2018-19 TFF 1. Lig 32. Hafta / Gençlerbirliği - Denizlispor

Fransız kulüpten Mert’e yakın takip!

Hadi Mert, yarınki maçta hatasız güzel bir savunma bekliyoruz senden…

Hürriyet’in haberinin altındaki videoyu Lille ve Hoffenheim yetkilileri izlerse, sıfırın altından gol atan Ahmet Oğuz’u alıp gidebilirler. Benden söylemesi… :blush:

1 Beğeni

Eşim çocukken babaannesi onlar için dua okurmuş. Eşim de o duayı babaannesinden dinlediği şekliyle ezberlemiş. Bu sezon Gençlerbirliği’ne uyarladı ve unuttuğu birkaç maç hariç her maç öncesinde bu duayı okudu. :blush:

“Bismillahi birsin ve billahi nursun.
Yetmiş bir bin Ayet-el Kürsi Gençlerbirliği kalesini hisar gibi çevirsin.
Görünür görünmez gollerden korusun.
Amin.”

İnşallah bu maçta "görünür görünmez goller"den korunuruz. Evet, duamızı da ettiğimize göre maça hazırız. :blush:

HAYDİ GENÇLER!

1 Beğeni

Ne dedik bu macta ilk golu Denizli atmamali…

Ne yaptik…Ilk golu artirdi

Buyrun 2 maclik mini lig basliyor …Gazisehir form tuttu ADS Allahtan bugun kaybetti haftaya kazanirsa biz Allah muhafaza kaybedersek buyurun cenaze namazina

Hep uyardik rehavet yok lig son 3 macta belirlenecek

Demek Denizli bizden iyi, Yucel Hoca bizim takimin basindaki kisiden daha klas bir yonetici imis.

Tebrikler rakip takima. “Goruyorum ki caresizligi hic tatmamissiniz hayatinizda” diyen zavalli kizcagizi hatirlatti bu mac bana sadece. Tattik caresizligi.

1 Beğeni

Aferin sana İbrahim hoca.

Biz çok erken havaya girdik ve bu da takımda mental yorgunluk yaratmış.
Öte yandan Denizli ise durumun ciddiyetine uygun hazırlanmış.
İyi hazırlanan kazandı, bu da son derece doğal.
Takımın iyi hazırlanmamış olmasının yanında hocanın kadro seçimindeki yanlışlar da rakibe oyunu kontrol etme imkanı verdi. Her ne kadar top bizde gibi gözükse de yan paslarla ve şişirme ortalarla sonuca gitmek dışında bir yol bulamadık.
Yapılması gereken Berat ve Sesse ile başlamak olmalıydı, ama hoca bir puana razı bir kadro ile oyuna başlayınca psikolojik üstünlük de rakibe geçti.
Geçmiş olsun. Umarım bu bize ders olur ve Gazişehir maçına daha sıkı hazırlanırız.

1 Beğeni

Bir de şöyle bir istatistik: Ligde oynadığımız 34 maçta yenemediğimiz tek takım Denizli olacak. Diğer takımların hepsini en az bir kere yendik.

Abi bence bizim lokal duayi oderken Denizli yanlislikla cemaat halinde Yagmur duasina cikmis…Adamlar yagmur oldu yagdi bugun.

Din kuvvetiyle buraya kadarmis abi…

Getirin oradan bir Karabükspor, topçularımız şov yapacaklar.

Ve Denizlispor maçı… 3S (Sakar, Sarsak, Savruk) Sistemiyle devam…

Sahaya sürülen 11 ve oyuncu tercihleri: 0
Bu 11 ile puan alacağını düşünmek: 0
Oyun planı ve anlayışı: 0
Takım ruhu oluşturma: 0
Motivasyon: 0
Takıma hakimiyet: 0
Göreve geldiğinden beri takıma katkı: 0
Oyuna müdahale: 0
Oyuncu değişiklikleri: 0
Sessegnon’un oynatılmaması: 0
Rahmetullah ve Berat’ın düşünülmemesi: 0
Yasin ve Bekir aşkı: 0
Maç sonucu: 3-0
Alınan puan: 0
Otur: 0

Bu futbolcular mental olarak bitmiş. Bizi yakacaklar. Hocanın takıma hakimiyeti ve katkısı geldiğinden beri sıfır. Takıma kazandırdığı bir tek yeni isim yok. Takım bu bitik haliyle son iki maçı kaldıramaz. Çok üzülüyorum ama söylemek zorundayım, bu işin sonu maalesef play-off’a doğru gidiyor. Tünelde gözüken güneş ışığı değil, trenin ışığı… Hocanın maç sonrası açıklamalarını izledim, tam bir felaket. Sezon sonunda geçen sezon yaşadığımızdan daha beter bir travma yaşamak istemiyorsak derhal sert önlemler alınması lazım. Gerekirse hoca ve ekibi ile sezon sonunda zaten sözleşmeleri bitecek olan bazı futbolculara iki haftalık zorunlu izin verilmesi de bu önlemlere dahil. Geçen sezon Bursaspor ile yapılan son maçta takımı çalıştırıp sahaya süren altyapı hocaları ekibi ve geniş kadrodaki genç futbolcularımızın ağırlıklı olduğu takım bundan kötü bir sonuç almaz.

1 Beğeni

Gecenin bu saatinde uyku tutmuyor. Bu berbat yenilginin üzüntüsü ve kızgınlığı hâlâ geçmedi. Üç sıfır, üç sıfır, üç sıfır, üç sıfır… Rahmetli başkanımız İlhan Cavcav bir toplantıda anlatmıştı: “Yenildiğimiz günün gecesi bir türlü uyku tutmaz. Yatakta sağdan sola, soldan sağa dönüp dururken sanki birisi sürekli olarak ‘İki sıfır, iki sıfır’ diye kulağıma fısıldar.” Çok haklıymış.

Karabükspor maçındaki ilk 11’imiz: Emrullah, Erdem, Mert, Claro, Alper, Jailton, Sessegnon, Yasin, Berat, Nadir, Deniz

Denizlispor karşısındaki 11’imiz: Emrullah, Erdem, Mert, Claro, Alper, Yasin, Selçuk, Bekir, Jailton, Stancu, Nadir

Karabükspor zayıf bir rakip de olsa oynadığımız maç sonuçta bir 1. Lig maçı ve ertesi hafta kendi sahamızda oynayacağımız Denizlispor maçının bir çift kalesi olarak değerlendirilebilir. Böyle olunca Denizlispor karşısına çıkaracağımız ilk 11’i Karabükspor karşısında birlikte oynatma ve bir sonraki maçta düşündüğümüz varyasyonları uygulama fırsatı yakalamış oluruz. O halde ne değişti de Karabükspor maçında oynayan Sessegnon, Berat ve Deniz Yılmaz Denizlispor maçında ilk 11’e alınmadı? Madem Stancu’yu Denizlispor maçında ilk 11’de düşünüyorsunuz, neden takım alışkanlığı kazandırmak adına Karabükspor maçında oynatmadınız? Sayın hocam, teknik direktörlük ciddi bir iştir, hata ve ciddiyetsizliği affetmez. Faturayı keserler. Kaldı ki birkaç haftadır olan bitenden anladığım kadarıyla Sessegnon küstürülmüş durumda, hoca ve teknik heyet Sessegnon’u idare edemiyor. Sessegnon’dan sonuna kadar yararlanmak için bir çaba gösterilmiyor. Hoca-futbolcu sorunları hep takımın zararına olmuştur. Şu anda takımın orta sahasında savunma lideri Selçuk, hücum lideri Sessegnon’dur. Koy ikisinin yanına genç ve başarıya aç Berat’ı, bak keyfine… Bu kadar basit. Sessegnon’la aranızda ne sorun varsa bir an önce çözün. Topu ayağına aldığı zaman ne yapacağını bilemeyen, topla iki metre ileri gidemeyen, yanındaki adama isabetli pas veremeyen adamlara bizi mahkum etmeyin. Geçenlerde bir antrenman izledim, futbolcuların iyi çalıştırılmadığını düşünüyorum. Takımı iyi çalıştırın, maçın önemini anlatın ve önümüzdeki maça mental olarak iyi hazırlayın. Baktınız olmuyor, “istifa” diye bir müessese var. Sonuç olarak çok geç olmadan bir şeyler yapın. Çünkü durum çok ciddi…

2 Beğeni

Arkadaşlarımızın Facebook canlı yayınını eve geldikten sonra izledim. Güzel değerlendirmeler yapıldı. Bence bu sezon en istikrarlı etkinliğimiz bu canlı yayınlar oldu. Emeği geçen bütün arkadaşlara teşekkürler. Bir de bu canlı yayınların kayıtları bir yerlerde toplanıp arşivlenirse çok yararlı bir çalışma olur diye düşünüyorum.

Serkan ile Engin tribündeki sinirli ve gergin halimden de bahsetmişler. Gerçekten ben de bu gergin halimi hiç sevmiyorum. Bundan dolayı bir sıkıntıya sebep olduysam tüm arkadaşlardan özür dilerim. Bu sezon beni futbolseverlikten çıkarıp taraftarlığın en açmaz, en sıkıntılı yerlerine iten bir sezon oldu. Yaşadığım en gergin sezon diyebilirim. Futboldan soğudum, inanın. Oysa ben önce futbolsever olmak ve öyle kalmak istiyorum. Taraftarlık ise futbolseverliğin sunduğu ve onun önüne geçmemesi gereken keyifli bir konum bence. Derdim şampiyon olmak falan da değil aslında. Sohbet ettiğimiz arkadaşlar bunu biliyorlar. Eğer bu takım Altınordu gibi 1. Lig gelirleriyle çok rahat yaşayabilecek, bu dev tesislerin giderlerini döndürebilecek durumdaysa, kulübün hayatiyeti tehlikeye girmeyecekse, 1. Ligde olmaktan hiçbir şekilde sıkıntı duymam. Hatta daha keyifli olur belki. Her sezon Altınordu’nun yaptığı gibi ilk 6’ya girmeye çalışırız, Süper lige çıkmaya çalışan takımlara beklemedikleri sürpriz çelmeler takarız, ilk 6’ya girersek yükselme maçlarının heyecanını ve keyfini yaşarız. Futbolda bunlar da güzel şeyler. Ama kazın ayağı öyle değil. Bu sezon 1. Lig ölçeğinde çok büyük para harcadık ve çıkacağımızı düşünerek hâlâ bir Süper Lig kulübü gibi davranıyoruz. Sadece -sayın hocamızın oynatmadığı- Sessegnon’a verdiğimiz ücret ligdeki birçok takımın tüm futbolcularına ödediği ücretten fazla. Onun için Süper lige çıkmak zorundayız, Allah korusun çıkamazsak, önümüzdeki sezonlarda kulübün hayatiyetini de etkileyecek ölçüde çok büyük sıkıntıların içine düşeceğimizi tahmin ediyorum. Bu yüzden çok tedirginim. Takımın sezon başından beri verdiği berbat görüntü tedirginliğimi artırıyor. Sürekli Murphy kanunları çalışıyor sanki. Biz zaman içinde düzelir, iyiye gider diye düşündükçe daha da kötüye gidiyor. Takım bir türlü top oynamıyor. Futbol tanrılarının iteklemesi de olmasa puan cetvelinde bulunduğumuz yeri rüyamızda görürdük ancak. Onun için bağırdık Dikmen Vadi’sinde, şakayla karışık, “Bir sıfır, iki bir nereye kadar?” diye… İşte buraya kadarmış! Ligi ve rakipleri küçümsemekle, “Biz şampiyon olacağız!” demekle şampiyon olunmuyor. “Efendiler, yarın şampiyonluğu ilan edeceğiz!” demekle ilan edilemiyor. “Bir bakıp çıkacağız!” demekle çıkılamıyor. “Biz bu ligin üstünde bir takımız!” demekle olmuyor. İyi bir takım olduğunu çıkıp sahada göstereceksin, oynadığın oyunla rakiplerine kabul ettireceksin. Gerçekten son iki maçtan çok tedirginim. Bu ruhsuz ve gamsız kaşar futbolcular topluluğunun bizi bir felakete uğratmalarından korkuyorum açıkçası. Tribündeki tüm isyanım ve gergin hallerim bu yüzden. Stada giriyorum, arkadaşlarla selamlaşıp yerime oturuyorum. Bugün olduğu gibi bir arkadaşımız elindeki telefondan kadroyu okuyor. Kadroyu görünce bir “Fesupanallah!” çekip maçı bekliyorum. Maç başlıyor, daha ilk 10 dakikada takımın durumunu ve maçın nereye doğru gittiğini anlamaya başlayınca, hele bir de Denizlispor maçındaki gibi golü de yiyince, hocanın da yedek kulübesini yumruklamaktan başka bir şey yapmadığını görünce zıvanadan çıkıyorum.

Biraz uzun oldu ama durum budur arkadaşlar. :blush:

3 Beğeni

Profesor_Oklitus hakli cikti, Necdet Agabey yenilgi sonrasi sagli sollu kursun yagdiriyor, sahadakiler, yonetim, taraftarlar, Bulent Atlas 'i falan gectik, eksisozluk’te “efendiler, yarin sampiyonlugu ilan ediyoruz” diyen -muhtemelen genc bir taraftar- bile fircayi yemis.

Konudan ilgisiz ama Turkiye’de eksisozluk’u en cok takip eden 3 kisinin "Sayin Polatlili, Gulse Birsel ve Ahmet Hakan Coskun (hani su beyaz corap giyip Erbakan’in kizini istemeye giden sakalli) oldugunu dusunuyorum. Bunu da niye yazdim, bilemedim :):sweat_smile:

Erkan Sozeri’ye bir haksizlik yapildi. Haksizlik sadece takimdan gonderilmesi degil-ki bu da ciddi bir vefasizlik- Bahsetttigim; 204 mac ile formamizi en cok giyenler listesinde 10.sirada bulunan kendi futbolcu/hocamizin vasat bir td ile takim gizli liderken degistirilmesinin ciddi bir hakaret oldugu. Yani sadece adamin isine son vermiyorsunuz, ayni zamanda yerine getirdiginiz ile bir onceki kisiye ne kadar da onemsiz birisi oldugunu tekrar tekrar hatirlatiyorsunuz.

Takimin basindaki kisi diye andim yeni gelen td’yi. Hic bizim takimi yonetecek birine benzemiyordu. Muhtemelen benden kaynaklanan bir durum da olabilir. Sonucta Umberto Eco talebesiyiz: “Odi ergo sum- Nefret ediyorum, oyleyse varim”.

Tamam keskin yargilarim, duskirikliklarim olabilir de takimin basinda Metin Turel, Thomas Doll, Erkan Sozeri, hani olsaydi ya Aime Jacquet, Blazevic, Carlos Alberto Parreria, Poccettino gibi insani yakinlik duyulabilecek beyefendi insanlari gormeyi istemek cok mu fazla sey talep etmek hayattan? Sadece kazananlar ve kazanmayi vaat edenler mi olmali gundemimizde? Ne Teoman Yamanlar B.Clough’du , ne Aldogan Argon Rinus Michels; ama takimimizin ruhuna, bizlerin sevgisine uygun kisilerdi. Muhtemelen kimsenin de nefret etmedigi. Her seyi kazanamayacak ama elinden geleni yapacak kisiler.

Camiadaki saglamlik, gorunmeyen kahramanlarin ozverileri sebebiyle hala lideriz ve ligi sampiyon tamamlayacagiz ama artik su kisa vadeli basari icin kendi evlatlarimizi kesmeyelim. Sadece Berat, Rahmetullah degil soyledigim, uzak ara ligin en kariyerli oyuncusu Sese’de bizim bir kardesimiz artik. Ahmet Oguz bu takimin mucadele ruhu,Mert Avrupa’ya acilacak kapimiz.

Ligin en goz onunde olan macinda Sese ve Ahmet Oguz’u oynatmayip vefa gostermiyorsan, sampiyon olsan ne, kume dussen ne?

Son soz: “Ankara hareketlerine dikkat etsin, Necdet Agabey sagli sollu saydiriyor”.

1 Beğeni

Son 2-3 yılda camianın yaşadığı sinir harbinin, travmanın verdiği kalıcı hasarların rehabilitasyonu nasıl olacak hiç bilmiyorum.

2 Beğeni

Eyyyy YSK!
Gençlerbirliği Kongre Seçiminin de tekrarını istiyorum.
Başka çözüm yolu bulamadım.

1 Beğeni

Murat Cavcavi 9 hatunun arasindan cekip cikarabilirsen Kongre sansin var

1 Beğeni

Doğrusu bizde maça büyük umutlarla geldik. Ama umduğumuzda döndük. Şehire girerken Ankara Marşı ile ortalığı ayağa kaldırdık.
İstisnasız herkes el salladı. Alkışlayanlar bile oldu. Kubilay kardeşimizin arabasına astığımız bayrak ve yüksek ses zaten dikkati çekmeyecek gibi değildi.

Dönüşümüzü ise İzmir Marşı ile yaparız dedik.

Sadece dedik ile kaldık.

Kös kös döndük 450 km.yi.

Gece 02 civarı eve geldim.

Ne uyku ne durak sabahı ettim.

Sosyal çevremden o kadar çok başarı dileyen mesajlar almıştımki inanamazsınız.

Eşimin, çocuklarımın ve gelinimin şevketim ve tesellisi bile beni kesmedi.

Aklıma ilk küme düştüğümüz Vefa maçı sonrası yaşadığım sendrom geldi sanki.

Maçta sevgili can dostum Polatez ile Yanyana oturduk Balkes maçındaki olduğu gibi.

Kardeşim çok haklı olarak bir şey oynamayan takıma çok tepkili.

Şimdi evden çokluktum izninizle. Hepinize selam ve sevgiler.

2 Beğeni

Sonuçta bir maç yenildik, psikolojik olarak huzursuz olduk ama hala puan farkıyla lideriz, iki maçı kazanır, şampiyon oluruz.

Takımın başındaki kişi aksi halde teneke baglanilacagini bilir. Şımarık tercihler yapamayacagindan bu takım içeride, dışarıda kazanır.

Enseyi karartmaya gerek yok. Kalbimiz hep Gençlerle.

2 Beğeni

Yayında belki tam ifade edememiş olabiliriz, buradan toparlamak istiyorum. Bizim yayında dikkat çekmek istediğimiz şey Necdet Abinin tepkileri değildi. Takımın Necdet Abi gibi tribünler üstü, taraftar kültürü ve sabrı üzerine hiçbir şey söylenemeyecek, bu işin kitabını yazmış (hem sözlük anlamıyla, hem de mecazi olarak ) olağanüstü bir karakteri bile, doğal halinden farklılaştırdığını, etkilediğini anlatmaktı amacım… Necdet Abiyi ne aşırı buluyorum ne de haksız. sonradan izlediğimde yayında anlatmak istediğimi doğru ifade edemediğimi gördüm. kısaca: “ Necdet Abiyi bile tanıyamıyoruz bu sene, yıllardır beraber maç iZliyorum hiç böyle görmedim. Bunun nedeni takımın oynayamadığı futbol ve bu sezonun bizim için ölüm kalım sezonu olması” aslında oradan yönetime bağlamaktı niyetim “Necdet Abi böyle çünkü bu sürecin bir ölüm kalım süreci olduğunu çok iyi biliyor, hepimizi bu hale getiren yönetimin bu sezonu bir ölüm kalım sezonuna çevirmesi ve kongreyi yapmayarak üyelerinden bilgi saklaması” demekti, ama olmadı. Arada kaynadı.

Hepimiz biraz doğal halimizden farklılaştık. Özhan mesela, Bekir oyundan çıkarken Özhan’ın verdiği tepki; önceki sezonlarda başkasının yapmasına asla izin vermeyeceği bir tepki biçimiydi… :slight_smile: Bunun dışında önümde sessiz sakin izleyen bir arkadaşın 2. Golden sonra “üç üç üç” diye bağıran denizli taraftarını öndeki gruba gösterek “ Denizli Denizli dediniz, alın size Denizli, adamlar 3 diyor” diye çıkıştığını duydum. sesi sinirden ağlamaya yakın bir titremeyle çıkıyordu. Çocuğa biri o anda ufacık merhamet gösterse, muhtemelen kafayı omzuna gömüp hüngür hüngür ağlayacaktı. Bildiğin sinir krizi! Ben maça gelirken çok korkuyordum kaybetmekten. Daha Rahat olduğumuz maçları izlerken bile anlamsız yere agresifleştiğim çok oldu, Denizli maçında aklımı ele geçiren korku yüzünden ufak çaplı bir felç geçirdim, ne kızabildim, ne bağırabildim doğru düzgün. Maçı şaşkınlıkla ve anlamayan gözlerle izledim. Yediğimiz ikinci golden sonra güçsüz kaldığımı hatırlıyorum. Hatta daha gol vuruşu yapılmadan olduğum koltuğa çöktüm. Yani kısacası hepimiz için zor bir geceydi ama bu zorluğu en iyi Necdet Abi üzerinden anlatmak istedim :slight_smile:

Bu arada Mehmet Ali Çetinkaya her zamanki gibi sessiz, sedasız sakin sakin izledi maçını… :slight_smile:

5 Beğeni

Ben en çok İstanbulspor maçında gerilim.
Bekir’i yuhlama noktasına çok kez geldim, belki de yuhladim tam hatırlamıyorum çünkü ipler kopmuştu.
İbrahim üzülmez tribünü sakinleştirmeye geldiğinde üzerine yurumemek için kendimi zor tuttum.
Bu gerilim takımın dengesiz ‘oynanan futbol/konum’ oranından kaynaklanıyor.

2 Beğeni

Serkancığım, canlı yayında her şeyi gayet iyi ve anlaşılır şekilde ifade ettiniz. Ben de size cevap olmasından çok, forumumuz dışa açık olduğu ve üye olmayan herkes tarafından da okunduğu için, canlı yayında konuşulanlardan hareketle durumumuzu, gergin ruh halimizi sıcağı sıcağına anlatmak istedim. Gerçekten bu sezon tribünde kendimi tanıyamıyorum. Oysa normalde çabuk sinirlenmeyen, sakin bir insanım. Maç bitip de eve gelince o halimden dolayı kendime kızıyor ve üzülüyorum… Bu kadar gergin olmamızda geçen sezon bağıra bağıra küme düşmemizin de etkisi var tabii. Senin de yazdığın gibi kulübün hayatiyetinin tehlikede olması gerginliğimizin dozunu artırıyor.

İster inanalım, ister inanmayalım, şans ve tesadüf dediğimiz şeyler gerçekten birçok alanda hayatımızı olumlu ya da olumsuz anlamda çok etkiliyor. O yüzden hep ifade ettiğim gibi bu erken sevinçler, zamansız kutlamaların uğursuzluk getirmesinden korkarım. Sanki sırf bu erken sevinmeler ve kutlamalar rahatsız eder beni, kötü bir şeyler olacakmış gibi gelir bana… Belki de hiç ilgisi yoktur, erken kutlama yapsan da yapmasan da iş olacağına varacaktır. Ama gel de bunu kendine anlat! :blush:

3 Beğeni