12 Nisan 2020 Pazar günü, Eskişehir’de hava sıcaklığı gündüz 17 dereceye kadar yükselip akşam soğuğu başlamaya yakın bir saatte Bulut Baydar’ı kaybettik. Bilmiyorduk, farkında değildik, hiç haberimiz yoktu. Sokağa çıkma yasağına, sert yumruklu bir bakanın istifasına rağmen hayat bu sıralar alışılageldiği şekilde devam ederken Bulut’un bir hastanenin yataklı servisinde aramızdan ayrıldığını, ölümünden bir gün sonra, Twitter’a düşen bir mesajla öğrendik.
Kayserispor’un sağ kanat oyuncusunun özel hayatına dikkat edip etmediğini takip edecek, evinde yaşadığı internet arızası için internette yüzlerce mesaj yazacak ve tüm bunları bir şekilde ondan duymamıza olanak sağlayacak biriyken; on-on iki gündür hastanede, durumunun pek de iyi olmadığını öğrenemedik. Kim bilir, belki sakladı belki de hiç fırsatı olmadı.
Bulut’la ilgili ne varsa Bulut’tan öğrenmeye alışkındım; öldüğünü Ekin’den öğrenmeyi beklemiyordum. Şaşkınım, kusuruma bakmayın.Yıllar önce geçirdiği zorlu kalp ameliyatlarından birinde Karakızıl’ın paylaştığı yazıyla tanıdım Bulut’u. Fotoğrafta dikkatimi çeken asıl şey kalp doktorumun bizim sözlükten arkadaşım olmasıydı. Ekin’le görüştükten hemen sonra onu aradım, “sağlıklı bilgi” alabildim, ilk yazılanın ve sanılanın aksine kanserden kaybetmemişiz. Annesi, onca acının içerisinde “zatürre” diyebilmiş.
Yıllardır geçirdiği kalp ameliyatları, ritm bozukluğu sonrası buraya kadar taşıyabildi onu vücudu. Annesinin telefonunu öğrenip ulaştığımızda, kendimi Gençlerbirliği taraftarı arkadaşlarından biri olarak tanıttım.
“Alkara alkara alkara… Telefonun üstünde bile alkara. Oğlum Eskişehir’e gittin artık dedim, Ankaralı değilsin artık sen, Es-es var dedim. Hayır dedi, başka takım tutmam ben, iyi ki Gençlerbirlikliyim!”
İşte bazı anılar kurşundan ağır.
Bir çoğumuzla yüz yüze tanışmadan, hayatımızın bir ucundan nevi şahsına münhasır izini bırakıp gitti. Coca-colayı çok severdi. "
" diye gülerdi. Torpilli takım tutanları kudurturdu sosyal medyada. Bulut, Bulut gibiydi. Tanıyorsunuz, biliyorsunuz.
3 Aralık Engelliler gününde bir şeyler yazmıştım. “Benim için değerli bi adam güzel bir şeyler karalamış” diyerek paylaşmıştı Bulut. Sahi; aynı yaştaydık, ikimiz de engelliydik, aynı sınavla memuriyete atanmıştık, ikimiz de Gençlerbirlikliydik. Senin için değerli bi adam ha? Teşekkür ederim Bulut. Bugüne kadar yaşadığın, yaşayabildiğin, son nefesine kadar mücadele ettiğin için teşekkür ederim.