ben yine kulübümüzün tarihsel gelişmesi hakkında tekrar söz almak istiyorum :
kulüp yönetim kurulunun; iktidardaki hanedanın yaşanılan süreç içerisindeki düzenlemelerinin ve finansal ve zamansal dinamiklerinin çok ciddi sınırlamalarla karşılaştığı bir anda, kilit bir kırılma noktasında. küme düşüren hanedan iktidarının artık kulüp flamasını ileri taşımak şöyle dursun, çeşitli spekülasyonlara baş vurmadan, geçmişte olduğu gibi muhalefetin dezenformasyonla ekarte edildiği yöntemleri bulmadan, mevcudiyetini sürdürebilmesi mümkün görülmüyor.
son tahlilde kulübümüze nefes aldıracak, geçicide olsa moral motivasyonunu yükseltecek bir üst lige çıkaracak, bir alternatif yönetim düzenlemesinin ortada olmadığına inanmak için sağlam sebeplerimiz var…
kör değiliz, görüyoruz…
bu geçiş demokratik seçim yoluyla olcaksa eğer ki; başka ne olabilir.
camiaya düşen görev: her platformda ve her fırsatta –örn. küresel ısınmanın coğrafyamız üzerindeki etkileri tartışılıyor olsa bile- bizim çıkıp, “futbol biliminin gereklerini kavramış, kurumsal yapılanmayı ilke edinmiş, demokratik, katılımcı, şeffaf, hesap verebilir gerekirse birleşik bir alternatif yönetim” talep ettiğimizi ısrarla haykırmalıyız. ufukta böyle bir alternatif yönetişim platformu görülmüyor olması bunun dile getirlmemesi için bir sebep olamaz…
günümüz krizi -ki; artık bunun bir kriz olduğunun adını koyalım- bize bu geçişin neleri içerdiği yönünde bir fırsat sunuyor…
başka bir yönetim değil, -yanlış anlaşılmasın- başka bir yönetişim biçimi mümkün…
unutmayalım ki; krizler, paradokslar ve fırsatlara dair anlardır…
bütün krizlerde de ilki hemen ortaya çıkar ve inanılmaz bir hızla yayılır… işte tamda bu noktada ben diyorum ki; hayır ilki değil, öbürü…
kriz anlarında camiada bastırılmış içkin panik atak harekete geçer. bizi bu hale düşürenin, yönetenler veya yönetim sistemleri olduğu görülmez ve bu işte hiçde suçu günahı olmayan futbol emekçisi takımımızın kadrosunu oluşturan oyuncularımız suçlu bulunur. halbuki onlar, esas görevi kulübü çetin mücadelelere sokacak ve bu mücadelelerden başarıyla sıyrılacak ve bunu da açık açık taahhüt ederek yönetime talip olan teknik ve idari kulüp yönetim iktidarının aksine; hiçbiri zorla kapımıza gelmiş değillerdir ve hiçbirinin bana şu kadar para verin ben sizi şampiyon yapacağım, sizi uçuracağım gibi bir taahhüdü de yoktur… ama nasıl olduğu bilinmez, herhalde göz önünde ve suçlanması en kolay grup olduğundandır, istikbali ve mevcudiyeti teknik ve idari yönetimin iki dudağı arasındaki bu kesim günah keçisi ilan olunur. ve bütün başarısızlığımızın, hatalarımızın yükünü sırtladığımız kusur hamalları ilan edilirler…
bundan daha akıl dışı birşey olabilir mi ?.