2018-19 TFF 1. Lig 21. Hafta / Gençlerbirliği - Osmanlıspor

8 Şubat 2019 Cumartesi
Saat 16:00
Stad: Eryaman Stadyumu

  • Kazanırız
  • Berabere kalırız
  • Kaybederiz

0 oylayanlar

osmanlısporun balıkesirspor maçındaki performansını beğenmedim. etkili gibi görünmelerine karşın takım olamamışlar hala… kopukluklar göze çarpıyor. ferdi yeteneklerle bir yere varmaya çalışıyorlar… hocaları da bir taç için kendini parçalıyor… o da inançsız…
futbol o kadar basit bir oyun olsaydı comoli’de olurdu imparator… bak ersun yanal dokanışına… taraftar diye ona derim ben. inatla ve sabırla trübünleri doldurup talep ettiler hocayı… onlara göre takım olmak çok önemliydi çünkü…

tırsmayıp aralarına girerek kendi oyunumuzu oynarsak rahat maç olur…
fikstüre veya son hafta grafiklerine bakarsak… bakmamak lazım…

biraz erken mi oldu ne?. şu maçı bi oynasaydık da ondan sonra yorum yapsaydık diyecektim…
demek ki maksut kardeşimde bu maçı banko görüp, önümüzdeki maçlara odaklanmış…:laughing::laughing::laughing::smiley::smiley::joy::joy:

Bu maça çok kötü bir psikoloji ile geliyoruz. Şimdi her şeyi unutup baştan başlama zamanı. üç maçlık seri ilk yarıda elde ettiğimiz tüm avantajı elimizden aldı götürdü. Ancak hala kaybedilmiş hiçbir şey yok. Önümüzde daha 14 maç var, biz tekrar oyunumuza odaklanıp, işimize bakarsak hala süper ligin en büyük adayıyız!

İçinde bulunduğumuz kötü durumda çıkmak için iki farklı başlıkta düşüncelerimi yazacağım. Öncelikle mental olarak yapmamız gerekenler.

Oyuculara: Takımın üzerindeki panik havasının hemen sonlandırılması lazım. Maça başlar başlamaz büyük bir panikle rakibin üzerine gidiyoruz. Çoğu zaman kontrolsüzleşen bir baskı bu, maçın bazı bölümlerinde anlamsız risklerin alındığı bir kendi kendine kavgaya dönüyor. Daha iyisini yaparım, buradan takımı hücuma kaldırırım düşüncesi zehir gibi bütün oyuncuların aklında. Baskı altındayken bile gereksiz riskler alınıyor. İlk yarıda Bekir’in şapkadan tavşan çıkarmak için gevelediği, sonra da baskı altındaki Yasin’e attığı bir pas var, Yasin de o topu en azından taça atabilecekken tuttu kaleci Hakan’a doğru kaldırdı. Hakan bile o topu kafayla uzaklaştırabilecekken daha ileri vurabilmek için ayağına bekledi ve o anda rakip oyuncu girdi araya. Hatırlayın, böyle bir şeyi en son ne zaman gördünüz? İşte bu panik! Bu en saçmasıydı ama bunun gibi bir dolu sakarlık altında oynandı maç, takımın bu panik havasından mutlak suretle arındırılması lazım. Şaka yapmıyorum, Denizlispor her maça beraberlik için çıkıyormuş gibi oynuyor. izlediğim 4-5 maçları var, topa rakipten fazla sahip olmadılar bile. Balıkesir maçında hiç risk almadılar mesela, 90. dakikada 8 kişi savunmadalardı. 0-0 beraberliğe Balıkesir üzüldü. Biz ne yaptık, penaltıyı kurtarıp, yan toptan gelen topu hemen oyuna sokayım diye düşünen kalecimizin sakarlığı ile adamlara yenildik. Hatay maçında topu kornere atmaktansa alır dönerim diye düşünen Ahmet Oğuz’un hatası ile yedik. İyi niyetli bir şaşkınlık, faturası ağır oluyor.

Taraftara: aynı panik bizde de var. Altnordu maçında tribünde 500 kişiyiz, ilk yarı golü atamadık. ikinci yarı tribündeki panik ve gerilim inanılmaz boyutta… 500 kişi ile saha içi ve kenar yönetimi ne kadar kötü etkilenebilirse, o kadar kötü etkiledik. 50. dakika stancu diye bağırılıyor, golü yer yemez sinirler bozuluyor daha en az 15 dakika varken yönetim protestosu, transfer isteği… Biz böyle yaparsak takıma engel oluruz sadece. Kalan maçlarda akıllıca davranmalıyız, biz taraftar olarak son düdük çalana kadar, son şans kaçana kadar takımı yüreklendirmeliyiz. Sahada zaten bir panik var, bizde o paniğe panik ekliyoruz. Sakin olacağız ve bütün duygularımızdan arınıp takımı destekleyeceğiz. Kenardakinin, sahadakinin işine karışmayacağız; hakemin ve yancının işine karışacağız. Rakibi bozacağız, ıslıklayacağız. Bunu ben yapamıyorum diyen adam maça gitmemeli, hocanın, sahadaki adamın güvenini kıracak adam maça gitmemeli.

Hocaya: Bugüne kadar sen getirdin, bugunden sonra sen çıkaracaksın bizi. Bu camia seni çok seviyor. Muhafazakar kararlarını bir yana bırakıp, gerekirse radikal değişiklikler yaparak sahadaki oyuncuları uyaracaksın. Kimse formayı garanti görmemeli. Kadro dışı bırakmak gibi bir yanlış olmadan, her oyuncudan verim alarak en az 8 galibiyeti getieceksin bu takıma. İhtiyacımız 24-25 puan, bu takımın ölüsü 30 alır!

Teknik olarak değişmesi gerekenler:

Öncelikle Sakin ol, şuurlu oyna, karşında sana yenilmeyecek takım yoktur! Saha içinde çok zeki, sakin, doğru karar veren bir takım olmalıyız.

Ligin ilk yarısında ceza sahası etkinliğimizin iyi olmadığı maçlarda hoca bir çözüm buldu, Nadir ve Denizle etkinliğimizi arttırarak kritik maçlardan iyi puanlar almamızı sağladı. Ancak böyle oynamanın da bir bedeli var ne yazık ki! Rakipler bizi iyi analiz etti. Üç merkez forvet tipi oyuncu ile oynayınca kanatlar Ahmet ve Alper’e kaldı. İlk yarıda Jailton ve Ahmet İlhan çizgi oyuncuları oldukları için hem enine olarak oyun boyunu genişletiyorlardı, hem de savunmaya inanılmaz katkı yapıyorlardı. Oyunu enine genişletemediğimiz bu maçlarda, yerden kısa organize oynamakta çok zorlandık ve bu nedenle topu fazla kaldırmaya başladık. Oyunun göbeği çok kalabalıklaştı, en önemli silahımız Sese topu aldığından boşluk bulamaz hale geldi. Ayrıca kanat beklerimizin oyun boyu çok uzadı. Yükleri arttı. İlk yarının son maçlarında bu yükü kaldırdılar ama devre arasından iyi fizik gücüyle dönmedikleri için şu anda takımın en kötü ikilisi olarak görünüyorlar. Orta sahanın göbeğinde ise Yasin ve Selçuk iki aynı tipte oyuncu. Selçuk çok özel bir 6 numara, iyi bir 8 numara. Yasin ise bu sistemde top ayağımızdayken takımı yavaşlatıyor ne yazık ki! (top yüzde 60ın üstünde ayağımızda) Benim önerim ise bir sonraki maça Jailton ve Matei ile başlayıp forvet pozisyonunda Nobre, 10 numara pozisyonunda ikinci forvet gibi bir Stancu ve 8 numara pozisyonunda Sese ile 6 numara pozisyonunda Selçuk ile başlamak. Böylece hem kanatları iyi kullanacağız, hem de Stancu’yu ikinci forvet gibi Nobre’nin yanına sokup ceza sahası etkinliğimizi koruyacağız… Ayrıca Stancu iyi bir pas istasyonu, futbolu bilen bilekleri yumuşak, oyun zekası üst seviye bir oyuncu. 8 numara pozisyonunda Sese’nin topu 2. bölgede daha geniş alanda almasını sağlayacağız. Hem de 8-10 ve 6 numaralı pozisyonların tamamını iyi ayaklı, top çabuk oynama becerisinde olan oyuncularla kuracağız. Defansa Barış’ın gelmesiyle Arnason’u kullanmaktan vazgeçeceğiz gibi görünüyor, bu da çok olumlu.

Ben Erkan Hoca’nın futbol aklına güveniyorum. Aklına güvenmediğim ise Gençlerbirliği yönetimi. Umarım hocayı göndermek gibi bir hata yapmazlar. Gelen hoca diyecek ki takımı ben kurmadım, çok eksik var, ben bu hale getirmedim, takım çalışmamış vs vs . Emin olduğum bir şey var ki Erkan Hoca dün gece hiç uyu uyumadan maçı düşündü. İhtiyacımız olan şey yeni geldiği takımda olsa da olur olmasa da diyen bir zihniyet değil, sabahlara kadar uyumayıp ne yapabilirim diye düşünen bir zihin!

6 Beğeni

Eline sağlık Serkancığım. Tam bir kâbus yaşadığımız ve moralimizin bozuk olduğu şu günlerde güzel noktalara temas etmişsin. Önümüzde 14 maç var. 8’i sahamızda, 6’sı deplasmanda… Gazişehir hariç tüm rakiplerimizle sahamızda oynayacağız. Bu, çok büyük bir avantaj. Her galibiyet 6 puan değerinde çünkü. Kapanmış olan farkı yeniden açabilmek için bu maçları kazanmamız gerekiyor. İşte Osmanlıspor ile oynayacağımız maç da böyle bir maç. Ayrıca başka bir başlıkta da yazdığım gibi önümüzdeki üç hafta zirveye oynayan takımların kıyasıya mücadele edeceği bir dönem. Bu üç haftada takımların puan kayıpları çok olacak ve ondan sonraki haftalarda zirve mücadelesi biraz da buna göre şekillenecek. Biz ikisi kendi sahamızda oynayacağımız üç maçı da kazanırsak üçüncü ile aramızdaki puan farkını en az 8’e ya da 9’a çıkarma ihtimalimiz çok yüksek. Bu da ligin bitimine 11 hafta kala ikinci yarıya başladığımız güzel bir konum olur. İnşallah futbolcularımız bu üç saçma yenilgiden gereken dersleri çıkarmışlardır. Futbol adına doğruları yaparsak kazanırız, yanlış yaparsak kaybederiz, üç haftadır kaybettiğimiz gibi… İnşallah kazanıp kötü gidişe bir son veririz. Sakin ol, şuurlu oyna!

2 Beğeni

Kim ne derse dedin futbolda futbolcuda hocada sizden bizden farkli degiller.

Siz yaptiginiz isi keyifle yapiyorsaniz, eger bir hiyerarsik yapi icinde gorevliyseniz üstünüz size o keyifli ortami sunuyorsa siz basarili olursunuz.

Bir santrafor dusunun hoca oyle bir sistem icinde kullaniyorki o santrafor guclu oldugunu bildigi yonlerini sahaya yansitamiyor. Kaleye sut atmayi seviyor ana Hocasi sirtin kaleye donuk oyna taktigini vermis onun oyununu sınırlamıs halbuki santrafor attikca motive olur siz hoca olarak o santrafor elinden keyfini alirsaniz sonucunada katlanirsiniz…Santraforu gectim tum oyuncular icin bu gecerli.

Erkan hoca rijid bir sistem uzerine kurdugu bir takimi buraya kadar getirdi.

Futbolcu kismi zaten Ego sorunludur ve bir kez hocaya olan inancini kaybederse o telafi olmaz…hoca icin oynayan oyuncu yaptigi isten zevk almiyorsa sahada tepkisini vermekte gecikmez.

Erkan hocamiz karakter olarak en ust seviye ancak sahada son haftalarda oynadigi futboldan keyif Alan kac oyuncumuz kaldi.

Zaten takim sezonu cevirecekse hocaya olan inanclarini tazelemeden bu da mumkun degil…oyuncular hocaya olan guvenlerini yitirmisse tek cozum malesef hocaya tesekkur edip tek cozum yeni bir hocayla sistemin Reset dugmesine basmaktir

Serkanın ve sporankide Onurun yazılarına katılmak istiyorum ama aklımı kurcalayan bir durum beni şüpheye düşürüyor. O da takımın fiziki durumu. Mesele sadece sakin olmak, mantıklı olmak, pozitif olmak değil sanki.
İlk yarının son 3 maçı ve ikinci yarının ilk 3 maçını kısmen stadtan kısmende tv den izledim. Benim gördüğüm ilk yarı ile ikinci yarı takımdaki oyuncuların fiziki durumları ve dolayısıyla bireysel performansları arasında uçurum var. Alınan sonuçlarda bunun yansıması. Fiziki durum iyi olmayınca hiçbir baskı yokken önünüzdeki arkadaşınıza pas atamıyorsunuz, rakibi geçemiyorsunuz, geri dönemiyorsunuz ya da boş kaleye topu dürtemiyorsunuz vb… Bunları yapamadıkça daha fazla telaşlanıyorsunuz.
Sanırım devre arası hazırlıkları ya iyi yapılmamış ya da fazla yükleme nedeniyle takım hala kendine gelememiş durumda. Belkide takımın yaşı belli olmaya başladı. Herneyse umarım daha diri daha düşündüğünü yapabilen bir takım olur Osmanlı maçında.

Az önce West Ham - Liverpool maçını izledim. Liverpool kazansa çok büyük bir avantajın sahibi olacak, maç 1-1, dk 90 ama adamlardaki sakinlik bizim oynadığımız maçların 1. dakikasında dahi sahip olamadığımız bir sakinlik! Sonuçta maçı 1-1 bitirdiler ama kaybedilen bir maç olmasından yani özgüven kaybetmekten iyidir!

Aynı şeyleri düşünüyordum Serkan. Yenildiğimiz maçlardaki görüntümüzle Liverpool’un bu maçtaki görüntüsünü gözümün önüne getirip karşılaştırdım. İnşallah bu hafta şu önemli maçı kazanıp kazasız belasız atlatırız.

1 Beğeni

Onur Abi’nin sporankideki yazısı: http://www.sporanki.com/tr/yazilar/1124-Onur_Aydogan_Genclerbirligi_sakin_olmali_.html Zeki Bey bahsedene kadar haberim olmamıştı, bence çok doğru tespitlerin olduğu bir yazı. Onur Abi ile teknik konularda pek anlaşamayız ama mental olarak çok benzer şeyler söylemişiz :slight_smile: Sakin ol, şuurlu oyna! :slight_smile:

bence taraftarın sakin ve şuurlu olması gerekiyor. takımımızın ise ihtiyacı olan tek şey tempo…
tempolu futbol oynayan altınordu ve eskişehirspora kalitece üstün olmamıza rağmen boyun eğdik… yok eğer o takımlar bu kadar kaliteli ise, böylesine yüksek tempoyla burada ne işleri var dimi ama…

eskişehirspor maçındaki zaman zaman yükselen mücadele ritmimiz ve dahada uzun süreye yayılan kondüsyonumuz umut verici…
dikkat edilmesi gereken, daha doğrusu hocanın özellikle üzerinde durması gereken iki oyuncumuz var. stancu ve bekir… bu ikisinin performansı çok önemli… stancunun maç eksikliğinden kaynaklanan bitikliği özel çalışma yöntemleriyle çok acil giderilmeli. takımın temposunun çok altında kalıyor ve el freni gibi davranıyor…
bekir ise bekleneni bir türlü veremedi. yeterince de şans buldu ama hiçbir zaman ihtiyacımız olan dinamizmi yakalayamadı ve bir orta saha oyuncusunun olması gereken kalitesini gösteremedi…
halbu ki bu yetenekler kendisinde var… rahat olduğumuz maçlarda gösterdi bu yeteneklerini… biz şimdi istiyoruz…

1 Beğeni

Serkan teknik konularda da anlaşırız. Zaten canlı yayınlarda ikna ediyor bizi Özhan, Ekin ve diğer yorumcu arkadaşlar. Denizli, Gazişehir, Adana Demirspor serisini hatırlayın. Takım çıktı, oyununu kabul ettirdi rakiplerine. Gol çok şeyi değiştiriyor. Osmanlı maçını kazanamasak bile öyle bir fikstür avantajımız var ki çıkmamak neredeyse imkansız.

Sesse biraz kıpırdansın, Stancu’nun maç kondisyonu 45 dakikadan 90 dakikaya çıksın, 2 hafta içinde Erdem Özgenç de oynamaya başlasın dadından yinmez bu takım.

Osmanlı maçında Ahmet Oğuz, Yasin, Bekir cezalı. Yasin’i canlı izlediyseniz takım savunmasının görünmez kahramanı olduğunu fark edersiniz. Erdem Özgenç’in 2 hafta civarı sakatlığı devam edecek demişti teknik kadro. Bu oyuncuların olmaması avantaj bile olabilir. Mecburen orta sahada Sesse’nin yanında teknik kapasitesi yüksek bir oyuncu oynayacak. Bu durum Sesse’nin de perfomansını artırabilir.

Beraberlik bile çok büyük avantaj. Hem ikili averajda en önemli rakiplerimizden birine üstünlük sağlamış oluyoruz. Gelelim şu stadı galibiyetle açalım, herşey düzelecek.

Hoca da panik yapmamamız gerekiyor demiş.

AA Haberi:

Erkan Sözeri, Gençlerbirliği‘nin son durumu, 7 maçlık galibiyet serisi sonrası 38 puanla üçüncü basamağa yükselen Osmanlıspor ile yapacakları karşılaşma ve şampiyonluk hedefine ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

“Gençlerbirliği‘ne ne oldu?” sorusunu “Sadece şu oldu, gittiğin zaman golleri atamadın, geldikleri zaman golleri yedin.” şeklinde yanıtlayan Sözeri, “Gençlerbirliği‘nin ne oyuncu ne yönetim ne de teknik kadrosunda kaos ya da kopukluk var. Bunu çok net söyleyebilirim.” ifadelerini kullandı.

Kırmızı-siyahlı futbolcuların gereken mücadeleyi ortaya koyduğunu vurgulayan Sözeri, şöyle devam etti:

“Ben oyuncumu, örneğin Eskişehirspor maçında, mücadele etmez, umursamaz bir tavırda görsem bunu kendime algılarım ve yönetimle konuşurum. Ancak ben oyuncumun terinin her zerresini o sahaya döktüğünü gördüm. Zaten maçtan sonra da oyuncularım, ‘Buraya nasıl birlikte geldiysek bu kaostan da beraber çıkacağız’ dedi. O bizim için çok önemliydi. Dolayısıyla 4. yenilgi sonrası için planımız yok. Üst üste 4. yenilgi gibi bir durum öngörmüyorum, düşünmek de istemiyorum. Futbolda var mı var ama açıkçası şu anda öyle varsayımlar üzerine konuşmak da istemiyorum. Bizim öngörümüz, Osmanlıspor maçıyla çıkışa başlayacağımız, çünkü zamanı geldi.”

– “7 puanlık fark” hesabı

Gençlerbirliği‘nin kaliteli takım olduğunu ancak bu özelliğini sahaya daha fazla yansıtması gerektiğini belirten Sözeri, “2 maçı kaybedince Eskişehirspor maçını panik yaparak oynadık. Panik yapmadan, soğukkanlı, kenetlenerek, camia, oyuncu grubu, personelden tutun da yönetime kadar bir bütün olarak çıkacağız buradan. Birlikte bunun altından kalkacağız ve bu takımı şampiyon yapacağız.” dedi.

Kesinlikle panik yapmayacaklarını vurgulayan Sözeri, “Futbolcularla konuştum sadece büyük avantajımız vardı onu kaybettik. Osmanlıspor trend yakaladı. Son 7 maçı kazandılar. 21 puan, iyi atak yaptılar ve çok geriden geldiler. Bu maçı kazanarak rakibimizle aramızdaki farkı 6 puana çıkaracağız. İkili averajı da 1 puan sayarsanız fark 7 puan olacak.” yorumunu yaptı.

Hoca teşhisi koymuş, tedaviyi yapmak artık daha kolay

Teshisi koymak kolay olan zaten kabak gibi ortada sorun .

Asil sorun bu kadar yasli ve doymus adami nasil hirslandirabilecegi.

Kadro 20-25 liklerle dolu olsa hoca hakli ama bu adamlar artik bu isin Eski Kasari.

Cogu 500 mac oynamis adamlar.Tecrubeyle gittikleri kadar giderler ancak saga sola kosacak sirtlarindan fiziki yuku alacak genc olmayinca ne kadar cekecek o bacaklar?

Hocam korkma Selcugun yanina koy Genc oyuncunu biri kostursun digeri orkestrayi yonetsin.

Herkes Sef olursa Asci kim olacak…Sorun iste aynen bu.

Herkes Sef ama bu mutfakta Asci ve Cömez yok.

Bu maçla beraber Eryaman Stadyumu’nda ilk maçımızı yapacaz. İyi denk geldi. İnşallah siftahı bu maçla yapıp yeniden çıkışa geçeriz… Temennim bu maçta pek forma şansı bulamayan Rahmetullah’ın forma giyip Stancu ile birlikte çıkış yakalaması.

1 Beğeni

Hem çarşamba hem perşembe günü Tesislardaydım. İzlenimlerimi özetleyecek olursam;
Çarşamba Ergün’le antrenmanı izledik, Sese, Selçuk ve Nobre sahada yoktu. Sordum, salonda çalışıyorlar dendi. Maça yetiştirilir mi bilemem. Antrenmanda Jailton ve Matei istekli ve etkili oynayan isimlerdi. Nadir savruk ve etkisizdi. Rahmi akıl dolu ve isabetli paslarıyla dikkat çekti, “ben hazırım” mesajı verdi.
Antreman sonrası Nobre ile karşılaştım. Cumartesiye yetişir misin dedim, “iğneyle oynarım belki” dedi. Sizlere selamı var.

2 Beğeni

Perşembe günü ise Polates ile Tesisların en çok sevdiğimiz noktasında yani otoparkında buluşup A, B ve C Blokları dolaştıktan sonra 1, 2 ve 3 nolu sahalarda A takımı aradık ama bulamadık. Takımın Tesisların dışında bilinmeyen bir yerlerde moral yemeğine gittiğini öğrendik. Bunun üzerine Spor okulu binasının en müstesna noktasından önce Hacettepe sonra da Gençlerbirliği U 21 takımlarının antrenmanlarını izledik.
Bu arada U 21 takım hocası Efsane kaptanlarımızdan Avni Okumuş ile kısa (23 dakika) ama çok doyurucu bir söyleşi de gerçekleştirdik. Cumartesi günü saat 12.00 de Osmanlıspor ile oynayacakları maça bizleri davet etti. Biz de bu daveti kabul ettik.

3 Beğeni

Maca AZ kaldi Eryamanda ilk galibiyet gelecek insallah

Cezalılar ve talihsiz sakatlıklar yüzünden belki de bu sezon ilk kez doğruya yakın bir diziliş ya da isimlerle oynayacağız. Umarım kazanırız ve Erkan Hoca “kazanan takım bozulmaz” felsefesine devam eder