22/23 8. Hafta: Samsunspor - Gençlerbirliği

2 Beğeni

Son dakika notları…

Hüseyin Eroğlu’nun Samsun’un başında çıktığı ilk maçı izleme fırsatı buldum. Bize karşı iç sahada benimseyecekleri oyun anlayışı Bandırma deplasmanınkinden elbette farklı olacaktır. Ayrıca tek maç üzerinden bir analiz yapmak da sağlıklı değil ama fikir vermesi açısından genel bir değerlendirme yapmak istiyorum.
Teknik direktör değişiklikleri ve oldukça geniş kadrosuyla çok bilinmeyenli bir takım Samsun. Bandırma maçında Fofana, Celil, Osman ve Boldrin sakatlıklarından dolayı oynayamadılar. Son haberlere göre Celil, Fofana ve Boldrin antrenmanlara başlamış, fakat bizim maçta da Mücahit ve Yusuf Abdioğlu sakatlıklarından dolayı oynayamayacaklar.


Muhtemel ilk 11 ve alternatifler.

Bandırma deplasmanında kanatlarda Harris ve Laura gibi iki hızlı ve atletik oyuncuyu kullandılar. Genellikle rakibi ikinci bölgede karşılayıp kaptıkları toplarla kontra atak fırsatlarını kovaladılar. Bunu yaparken de Mulumba’ya baskı yapıp stoperlerin topla çıkmasına izin verdiler.


Tanque, Mulumba’yla stoper arasındaki pas açısını kapatarak, stoperi topla çıkmaya teşvik ediyor.


Koutroubis’in topla üçüncü bölgeye kadar çıkmasına müsaade ediyorlar.

Mulumba’mız olmasa da, eğer maç içerisinde öne geçerlerse, bize karşı benzer bir senaryo uyguladıklarını görebiliriz ki burada Gökhan ve Mert’in sorumluluk alması önemli. Göztepe ve Denizli maçlarında, takım geriden oyun kurmaya çalışırken Gökhan Gül’ün ayağına gelen topları uzun vurmayı tercih ettiği ve sonuç olarak sırasıyla Metin Hoca’dan ve Dmytro’dan azar işittiği iki pozisyon hatırlıyorum.

imageimage

imageimage

İki maçta da Gökhan’ın bunu oyun planı dışında yaptığı görülüyor. Savunma geçişlerinde iyi olmadığımız göz önünde bulundurulduğunda, bu tip gelişigüzel vuruşları ve basit top kayıplarını azaltmamız gerekiyor. Ayrıca hücum ederken Musa veya Abdullah’tan birini geride bırakarak veya farklı bir önlemle savunma geçişlerinde daha hızlı ve çevik olmaya çalışmak dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta.
Fakat muhtemelen ön alanda baskı, bize karşı uygulayacakları ilk plan olacaktır. Böyle bir senaryoda da yine topun değerini bilmemiz ve ilk baskıda topu uzun vurmamamız önemli. Stoperleri ve 6 numara olarak oynayan Yusuf Emre hızlı oyuncular değiller. Set savunmasında da orta blok ve savunma bloğu arasının zaman zaman fazla açıldığı ve Bandırma’nın da bu boşlukları kullanarak topu rakip sahaya taşımayı başardığı durumlar oldu. Aksel geriden oyun kurulumunda bu boşluklara top aktarabilecek bir oyuncu.
Hücumda uzun topları indirebilen, sırtı dönük pas alabilen bir oyuncu olan Tanque’nin pivot santrfor özelliklerinden sık sık yararlanıyorlar. Harris ise ayakları çabuk, patlayıcılığı yüksek bir oyuncu. Hem dar alanda hem de geniş alanda etkili olabiliyor. Özellikle Yusuf uzun paslarla sık sık bu oyuncuları topla buluşturmayı başardı. Yine iki tane hareketli 8 numaralara sahipler. Fakat kapalı savunmayı açma konusunda problem yaşıyorlar. Taşkın Hoca’nın nasıl bir oyun anlayışı ve oyuncu seçimi yapacağını bilmiyoruz; fakat Samsun’a karşı Aksel yerine daha hareketli bir oyuncu tercih edebileceğini düşünüyorum -özellikle Denizli maçındaki felaket topsuz oyun performansından sonra. Yeri gelmişken Denizli maçında yediğimiz gollerdeki bariz hatalara değinerek yazıyı sonlandırayım.

Savunma geçişi başlangıcında Aksel.

image
Dmytro’nun ilk karedeki pozisyonuna dikkat. Aksel ise geriye yürüyerek dönüyor.

image
Dmytro göbeği bırakıp pas almak için dışarı açılarak büyük bir hata yapıyor. Defansif orta saha oyuncusunun önceliği bu olmamalı. Aksel ise pozisyondan çok uzak. Sonuç olarak göbekte üç Denizlili oyuncu bomboş.

Maç içerisinde göbekte boşluk verdiğimiz, buna benzer başka pozisyonlar da oldu. Samsun maçında daha derli toplu bir takım savunması göreceğimizi umuyorum.

2 Beğeni

Musa’nın sakat olduğunu, Metehan’ın cezasının bittiğini unutmuşum. Aceleyle yazmamak lazımmış.

1 Beğeni

takim tatilden donmemis…

1 Beğeni

neredeyse 1 ay önce böyle bir futbol oynayacağımızı, bunun tehlikeli olduğunu yazdım. bir hafta önce de başka bir platform da belirttim. iyi niyet ihaneti gibi bir kavram var mıdır, artık kim ne yorumluyor bilemem. ben yine takım zarar görmesin diye yazayım;

taşkın aksoy eğer bu sistem de diretecekse derhal gönderilsin ya da otursun metin hoca napmış, ne etmiş onu analiz edip uygulamaya koysun. ya da bakın çok komik gelecek; oyuncular kendi kendilerine oynasınlar. bu son öneri ne kadar vahimse, yönetimin ne kadar vahim olduğunu anlayabiliyor musunuz?

denizli maçında da ilk yarı da bunu denediler. ayrıca taşkın aksoy böyle körse bu adama zamanında nasıl altyapıyı teslim ettiniz? nasıl abi nasıl? bu adamın konuşmasını yıllar önce de dinlemiş derhal gönderin sakın bırakmayın bu adama altyapıyı demiştim.

yapmayın artık çok oluyor.

(bu sisteme şirket futbolu diyorum. bunun nedeni futbollar satış geçirmeden önce bu oyun anlayışı zorla benimsetiliyor bu hep böyle oldu. kulüp satılmadan kendi kendini kotaracakken, yönetim sürekli takımı baltaladı, adeta satmak istiyorlar takımı, hala zarar veriyorlar. şakası olmayan saha da bile zarar veriyorlar bunu birileri artık uyarsın. birileri artık bir şey yapsın, ligin şakası yok.)

“Ey oğul ağıtlarla büyüyen yaralı kuşum”

Bu gidişle Metin hocayı arayacak gibiyim.
Elbette bir maçla hiç bir şey anlaşılmıyor ancak Göztepe maçında gördüğüm o umut ışığı sönüyor yavaş yavaş.
Üç hafta hazırlanmanın ardından "bilene bilene"bu çıktıysa ortaya. Gerisini bilemem.
Bize şapkadan tavşan çıkaracak hoca değil, bu oyunculardan tavşan yaratacak hoca lazım.

Hiç bir oyuncumuz göze batacak kadar iyi oynamadı kesin ancak son iki maçta Mert’in yaptığı hatalar puan kayıplarına yol açıyor.
Abdullah böyle hatalar yapsa kesin afaroz etmiştik.
Elbette kadro bu kadar, imkanlar sınırlı ama bu kadar hantal bir stoper hattı bizi yakar.
Metehan Stopere geçmeli arkadaş. Sağ bek yoksa başkasını bulsunlar. Gerekirse yedek kaleci geçsin sağ beke.

Geçen sezona göre lig daha da güçlenmişken biz maalesef maddi durumumuzun kötülüğü ve transfer yasağı nedeniyle çok kan kaybettik ve zayıfladık. Birçok oyuncunun alternatifi yok. Oyuna, yenilgilere ve yitirdiğimiz puanlara çok üzülüyoruz ama özellikle başa oynayan çok güçlü takımlara karşı bu kadronun yapabileceği budur. Mucize beklememek lazım. Her yenilginin ve yitirilen puanların ardından yönetimi, hocayı ve futbolcuları hedef tahtasına oturtup topa tutmanın bir yararı yok. Geçen sezon da bazı taraftarlarımız zaman zaman yakaladığımız seri galibiyetlere rağmen Meti Diyadin hocayı topa tutmuş, sezon bitene kadar her maç sonrasında istifasını istemişlerdi. Yeni sezon hazırlıklarının yapıldığı kamp döneminde de hocayı aşağılamaya devam ettiler. Sezon başladıktan sonra da takım nispeten biraz iyi görüntü verince vahiy gelmiş gibi Metin Diyadin hocayı övmeye başladılar. Şimdi de aynı şeyleri yeni hoca ile yaşamaya başladık gibi görünüyor. Oysa ortadaki gerçek şu: Bu lig ölçeğinde çok genç, deneyimsiz, kırılgan ve oldukça zayıf bir takımımız var. Bu takımın başına "Trapattoni"yi bile getirsek bu kadar oynar. Öncelikli hedefimiz ligde kalmak ve bunun için alabileceğimiz puanları almaya çalışmak. Her maçta ayrı bir hikaye yazılır. Şu anda 7 maçta 6 puanımız var. Kalan 11 maçta 14 puan alıp 20 puana ulaşabilirsek, ligin ikinci yarısında transfer yasağını kaldırmak kaydıyla ligde tutunma şansımız olabilir. Aksini düşünmek bile çok ağır geliyor.

1 Beğeni

abi, göz var, mantık var, akıl var, nizam var. bu futbol filan değil. bu bir filmdir. bunun farkına varılması gerekiyor. oyun sisteminden, örneklerden, gerçeklerden söz ediyorum. siz işte önceden de böyle olmuştu diyorsunuz da, asıl bu her zaman duyduğumuz şeylerdir. her zaman duyulan şeylere verilen her zaman ki cevaplardır. farkında mısınız? isim bile vermeden hatta ortada hoca yokken bunun böyle olacağını yazdım. siz diyorsunuz ki şimdi tecrübesiziz…vs bu kadar belleğimizi yitiremeyiz. oyuncuların neler yaptığını gördük. nasıl oynadığımızı gördük. bu takımın nasıl oynaması gerektiği belli. isterseniz futbol konuşalım, yanlışları konuşalım. isterseniz bu hataların nasıl olduğunu konuşalım. isterseniz size örnekler vereyim. yapmayın gözünüzü seveyim. bu bu takıma yapılan çok büyük bir ayıptır. salak yerine konuluyoruz da süzme salak yerine koyulmaya başlandık. bunun ileri evresi nedir bilemiyorum. adam orda bıçak biliyor. yönetici çıkıyor diyor ki aslında o onu başka nedenle yapmı tmm mı ok filan diyor. yapmayın ya. bu kadar salak yerine konuyoruz. bu sonuçlar devam ederse yönetimin istifa etmesi gerekir. çok iyi oynayan bir takımdık bütün imkansızlıklara rağmen, yönetimin kulübü de takımı da bu kadar baltalamasına rağmen, hakemlerim bizi doğramasına rağmen iyi oynayan takımdık ve ligde kalırdık. isterseniz futbolu az çok bilen insanlar vardır aynen bunları diyeceklerdir. orada çıkarmışlar medya diye bir adamı boş boş futbolun f sinden anlamıyor, allah kahretsin iletişim olmadığından o adamın ağzından noluyor diye anlamak için izlemek zorunda kaldım, zamanım yok oldu gitti o adamların yorumlarına itibar etmeyin gözünüzü seveyim. bu adamlar ankara futbolunu yok etmişler. hangi futbol yoksunu bu teknik direktörün takım için iyi olacağını söylediyse gönderin gitsin o tesislerde kalmasın. samimiyetime de inanın. kimseye kin bile gütmüyorum. bu böyle olmaz. bu işin şakası yok.

Onur kardeşim, ilk birkaç maça bakarak 36 maçlık uzun bir maratonu değerlendirmeye çalışmak bizi yanılgıya götürür. Örneğin geçen sezon Altay ilk 7 maçta 15 puan topladı ama sezon sonunda 38 maçta 34 puanla küme düştü. Yani ilk 7 maçtan sonraki 31 maçta sadece 19 puan toplayabildi. Bizim Polatlıspor, 1988-89 sezonunda Gençlerbirliği ile aynı grupta mücadele ettiği 2. Ligde ilk 7 haftayı lider geçti. O kadar açık farkla liderdi ki, üst üste iki yenilgi almasına rağmen liderliğini sürdürdü. Ama sezon sonunda Gençlerbirliği 16 puan farkla şampiyon olurken, Polatlıspor 38 puanla ve averajla kümede kalabildi. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Demek istediğim, takımımız geçen sezona göre çok kan kaybetti, kadro çok daraldı ve zayıfladı. Çok genç, deneyimsiz, yetenekleri sınırlı oyunculardan kurulan zayıf ve kırılgan bir takımımız var. Ne yazık ki gerçek bu. Geçen sezon o kadar istifaya davet edilmesine rağmen gitmeyen ve başkanın tam desteğiyle görevde kalan Metin hoca bu sezon bu takıma güvenseydi, başkanın tam desteğinin sürmesine ve görevde kalması için ısrar etmesine rağmen bırakıp gitmezdi. Şu anda hoca kim olursa olsun aynı sıkıntıları yaşayacağız. Bir önceki mesajımda esprili olarak Trapattoni’yi örnek vermemin sebebi bu. Bu nedenle şimdi taraftarlar olarak bize düşen, gerçekçi davranmak, devre arasına kadar hiç olmazsa 14 puan toplayarak 20 puana ulaşmayı ve devre arasında transfer yasağını kaldırarak takviye yapmayı dilemek, hocaya ve futbolculara tam destek vermek diye düşünüyorum.

abi kusura bakma ben size gerçeği söyleyeyim. elimden geleni de yaptım bunun için, bu kadar zaman ayırmaöa şaşırıyorum. tivitir heaabı filan açtım sırf bu sezon için.

metin hoca değil kimse bu takıma güvenmezdi. ayrıca bütün maçları da konuşmaları da izledim. metin hoca 3. 4. maçta transfer yasağının kalkmamasını kabullenmişti. öyle görüntüdeydi. devre arasını bekliyordu. eğer iletişiminiz varsa arayın sorun. metin hocanın gitmesinin nedeni çok kötü bir yönetim vardı da değil, yönetim yoktu. burada niyazi aktaş tam destek verdi demeniz gerçek dışıdır. çünkü niyazi akdaş ortada yoktu zaten. iş işten geçtikten sonra geldi. gerçekleri bükmüş oluruz böyle bakarsak. ki bu türk futbolunda hep olan şeylerdir. bu takımı neredeyse her alanda yalnız bırakan bir yönetim vardı. ayrıca ilk haftalarda iyi oynadık sonradan dağılırdık senaryolarıysa pek gerçek değil. o takım ligde kalırdı. her şeye rağmen ligde kalırdı. izledim abi ben takımı, rakip takımları da izledim. şimdi böyle bir algı oluşacaktır taraftar, medya…vs arasında hafızamızı yine yitereceğiz. burada sürekli bir şeyleri tekrarlamamın nedeni türk futbol hafızası nedeniyleydi.

taşkın aksoy a destek filan vermeyin eğer böyle devam ederse. oyuncularla konuşulması gerekir. taşkın aksoy sonradan geldi. oyuncuların çoğu altyapıdan. önce oyuncularla sorunun ne olduğunu konuşun bu böyle devam edecekse. adama takımı böyle teslim eeip güvenmeyin. kötü birisidir kötü hocadır…vs diye demiyorum bunun böyle olması gerekir. futbol dışında da bu böyle olması gerekir?

yine söyleyeyim abi bu futbol değil. gerçekler çok acı. bize oynanan film böyle devam ederse hiç söylemek istemem düşeriz. sizin ilk yarıya kadar dedinize kalmadan düşeriz. kaybedebileceğimiz kadae puan kaybedip gördünüz mü düşmeyekim diye takımı sattırmayın abi. bu takım ligde kalırdı. rica ediyorum futbol bilen insanlar bir araya gelsin konuşun onlarla. başkan yönetim bu insanlarla görüşssün. kim 1 2 senedir bu akılı veriyorsa buna artık ihanet aklı denir. eski futbolcularımız var. bu insanlarla görüşün. takım kendini kotaracakken satılacak ya da düşecek. öyle bir senaryo ya evrildik. daha 1 ay öncesine kadar şendik, şanlıydık. böyle bi psikoloji olamaz.

hocaya çok güveniyorsanız, metin diyadinle konuşsun ne yapmış fikir alsın. bana kalıraa metin diyadini ikna edin. edemiyorsanız eski futbolcularsan birini getirin. öyle medyamış oymuş buymuş itibar etmeyin abi. tekrar edeyim kim bu furbol aklını üretiyorsa o tesislerden gönderin, gençlerbirliğinin öz evladlarını o tesislere alın.

1 Beğeni

büyğk ihtimal altyapıya da bu sistemi dizayn etmişlerdir. türkiye de öyle bir altyapıyla oyunvu çıkması çok zor. bunun mareşallığını yapan altınordu bile patladı o kadar para yatırmalarına rağmen. altyapı mücadeleci olmalı. gençlerbirliğinin havasının suyunun özelliği de bu zaten. altyapıda iyice çökerse geleceğimiz kalmaz. hacettepe zaten yok oldu.

+++

oyuncularımızın hepsi çok değerliler. burada tek tek potansiyellerini ve yeteneklerini sıralayamam. üzerlerine gidilecektir buna da izin vermeyin. zateb inanılmaz dönüşlü kötü bir pskoloji içindeyiz, o çocuklarla ilgilenilmesi gerekir. bizim geleceğimiz bu çocuklar.

+++

ve eğer bu sonuçlar devam edecekse, biz zaten şu kadar puan toplayacaktık…va filan denecekse, futbol hafızasızlığı devrey sokulacaksa size olması gerekeni söyleyeyim yönetimin istifa etmesi gerekiyor. her şey ortada. yaşadık. “çok iyi futbol oynayıp ligde kalacak görüntüdeydik ve çok az transfer gerekiyordu.” bunlar bu tırnak içi gerçeklerdi.

Onur kardeşim, “gerçek dışı” diyerek beni yalan söylemekle itham etmiş olmuyor musunuz? Ayıp ediyorsunuz ama… Benim kimseye yalan borcum yok, herkese açık bu forumda kimseyi ikna etmek için yalan söylemeye ihtiyacım da yok. Bizim burada yazdıklarımız tarihimize düştüğümüz notlar niteliğinde… Gerçek neyse o… Başkan hocayla konuşmuş, beni bekle demiş ama hoca beklemeyip bırakmış. Hepsi bu. Başkan, Metin hocanın en ağır eleştirilere uğradığı zamanlarda ısrarla yanında duran tek adam. Metin hocayı görevden alan falan yok. Genel kurula bir hafta kala bugüne kadar kendisine hep destek veren başkanın ricasını dinlemeyip ayrıldı. O defter kapandı ve yönetim yeni bir hocayı göreve getirdi. Bu da başkan ve yönetimin en doğal hakkı. “İstifa” kelimesini ne kadar kolay kullandığınızın farkında mısınız?! “Bekara eş boşamak kolay” derler. Şu anda ödemeleri kim nasıl yapıyor sanıyorsunuz. Gökten para yağmıyor herhalde. Dışarıdan yorum yaparken biraz insaf, biraz vicdan, biraz anlayış, biraz sağduyu… Taraftarların bu sıkıntılı dönemde başkana, yönetime, hocaya ve futbolculara güçlü destek vermesi lazım. Bunun dışında söylenebilecek başka bir şey yok diye düşünüyorum.

1 Beğeni

düşüncenizin gerçek dışı olduğunu söyledim. olaylarda sizin dahiliniz olmadığı için size yalan söylüyorsunuz diyemem. size zaten böyle bir şey demem. siz beni yalancı mı çıkarmış oldunuz şimdi?

ayrıca geçmişten söz etmiyorum, bana geçen seneyle ilgili bilgi verdiğiniz için teşekkür ederim.

abi dediğim.gibi her şey ortada.

Bu benim düşüncem değil ki gerçek dışı olsun Onur. Doğrudan başkandan aldığımız bilgi. Başkan sözünü sakınmayan dürüst ve düzgün bir insan. Kimseye de yalan söylemeye ihtiyacı yok. Metin hoca sevdiğim bir insan olduğu için bu konuda çok fazla bir şey söylemeyeceğim ama çok büyük bir yanlış yapığını ve ona en çok ihtiyaç duyulan anda kulübü ortada ve zor durumda bıraktığını söyleyebilirim. Bu kadarına hakkım var. İşler uzaktan göründüğü gibi değil, sıkıntıyı içinde yaşayan ve çeken bilir. Hep söylüyorum ve söylemeye devam edeceğim; eleştiri, yorum ve değerlendirmelerde empati, sağduyu, anlayış şart.

1 Beğeni

abi son dediklerinizi düşünerek yorum yapmasam ağzıma geleni söylerdim zaten. bu futbol anlayışı çok yanlştır. ihanet derecesinde yanlısler yapıldı. metin hocanın fevri davrandığı konusunda bende size katılıyorum. keisnlikle bırakmamalıydı. adamın sabrı kalmadı. eğer o süreçleri anımsarsanız bir teknik direktöre bu kadar yüklenilmez, bu kadar yalnız bırakılmaz. bu kadar hata yapılamazdı. biz camia dan diye fevri davrandı yalnış yaptı diyoruz. bu bile fazla aslında. buna rağmen demekte zorlanıyor insan bunları.

futbol olarak konuşacaksak, taktik değil oyun sistemi değişmiş. metin hocanın hiçbir izi kalmamış. oyuncuların aynı olması, diziliş…vs değil. suyu başka bir bardağa doldurmuşlar ve bu yalnış bir bardak. oyuncular gerçekten çok değerli ve potansiyelleri yüksek. şimdi onların üzerine gidecekler. rica ediyorum oyuncuları yalnız bırakmayın. oyuncuları koruyun. bu çocukların bize neler yaşattıklarını anımsayın. ve geleceğimizin onlar olduğunu unutmayın. bu oyun sistemiyle oynamaları çok zor, yine de gözlediğim kadarıyla söyleyeyim çok zekiler. ellerinden geleni yapmaya çalışacaklardır. oynamaları gereken bir sistem var. sistemle taktik’i ayırmak iyi tahlil etmek gerekiyor. buna göre izlemek gerekiyor. bunlar dışında bi çok şey söylenir futbol dışı içi şimdilik bunları söyleyeyim zaten sürekli dediğim şeyler. size bi kaç ay sonra ne olacağını da söyleyebilirim. sıkıntı yok. bunu yaptım zaten hep. insanların ne düşüneceği, ne düşüncelere evrileceği bunlar hep olan şeylerdi. dediğim gibi oyunculara sahip çıkın ve yalnız bırakmayın.

bi de atladığım yorumunuza cevap vermeye çalışayım doğru yanlış bilemem.

istifa sözcüğünü yanlış kuklandığımı düşünmüyorum. hiçbir camia bu kadar hataya katlanmazdı. size 5 6 kritik hata sayabilirim. bunların 1 tanesinin yarısına hiçbir camia katlanmazdı ve bunları burada söylemiştim. tekrar etmeme gerek yok.

istifa sözcüğünü bu kadar rahat değil, olması gerektiği için söylüyorum. bunun nedenlerini de yaşadıklarımızın geçirdiğimiz sürecin sonuçları olarak ortaya koyuyorum.

yönetime gelmek isteyen, para vereceğini söyleyen insanlar varlar ve bu insanları da dışlamayın. bu yanlış bir şeydir. o kritik hatalardan biri de camia nın bölünmesine ister istemez katkı sağlamaktı.

gençlerbirliğini bu yönetimle özdeştirmeyin. burada ‘muhalefet’ i ne kadar eleştirdiğimi siz biliyorsunuz. okumuşsunuzdur yazdıklarımı. tabii ki gökten para yağmıyor. dediğim gibi bu insanlar eğer eski söylemlerinden vazgeçmedilerse para vereceklerini söylediler. bu insanları dikkate alın. ötekileştirmeyin. kulüp zarar görüyor. sosyal medyaya bakıyorum, burada en başında söylediğim gibi tivitır pislik yuvası. oradan bir sonuç çıkmaz bunu 3 4 kere söyledim. bu insanlarla gerçek yaşamda görüşmeniz sürece dahil etmeniz gerekirdi. onlar istemediler diyip geçmek kolaydır. o adamlarda istenmedik diyecekler. sonuç?

ortada gerçekler var. kimsen ne yapacağını söylemiyor. bu kulüp oyuncak değil. benim yorumların insanlar hakkında görüşlerimin yanlış olabileceğini de sık sık söyledim ne yazık ki çoğu gerçekleşiyor ve bu beni bu kulüpten giderek soğutuyor. çok mu önemli? değil tabii ki. kendim için önemlidir. önceden de dediğim gibi sizin gibi taraftar değilim. bu takımı böyle bir yapıda izleyebilecek bünyem yok benim. birleşelim demek değil bir denge aranması gerekir. bu bu kulüpte kalmamış. ve bana vicdan diyorsunuz. burada niyazı akdaş’ın yapması gerekenleri kendi çapımda söyledim. olabilecek hataları belirttim. türk futbolunu konuştum. artık felsefe yaptım. bu yanlışlar hala daha devam etmektedir. bir yanlışı anlarım bir çok kademede yanlışlar vardır. kimse vazgeçilmez ya da para verdi diye büyütülecek değildir. ötekileştirilmesin. beni de ciddiye almanıza gerek yok dediğim gibi buraya not düşüyoruz kendi aramızda konuşuyoruz.


niyazı aktaş’ın başarmaktan başka bir seçeneği yok. böyle giderse yapamaz. bu kulübü satmak istemiyorum diyordu. satılacak bütün yanlışlar yapıldı. sezon başından beri söylüyorum bunları. güzel bir ışık varken bu yönetimsel olarak söndürüldü. bu gerçeği göz ardı edemeyiz. kulüp çok zor duruma düşebilir. bu yapılan hatalar büyük felaketlere yol açabilir. bu nedenle denge arayın yoksa insan kalmaz yönetecek.

ve bu yanlışlar hatalar devam edecekse istifa seçeneği doğrudur. çünkü bu kulübü yönetmek isteyen başkaları da var. o olmazsa kimse yok gibi bir felekatte değiliz henüz. buraya doğru da gideceğiz gibi geliyor.

Keyifli başlayan Samsun deplasmanı ne yazık ki kötü bitti. Hoca değişikliği sonrası bir çok antrenman seyrettim.
İzlenimim şu idi. Eğer biz Samsun’dan puan yada puanlar alırsak hoca ve teknik kadronun aç, istekli, tutkulu görüntülerinden olacaktı.
Herkesden önce antrenmana geliyorlar herkesden sonra antrenmanı bırakıyorlardı.
Futbolcu grubu hocayı anlama derdinde. Söylenenleri becerebildikleri kadar yapma isteği ile gönülden çabalıyordu.
Hoca pozitifdi. Topçu hata yapsada alkışlıyor morâl vermeye bir daha ki pozisyinda yapacağını sözle ima ediyordu. Özellikle genç Arda’ya.
Metin Hoca antrenmanını da bildiğim için arada bir handikap olduğunu fark ettim.
Metin Hoca, eğer oyuncusu topu kaptırırsa yada söylediği taktikte oynamazsa top rakibe geçtiğinde golü nasıl yiyeceğimizi yükses ses ile anlatıyor, Taşkın Hoca belki de alt yapıdan kalma alışkanlıkla genç oyuncuları alkışla pozitif sözlerle motive etmeye çalışıyordu. İlk izlenimim budur.
Maç geneline söylenecek hiç bir söz bulamıyorum. Çünki hiç bir şey oynanmadı.
Mert Kula’nın gözlerinde acaba bir sorun mu var acaba diye de kendimi alamıyorum. Bu konuda ciddiyim dalga geçmek için yapmıyorum.
Çünki, Denizli maçında sağ yandan gelen topa, Samsun maçında ortadan gelen topa aynı şekilde ıska geçti.
Golü yedik. Hoca’ya baktığımda Mert’i motive için alkışlıyordu. Metin Hoca ne yapardı diye düşünmeden edemedim.
90 dakika biz tribünde, tv den seyredenler ekranlarda, protokolde seyreden Y.K.üyeleri VIP de kahroldu.
2-0 oldu, elde ki tek santrfor çıktı, yarım santrfor girdi. Tek santrfor küstü direk soyunma odasına gitti. Hiç elde ki tek santrfor çıkar mı? 2-0 olmuş zaten dedi çevremde ki taraftarlar.
Hoca ve teknik ekip için kötü yorum yapmak evet, henüz erken. Ama, Keçiören maçında bloke olmuş tribünler Taşkın Hoca için bir şans. Zira kötü sonuç ile durum çook vahim olurdu. Bence Hoca bu şansı iyi değerlendirmeli.
Tahta açılmazsa da sezon başı dediğim bu takım düşer. İkinci yarı rakiplerin transferleri, Sakatlık, kart cezası, hakem hataları bizi perişan eder. Hoca ne kadar tahta açılmasa da ligde kalırız desede ben bu söylemi pek gerçekçi bulmuyorum.

3 Beğeni

Konunun ortasından girerek söyleyeyim. Taşkın hoca ile olması zor gibi duruyor. İnşallah yanılırım ancak bu ligler altyapı gibi hatayı affeden ligler değil. Mücadele lazım, kazanma hırsı lazım. 2 hata yaptın olsun canın sağolsun denecek dönemlerde değiliz maalesef.

Metin Diyadin konusunda, kendi tarafından istifa gerekçesini duymadan (yazılı yaptıkları hariç) yorum yapmak doğru değil. Metin hoca hala gönlümdeki hoca. Biz burda 2 hafta konuşunca dertten derde girerken, yaklaşık 1 sezon artı 6 maçtır işin içinde olanın halini düşünemiyorum. Belki de sözlerden bıkmış olabilir. Belki umudunu kaybetmiştir. Yalnız hissetmek kötüdür, belki de hakikaten yalnız hissetti.

Kadromuz bende bu ligde kalmak için yeterlidir. Bunu yapacak hoca ve inanacak insanlar ile olur. Metin hoca inandırmıştı takımı. Taşkın hoca da aman ağzımızın tadı bozulmasın olayına girerse sezon sonu alt ligden el sallarız herkese.

Samsun maçında bariz olarak takım istemedi. Hırs yoktu, inanın biz tribünde daha hırslıydık herhalde. 2 gol yiyen takım reaksiyon göstermiyor. Kabullenmişlik var. Beni en çok üzen de bu oldu. Kabullenmişlik. İsyan yok takımda. Gol yeniyor kafa öne 1 saniye düşüyor ve devam ediyorlar. Faullere bile itiraz etmiyorlar. Hakeme rakibe baskı kurmuyorlar. Buna acil çözüm lazım.

Keçiören maçı hoca için dönüm maçı. Böyle bir oyunu kendi sahamızda kesinlikle kabul edemeyiz. Futbol bu yenilirsin yenersin ama mücadele edersin. Hırs yaparsın. Yine donuk ve isteksiz seyredersek en büyük tapkiyi yine biz veririz.

Güzel günler göreceğiz güneşli günler… Yeterki İNANALIM…

2 Beğeni

yazdıklarımdan yanlış anlaşılabilecek yerler var onlara biraz açıklık getirmek istedim. dikkate almayın dediğiöim insanlar; dedikoducular, kişisel hırslarını ön plana alanlar. bunlar zaten camia yı bölen insanlar. yoksa dinlemeye değer bi çok insan var bu camiada da medyada da. bu çeşitlilik katacaktır bize. hatta fikir üreten oluşumlar var. bunlar bizim kazancımızdır.

ihanet sözcüğü çok ağır kaçabilir. onu düşündüm. bu benim görüşümdür. bu futbol akılına başka bir şey diyemiyorum. bunu üretebleri oradan çıkarnanız gerekmektedir.

ve iletişim ağı kurulmazsa bu bölünmeler derinleşir. ne olup bittiğini böyle dedikocuların ağzına bırakırsınız. onlarda insanları birbirine düşürür. kimse de hiçbir şey yapamaz buna. kimsenin günahına girmek istemem, belkide ankaraya bu işler çoktan alıştırılmıştı. kim aslında nedir bilmiyorum. gördüklerim bunlardı. basına dedikodu yapma denemez, bu basının özelliklwrinden biridi de, sadece dedikoduyla dönen bir ortam aşırı hastalıklı bir ortamdır.

iletişimin zarar vereceği yönler vardır, haklısınız da böyle bir iletişimsizlik büyük hata olur. bu bu konudaki kişisel fikrimdir. iletişim uzmanları varsa daha iyi açıklayacaklardır. doğruyu yanlışı söyleyeceklerdir.

sizler bu kulübü iyi bilen insanlarsınız. fikrimiz uyae uymaz bunun önemi yok. bazı değerlerimize sahip çıkmamız gerekir. gençlerbirliği yönetici de, hoca da, oyuncu da yetiştien bir kulüptü. hacettepenin yok olması çok kötü etkileyecektir bizi. hacettepenin nasıl bir pilot kulüp olduğunu ve önemini benden daha iyi bilirsiniz. kalan bütün unsurlarımızı korumamız gerekir. böyle hatalarla yitirmemeliyiz. bi çok konu da üretkenliğimiz bitmiş durumda. bunlar son kozlarımız.

Değerli arkadaşlar, ilk haftalarda göreceli olarak fena sayılmayacak sonuçlar aldık diye çok güçlü bir takımımız var diyemeyiz. Biz taraftarlar her zaman takımımızı güçlü görmek ve kendimizi buna inandırmak isteriz. Ancak gerçek durum her zaman farklıdır. Bu sezon çok kan kaybettik ve deneyimsiz futbolcuları kadroya alarak lige başladık. O yüzden bu lig ölçeğinde takımımız çok güçlü değil. Bu takım bu kadar oynar. Bence Metin hoca zaten bunu gördüğü için genel kuruldan bir hafta önce Niyazi Akdaş’ın başkan olacağı belli olmasına rağmen yalnız bırakıldığını ileri sürerek Niyazi Akdaş’ın göreve gelmesini beklemeden gitti. Canı sağ olsun. Her hafta ısrarla istifasının istendiği dönemlerde birçok kişiyle tartışmak ve bozuşmak pahasına kendisini yürekten ve inanarak destekledim, elindeki takımın o kadar oynayabileceğini savundum hep. Ben bunu bir kaçış ve hata olarak değerlendiriyorum. Keşke kalsaydı ve kendisine olan taraftar desteğinin en yüksek olduğu bu sıkıntılı ve sancılı dönemde elindeki kadroyla mücadeleye devam etseydi. Şimdi de taraftarlar olarak bize düşen görev yönetim, hoca ve futbolcuların bu zorlu mücadelesinde güçlü destek vermektir. Transfer yasağının yakın zamanda kaldırılamaması halinde yeni ve daha ağır yaptırımlar bizi bekliyor. Şu anda camiamızda maalesef Sayın Niyazi Akdaş’tan başka para sağlayan/sağlayabilecek bir kişi yok ve yakın zamanda da görünmüyor. Sosyal medyada, muhalefet ve eleştiri adı altında başkanı, yönetimdeki taraftar arkadaşlarımızı, hocayı, futbolcuları kötülemek, alay etmek, dalga geçmek karın doyurmuyor ve sorunların çözümüne katkı sağlamıyor. Çünkü işimiz çok zor. Sancılı dönem devam ediyor ve ne zaman biteceği de belli değil. Henüz çıkışını göremediğimiz bu karmaşık labirentten inşallah bir çıkış yolu bulup çok büyük bir yıkıma uğramadan kurtuluruz.

1 Beğeni