teşekkür ederim.

yukarı da birbirinden kopuk düşüncelerle yazdığım yazıları daha derli toplu yazmak istiyorum. bunu neden yaptığımı da bilmiyorum. dürtü gibi birşey. ayrıca nasılsa gideceğim, çok mu gerekli la bilmemiz deseniz de; psikolojim de yerinde değil. bunun içinde yazmak istemiyorum. hiçbir açıdan doğru olmaz. özellikle kulüp böyle bir ortamdayken, daha aklıselim konuşulması tartışılması, belki de bu olayları uzaktan izleyip pek yorum yapmamış insanların, ve bu işi bilen gören anlayan insanların yorumlaması daha iyi olacaktır. bu yazımı da daha olgun bir zihin ve kafa yapısı içindeyken edindiğin çıkarımlarımla yazmaya çalışacağım.

burada gelmiş, insanlıktan çıkmış gibi - ki evet onları yazarken insanlıktan çıkmışım- bırakın sporu…vs insanların saygı duyduğu, yaşı da olan bir insana, alakasız, gerçekleri yansıtmayan sıfatlarla söz ederek, konuştum ettim. aslında ülke futbolunun ve belki de ülkenin diyeyim, yönetim aklı bu olduğu için ben de niyazi başkana bu sıfatları yükleyip eleştirdim. kendisiyle hiçbir alakası yok. belki yazılarımı okumuş olan insanlar varsa, niyazi başkanın iyi niyetine inandığımı 3. kongreden sonra bunun bende koptuğunu biliyordur. çünkü kendisine bakıyorsunuz, izliyorsunuz, içinize sinmeyek bir insan değil. hiç değil. bazı konuşmaları, tavırları sinmeyebilir. (bazılarına siner, bazılarına sinmez.) ancak bu konuşmalar ve tavırlar genel olarak insani olan. ego…vs gibi şeyler. konuyla alakasız şeyler. bi de bakıyorum burada, gençlerbirliği sevgisi gördüğüm insanlar, niyazi akdaş a saygı duyuyor. bu zaten kendisinin kim olduğunu, nasıl biri olduğunu açıklıyor. gerisi icraat konusudur. neden böyle bir ruh haline girdim, boşverin gitsin. dangalaklık, hödüklük işte. hatta ileri düzey bi hödüklük.

niyazi akdaşın iyi niyetine dediğim gibi uzun süre inandım. izleyince kendisine art niyeti olamaz diyorsunuz. eylemlere bakıyorsunuz, art niyetlice olması gerekir diyorsunuz. ben burada işte balataları cayır cayır yaktım. anlamlandıramıyorum çünkü.

tee 1… kongre de yanındaki insanların çok yanlış olduğunu düşünmüştüm. kendisinin iyi niyetinden hiç bir süphem olmadı. başarılı olamayabilir diye düşünüyordum bunu açık söyleyeyim. ancak ilk senesinden bir sonuç çıkarılamazdı. çok yanlış hamleler olsa bile. ki o hamleler bu batışı epey hızlandırmasına rağmen.

ortada bir yanlış var, büyük başarısızlıklar var hatta külübün karaciğeri bile çökmüş, yine ortada tüm bunlar görülmeyerek, konuşulmayarak kopan bir alkış var. bunu sizin takdirinize bırakıyorum.

kulübün içi de hiç iç açıcı değildi. kavga ortamı vardı. bunun nedenleri az çok belliydi aslında. kulübü bu hale getirenlerin, bırakın o kongreye girmelerini yönetimde olmaları, çok önemli mevkiler almaları sanırım hala daha açıklanamıyor.

  1. kongre de ise, bu insanların olmaları kulübü olduğu gibi böldü. ve niyazi akdaş a kulübü böldü derken, çıkıp insanları birleştirebilecek, saygınlık, yetki, olgunluğu da varken bu yolu tercih etmesi nedeniyleydi. ve 2. kongre de arda çakmak’a büyük haksızlıklar yapıldı. arda çakmaktan da söz edecek olursak, kendisi uzun süredir bu külüp içinde olan, başkan olacak denilen bir insandı. kongre de hiçbir zaman saygısını yitirmedi. üstelik rencide edildi, daha kürsüdeyken hevesi kırıldı. buna rağmen saygısını yine yitirmedi. ancak siz daha kürsüdeyken hevesiniz kırılıyorsa, şu an ‘ben gelmiyorum’ demesi insani olarak hatta kulüp içinde anlaşılır bir şeydi. orada da kendi açımdan kendisine haksızlık ettim, neden aday olmuyor, küstükçüler filan dedim. basına verdiği demeçlerden sonra, bi açıklama da gelmedi. bütün bu olaylardan sonra son derece insaniydi yaptığı. konuşma ihtiyacı hissetmiş ve kendisini açıklamış. zaten ortalık yıkılıyordu. böyle yapması iyi oldu. demeçlerin içerinden söz etmiyorum. asıl ipler koptuktan sonra, herkes kendi tutumunu sorgulasa birbirimizi daha net anlarız.

ortada dönen onun listesinde bu var, bunun listesinde şu var tartışmalarını hiç anlamadım. çünkü kim kimdir bilmiyorum. ben iş yapabilecek, bu işi götürebilecek insanlara baktım sadece. ne kadar doğruydu o tartışmalar, ki evet tartışılması gerekir. sadece ben bilemiyorum. gözlemlediğim iki taraftan da rahatsızlık veren isimlerin olduğuydu. ancak net bir kutuplaşma çıktı. bunu hiç anlamadım. sanırım bi süredir süre gelen başarısız yönetimlerin getirdiği bir sonuçtu. yine de çok kolay nedenlerle çıkmasını anlayamayacağım. arda çakmak’ın, niyazi akdaş’ın gelsin yönetime girsin demesini kabul etmemesi de anlaşılabilir bir tutumdu. sanırım suçlanamaz. kendi görüşümdür; kulüp kayyuma gitmezdi. başkan’ın yalan söyledi dediğim bir noktası buydu. çünkü 2. kongre de arda çakmak başkan adayı olursa ben olmam dedi, gölge başkan oldu. (bilmiyorum, gölge başkan denir mi, kendisi ben kulüple ilgilenmedim dedi ki evet ilgilenmek zorunda değil, resmi bir görevi yoktu.) kulübü bir takım insanlara teslim etti (gerçi sonra aman niyazi başkan geri gel diye çağrıldı, bunu geçtim biz burada böyle bir duruma nasıl düştük ve neden böyle bir şey yaşadık.)

  1. kongrede de ‘kulüp kayyuma gidecekti’ demesi de benim görüşüme göre yalan kabul edilebilirdi. arda çakmak o nokta da devreye girerdi. çünkü kendisi ‘ekonomik sorunu çözerim’ demişti. ve kulübün kayyuma gitmesine izin vermezdi diye düşünüyorum. bilmem siz ne düşünürsünüz. kendisine sorulmadı. sormaya gerek var mıydı orası da muamma.

bunlara yalan denir mi, denebilir, denmez. insanların fikir değiştirmeleri, çizgi değiştirmeleri, bazen yalan olarak algılanabilir. bazen insanlar akışın içinde bi önceki söylediklerini, unutabilir. ancak bunlar benim gözlemimce böyle yaşandı. kim nasıl düşündüyse öyle düşünmüştür.

uçuruma sürükledi dedim. bu aslında suçlamalarımın içindeki en ağırlarındandı. ne yazık ki, kulüp uçuruma sürüklenmişti. herkes ilk maç öncesi yaşadığı o korkuyu anımsıyordur. bu çok taze bir yaşanmışlık ve şoktu. biz de tecrübe kazanmış olduk.

aslında bizlerde tecrübe kazanıyoruz. oyuncu hoca yönetici hata yapıyorsa bizlerde yapıyoruz. bizimde tecrübe kazanmaya gereksinimimiz varmış. bunu hiç düşünmemiştim. şimdi düşünüyorum da, bi bursasporluyu şuraya konuk etsek, bi anlatmaya başlasa içimiz ezilir. öyle işte. bizlerde kazandığımız tecrübelerin değerini bilmeliyiz.

basına değinmek istiyorum; ankara kulüplerinin bu hale gelmesinde, sürekli bu hale gelmesinde, ancak sürekli bu hale gelmesinde hiçbir tecrübe kazanamamışlarsa kendilerini sorgulamaları gerekir. tarafsızız diyebilirler, bu tarafsızlık kişiler arasında değil, kulüpsel ve ankara sporu açısından düşünülmelidir. o taraflar bi yana, bu tarafıysa bambaşka bi yana koyulmalı. sonuçlar ortada. sonuçta hepimiz 2 3 ankara takımının en üst ligde olmasını isteriz. avrupa da olmasını isteriz. avrupa takımlarının ankaraya gelmesini isteriz. benim anlamadığım, ankara da bi çok küçük kulüp 19 mayıs stadının yıkımıyla yok olurken basın napıyordu (cavcav çok uğraştı yıllarca uğraştı bunun için başbakana kadar gitti, kurtaramadı, onlara alanda yaratılmadı) takip etmediğim için merak ettim. o stadın öylece yıkılması demek, gençlerbirliğinin altyapısının da beslendiği, sanırım hacettepe kurma düşüncelerinin filizlerini de atan bu yapının yok edilmesi demekti. kendi açımızdan konuşayım bizim altyapımıza büyük zararlar vermiştir. şimdi yeni stad yapılıyor. umarım yine eski haline kavuşturulur. burada büyükşehir’e iş düşüyor. kulüplere para yardımı edeceklerine, böyle değer kazandırmaları gerekir. ankara bu konuda eski belediye başkanının yaptıkları nedeniyle çok büyük değerler kaybetmiştir. tabii o külüplerin yerine başka külüpleri koymak yerine, yine o külüplerin kendi kültürleriyle geri döndürülmeleri çok daha iyi olur. ankara, sanat, müzik alanında çok değer yetiştirmiştir. sporcu konusunda da önemli değerleri yetiştiren bir şehirdir. özellikle olimpiyatlarda. bunları takip etmek, sorgulamak sanki x yöneticinin y ile kavgasından, çok daha önemlidir. bunları daha çok görsel medya olarak söylüyorum ki, basına haksızlık yapıyor olurum. naptıklarını tam olarak takip etmiyorum. burada da yine belediye ye ankara basınını da bu yönde destekleme görevi düşüyor. bunu belediye ye bildirmekte basına. duyumlar, dedikodular filan bizi hiçbi yere götürmeyecektir. zaten adı üstünde gereksizdir. he edersin dedikodunu olmazsa olmazıdır insansoyunun, iyidir kötüdüdür demiyorum adamın başarısından söz et başarısızlıklarından söz et en çok eylemlerinden söz ette artık işin sadece dedikoduyla yürümesi nasıl bir boyuttur anlamıyorum. onlarında bu işte o kadar suçu yok, çünkü yöneticiler iletişimlerini böyle böyle sağlıyorlar. o zaman sende bu yollara başvuran yöneticiye o kadar itibar etme. al kamerayı, çek. roportaj yap. en sağlıklısı budur. ayrıca git abi noluyo ankara da nasıl gelişir ankara da spor ona bak. kitaplar yazılması gerekir… arşiv bırakılması gerekir. ankara futbolu adına. saygın artar. değerin artar. en çok ankara nın değeri artar. yeni yeni yazarlar, basın mesupları yetişiyor mu bilmiyorum. ankara için değil, ankaradan ülke için. kulüpler de, bu konuda onlara bu yönde destek olsalar, herkes kazanır. neler neler yaşanmıştır. işte insanlarla birlikte yok olup gidiyorlar. şekspirin bir eserinde, antonyus diyor ya ‘insanın ettiği kötülük kalır geride, yaptığı iyiliklerse unutulup gider kemikleriyle’ konu nereden nereye gidiyor. bi oradan bi buraya. kısaca söylemek gerekirse(bunlar zaten bilinen, unutulmuş şeylerdi, çoğu da kurulmuş düzen nedeniyle olmayan, imkansızlıklardan gerçekleşemeyen şeylerdi.)
(bu kısım bezdirici bir tekrar içerir)
hacettepenin eskisi gibi bize hoca yönetici futbolcu yetiştirecek bir yapıya kavuşması, mevkilere hedef ne olursa olsun öncelikle altyapı oyuncularının denenmesi, düşünülmesi,
diğer külüplerde olan kültür kaymalarının nedenleri araştırılıp bizde bunların yaşanmaması için önlemler alınması, gözlenmesi,
türk futbolunun içinde bulunduğu gerçekleri bilerek kulübe özellikle sahip çıkılıp hareket edilmesi gerekir.
diğer kulüplerle yönetimsel ilişkilerin kurulması özellikle ‘spor’ ile biten şehir takımlarıyla. bu bizim önceden yaptığımız birşeydi. sportif açıdan da yararını gördük.
bir de ne kadar doğrudur bilemem, şu an iki kutup olan tarafların bi oturup konuşması acaba biz birbirimize naptık, kulübe naptık diyebilmeleri, olmuyorsa da kongre de bunların güzel bir havayla konuşulması gerekir ki, kulüp sağlık kazansın. (şunu sıkıştırayım da umarım niyazi başkan nalyon üye düşüncesini rafa kaldırır) kulüp içinde olmayan iletişim ağının kurulması gerekmektedir. bu kulüp ve basınla çözülebilecek bir şeydir. dediğim gibi dedikodunu yaparsın bu senin işindir, kimse de bir şey demez, yapmanda gerekir, işin basın açısından keyfi orada zaten, söyle durumlarda kulüplere yardımcı olmaları gerekir. kulüplerdeki yöneticilerinde yerel ve ulusal medya da tanınır hale gelmesi gerekir. tabii mevcut haliyle çok zor. 2. kongrede de niyazi akdaş ın bu nedenle kesinlikle küstürülmemesi gerektiğini düşünmüştüm. yeni t.d nin imza töreninde görüldüğü gibi. kendisi kulübe sahip çıktı. hakkımızı öyle aradı ki, ulusal medyanın gündemine geldi.

yok abi yazdıkça yazıcam. en başa gelirsek, benim kendi sağlığım açısından da yazmaya ara vermem gerekmektedir. zaten kulandığım uslup, takındığım tavır ve normal yaşamımda bile aklı selim düşünemediğim bir dönemde olmam nedeniyle bunun kendi açımdan böyle olması gerekir.

necdet abiye teşekkür ederim. böyle hödük bir kırıcılıkla kulandığım uslup sonrası ‘özür dilemen yeterli yazabilirsin’ demesine ne desem bilemiyorum. korkutucu bir anlayış ve hoşgörü var bu camia da. sırf bu sene içinde yaşadıklarımıza rağmen insanların (benim dışımda) birbirlerini kırmamaya çalışmaları bu ülke için ne kadar önemli bir camia ve kültür olduğumuzun kanıtıdır. (aslında kırdı herkes birbirini de diğer camiaları gözeterek söylüyorum, bunlar bi hiçti. aile kavgasıydı. ne kavgası tartışması bile denebilir. yoksa herkes birbirini bu camia’ya göre baya baya kırdı)

çok ek bir düşüncem olacak; sene başı külüpten giden gençlerbirlikliler içinde, gençlerbirliği taraftarı olan rami’nin kendisi için iyi bir tercih yapmasına rağmen, eğer transfer tahtası açılırsa giresundan 6 aylığına kiralık olarak geri getirilmesi iyi olabilir. diğer iki altyapı oyuncusunun bulundukları kulüpte net bir görevleri yok. onlar daha kolay getirilebilir ancak, hani yerleri de doldurulur diye düşünüyorum. sağbek sıkıntısı olmasına rağmen. rami’nin çok süre almamasına bakılmamalı. giresunspor’un bu sene oynadığı futbolun bir parçasıdır kendisi. önünde oynayan sainz lige çok iyi bir giriş yaptı. rami de her zaman rotasyonda bulundu. bu nedenle hakan keleş gönderilmesini istemeyecektir. gerçi giresunsporda ligde kalmak istiyor. başarılırsa iyi olur. gelsin o kadar bu kulüpte kaldı, gitmedi, bi 100. yıl forması giysin. zaten yeteneğinden şüphem yok. üstelik takım için önemli katkı sağlar.

yine yinelemek istiyorum, bir insan a karşı yaptığım saygısızlık nedeniyle; o sıfatlar, türk futbolunun ve ülkenin içinde bulunduğu duruma yakışan sıfatlar ve olaylardı. benim tepkim daha çok buralaraydı, bende tuttum, başkan’a yükledim, geçtim, yazdım, çizdim. ve kesinlikle aklı selim davranmadım. bi de kulübe yakışmıyorlar dedim, kendime bakmadan. türk futbolunun içinde bulunduğu tutumla hareket edilmesi, kulübe büyük zararlar vermiş insanların, yeni yeni gönderilmesi nedeniyle de olabilir. çünkü anlayışlar bakışlar hareketler öyle kolay kolay değişemiyor. bu anlayışın değişmesi gerekir. şurada zaten baksanıza, kendi kendime konuşan deli gibiyim, bunu necdet abiye de dedim, normal bi insan davranışı değil, açık.

şu yazdığımı okudum da ankara da spor’un ne kadar bozuk olduğu, ne kadar bozulduğu, bozdurulduğunu görünce, bunların olması imkansıza yakın. zaten bir anda çıkmış düşüncelerdi. bu bileşenlerin en azından kendilerini düşünerek, diğerleriyle iletişime geçmeleri, en azından düşünmeleri bi yol kat ettirir. düşünmeleri bile. biz kendi kulubümüzü konuşuyoruz da, ankara sporunun kendisi bozuk/bozulmuş zaten. biz çok çok iyi şeyler yapsak bile, ankara’nın potansiyeli kadar iyi şeylerde kalıcı olabiliriz. ankara’da ülke’nin potansiyeli…vs böyle gider de. ‘ya işte ülke’ demek biraz bahaneye kaçıyor. kendi açımıza dönersek, en azından bu bileşenleri takip edecek, iletişim sağlayacak yöneticilerin olması da iyi olur. (misal belediyeyle böyle bir iletişime girmek siyasi olmaz, tabii kulüp siyasete çekilmemeli) çünkü bunlardan birinin eksikliği, bozuk olması, ya da olmaması en sonunda bizi etkileyecektir, ki epey etkiliyor zaten. kısa sürede önemlimidir, değildir. hatta çok mu önemlidir, aslında evet, bu ortamın olmaması demek potansiyelimizi kısıtlayacaktır. bunu da yine diğer gençlerbirliğinin yapısı ve kültürü itibariyle diğer kulüplerle görüşülerek yapılması gerekir. tabii bunlar uç demeyeyim de zor fikirler. hatta o kadar zor ki insan düşünmeye üşenir. nerelere gittik. bi yerden bakınca da adım adım hiç zor değil. bi kısmı zaten yapan bir kulüp olduğumuz düşünülünce de. bu nedenle kulüp satılmasın.

bi de bize bizi bizden birinin anımsatması açısından;

Cemalettin Sakallıoğlu ve Gençlerbirliği / Sıra Dışı Spor - YouTube

herkese iyi forumlar.

1 Beğeni

Gençlerbirliği taraftarına yakışan anlayışın ve erdemli davranışın için teşekkür ederim Onur kardeşim. İyi niyetinden benim şahsen hiç şüphem yok ve yazdıklarının çoğunda hemfikiriz zaten. Bu forum 20 yıldan beri taraftarlarımızın ve hatta taraftarımız olmayan futbolseverlerin özgürce yazmaları ve herkesin okuyabilmesi için var. Burada yazılanlar az da olsa tarihe düşülen notlar niteliğinde. Arşivdeki eski forumla birlikte 2013 yılına kadar inebiliyoruz. Daha eski forum da bir gün işlerlik kazandığında 2005 yılına kadar inebileceğiz. Onun için yazmanı rica ediyorum.

Öte yandan önemli bulduğum bir konu ile ilgili görüşümü ifade etmiş olayım: Murat Cavcav yönetimi sonrasında taraftarlar olarak hepimizin arzusu Niyazi Akdaş ile Arda Çakmak’ın birlikte bir yönetim oluşturmasıydı. Ama maalesef bir türlü gerçekleşmedi. Benim ve büyük bir taraftar çoğunluğunun arzusu hala bu yönde. Bugün gerçekleşmedi ama inşallah bir gün gerçek olur. Çünkü bu karmaşık labirentten çıkabilmek için maddi ve manevi anlamda ciddi bir dayanışmaya ve güç birliğine ihtiyacımız var.

1 Beğeni

doğru sözlüyorsunuz abi. bunları herkesin gördüğünü biliyorum. ancak kimse söz etmiyor, kimse bunlara göre adım atmıyor. adım atmadığı gibi tersine adımlar atıyor. ortada sizin kötü niyetli insanlar var dediğiniz kişiler varlar ise, doğru adımlar ve düşünceler olduğu sürece, dünyanın en profesyonel kötü niyetlileri olsa dahi, hiçbir şey yapamaz, ifşalanırlar.

bu kulübü bu hale getirenlerin 1 ay öncesine kadar önemli yetkileri olmasını bırakın; samimiyeti, aile ortamını, iyi niyeti, nasıl açıklanabilir.

ve anladığım gördüğüm, okuduğum kadarıyla bu insanlar hala daha o kulüp içinde. geçmişinle hesaplaşmazsan geleceğe doğru atacağın adım da düşünce de sağlıklı olmaz. zaten son derece hastalanmış bir kulübüz.

sizin gibi ben de oturup herşeyin ailece konuşulmasını isterim. bunun artık ne kadar zor olduğunu sizler de biliyorsunuz. yine de imkansız diye birşey yoktur.

açık açık yazayım, burada yazdıklarımın etkisini çok sonradan fark ettim bu da kim olduklarını bilmediğim, bilmek istemediğim, insanların beni rahatsız etmesinden sonra oldu. bu da zaten psikolojik olarak çok kötü bir dönem de olduğum süreç içinde beni yıkıma uğrattı. özel yaşamıma odaklanmak benim için daha iyi olacak.

bi önceki yine karmakarışık yazdığım yazı da belirttiğim gibi bu sorun sadece camia içinde değil, belediyesinden, basınına kadar var. sorun aslında ankara sporunda. kendi içimizden, buralara kadar yine kendi çapımızda, yapabileceğimizle yapabilmeliyiz.

abi kişisel olarak yine belirteyim, sağlığım zaten iyi değil. bu ortam bana iyi gelmez. gelmiyor. gelemez. açıp kim ne demiş bakmaya başlamışım, benim bi yaşamım var, kendime dönmem gerekiyor.

kişiler külüp ortaya konursa çok önemli değillerdir. yapılanlar önemlidir. herkese kişilerden çok, yapılanlara odaklanılmasını tavsiye ederim.

bu kulüp eğer asıl konuşulması gerekenlerden uzaklaşırsa kötüye gider. bu konuşulması gerekenler çok sert tartışmalara da yol açabilir. bu doğaldır. kulüp etten kemikten olsa neler derdi neler. bu tartışmaların anlık olup çözüme ulaşmadığı, ulaştırılmadığı bir ortam çürüme mahkumudur. yine bu tartışmaların gençlerbirliği kültürü çerçevesinde yapılması gerektiğini düşünüyorum. eğer bilmeyen, unutanlar var ise, sizin gibi, üste söyleşini attığım kaptan cemalettin sakallıoğlu gibi, benimde bilmediğim insanlar gibi neler neler görmüş yaşamış, kulübü hepimizden iyi bilen insanların çabalarıyla olur. bizler sizin çocukları gibi birşeyiz. şimdi ortaya para girdi. kim ne derse desin, doğru yanlış ne derse desin; “para” denince boşa çıkartılıyor. para bence konuşulması gereken en son konulardan biridir. bu kulübe olması gerekenler yapılırsa zaman bizi sendelesekte, düşsekte kaldırıp en üste taşıyacaktır. zaman kavramının bu kadar hoyratça kulanılması yanlıştır. affetmez. şakası olmaz.

tabii ki de hatalar yapılır, hoşgörü olacaktır. olmalıdır. ancak hatalara devam edildiği sürece, hoşgörünün bir sınırı olmalıdır. yanlış anımsıyor olabilirsiniz, bu benim de son zamanlarda özellikle kişisel yaşamımda yaptığım birşey, yanlış anımsarsınız ancak bu çok eski olan şeyler üzerine olur. daha taze taze olmuş olanların anısını bırakın, hisleri bile durur. ve insanlar birbirlerinin insan olduğunu, hisleri olduğunu unutmamalı.

düşüncelerimde aynı yerdeyim, niyazi akdaş’a kişisel olarak yaptığım saygısızlık vardı. eğEr adımları aynı yönde olursa kendisinin başarılı olabileceğini düşünmüyorum. sadece umuyorum.

olması gerekenin aile ortamında oturulup konuşulması gerektiğini düşünüp aile içinden olmayan aileyi bozmaya çalışanların kulüple ilişkilerinin kesilmesi gerektiğini kendi çapımda düşünüyordum. bu insanlar kulüp dışında da olabilirler. bunun zor, imkansız, imkanlı olup olmaması önemli değil. olması gereken buydu. daha en başında o aile dışında olup, huzur bozanların kim oldukları ve neler içinde oldukları belliydi.

muhalefet algısı sanırım her düzende ve seviye de bozuk. bu dünya düzeninin kurulduğu, frasız devriminden sonra sağda oturanlar ve solda oturanlar olarak bir sistem çıktı. bilim çok yalnış bir şekilde kulanılarak, dini ezip iktidara geldi. dinin yanlışını alıp kendi çok daha gaddarca yaptı. bu noktad abi novalis gibi bir insanlık değerinin notlarını okumanızı öneririm ne kadar spor dışı olsa da. kanımca ikilikler yerine denge’nin korunması gerekir. son zamanlarda bi arkadaşımla yaptığım sohbetlerde “yıkıcı olmak ve yapıcı olmak” ayrı ayrı hiçbir değer taşımadığını konuşmuştuk. çünkü yıkıcı olduğunuzda, aslında yapıcı da olabiliyorsunuz. bu tersi için de geçerli. evet ve hayır, 1 ya da 0, doğru ya da yanlışın pek önemi kalmadığı yerler olabiliyor. insanlar bunları daha makul yere taşımak için, vicdan ve gönül ü ortaya atmışlar. bunlar bizim kulübün içinde kurumuş şeylerdir. muhalefetin, gruplaşma anlayışından çok, yapılanlara o an verilen reaksiyonla icra edilebileceğini düşünüyorum. yoksa a gider b gelir a aslında gitmez muhalefet olur. bu kısır döngü devam eder. gelişimden çok yerinde sayan bir döngü oluşur. bunlar taktir edersiniz ki çok zor şeylerdir.

işim nedeniyle türkiye de takip ettipim takımlar var. o kadar kulüpten soğumuştum ki, kendi takımımı takip etmeyi bırakmıştım. kendi işimi kendim yaptığım için hiçbir kulüple onla bunla ilişkim olmadı, olmayacak. olamaz da.

ilerleyen zamanlarda yine kendi çapımda gençlerbirliğinden çok ülke futbolu üzerine zihnimden atmak istediğim şeyleri yazacağım bi blog olacak, umarım kimse okumaz :smiley: size de söylemeyeceğim. daha doğru düzgün cümle kuramadığım bir dönemdeyken de buraya yazamam. belki saha içi yorum yapabilirim. o olabilir. ne olacaksa bilemem, kulubün satılmaması ve kültürün korunması gerektiğini düşünüyorum. satılırsa kültür büyük bie tehlike yaşayacaktır. kazanması da zordur.

2 Beğeni

necdet abi eğer yazmamı istiyorsan, alkaralar forumuna da söyleyeyim bunu, gelen gelsin burada eskisi gibi fikir üretelim, tartışalım.

alkaralar forumunda, insanların yeni yeni gördükleri, tartıştıkları şeyleri biz seneler önce burada konuşuyorduk. necdet abinin dediği gibi arşiv var. en azında ben kendi geldiğim zamandan sonrasını söyleyeyim.

gelin abi eskisi gibi fikir üretelim, konuşalım, yolları bulalım. bu kulübe burada üretilen fikirlerle bi çok katkı sağlandı. sizlerle ayrıldığım yerler oldu, birlikte aynı düşündüklerimiz oldu. buradan çıkan fikirlerle camia yı bi çok kez uyandırdık.

a daha bir çok forum üyesiyle (en son bıraktıkları gibilerse) aynı fikirde değilim. bu iyi bişey zaten. çok sert konuştuklarım oldu, neyse ne. devam edelim.

burası gençlerbirliği için benim gördüm en yaratıcı fikir üretilen yer. o nedenle bu hali, böyle bir dönemde böyle olmamalı.

1 Beğeni

Forumu Gençlerbirliği taraftarlarının görüş ve düşüncelerini paylaştığı bir platform olduğunu savunduk hep. Ama maalesef taraftarlarımızın çoğu toksik sosyal medya ortamlarını tercih ediyorlar. Biz yine de elimizden geldiğince forumu yaşatmaya çalışacağız.

1 Beğeni

ben de anlamadım abi. hani başka takımların forumlarında bile böyle bi ortam yoktu. kendi takımımızın dışında, türk futbolundaki bu sakatlığı iyi gözlemliyoruz. hani bırakın bizim taraftarı, başkakulüp taraftarlar bile gelsin öyle diyeyim. üzücü bu halde olması bu forumun bu oluşumun.


iyi abi bak sana destek veririm ancak biliyorsun anlattım neden yazmak istemediğimi, günahı senin olur :smiley: satış dediniz kitlendim kaldım burada, hala daha devam ediyor bu süreç şimdiden söyleyeyim hiçbir şekilde takımın satılmasını istemiyorum. kültürün yok edilmesi demek olur bu, eğer satışla birlikte kültürün savunulabileceğini düşünen varsa, dinlemeye hazırım. yine söyleyeyim buna rağmen istemeyeceğim, yine de anlaşılabilir, sağlıklı bir ortama kavuşmuş oluruz. en azından maçları izlerken kafamız rahat olur. bunun dışıda yine, türk futbolu, kulüp yapılanması, sürdürülebilirlik, içinde bulunduğumuz durumda ne yapılması gerekir gibi tartışmaları devam ettirebiliriz. maç yorumlarına da devam ederiz. sanırım bi tek orası kaldı.