Gençlerbirliği ve İçinde Bulunduğumuz Kriz Ortamı

Öncelikle Said kardeşimize teşekkür ediyorum, eline sağlık. Düşüncelerini çok güzel ve net bir biçimde ifade etmiş.

Said’in yazdıklarını okuduktan sonra yedi yıl önce yaşadığım bir olayı anımsadım. 20 Ekim 2012 günü annemi kaybetmiştik. Anamur’da vefat etmişti. O gece cenazesini Polatlı’ya getirip ertesi günü toprağa verdik. Bu arada Polatlı’daki büyüklerimizden biri, annemin doğduğu köy olan Üçpınar’a gitmemizi ve köy imamının selâ (salâ) okumasının iyi olacağını söyledi. Kardeşimle Polatlı’ya beş kilometre uzaklıktaki Üçpınar köyüne gittik. Bizim de çocukken yaz tatillerini geçirdiğimiz, top oynadığımız, güreş yaptığımız, tozlu yollarında çember çevirip, ayçiçeğinin küçük bir ağacı andıran kuru saplarından yaptığımız arabalarla koşuşturduğumuz, ağaçlardan kopardığımız dut, kayısı, erik gibi meyvelerden doyuncaya ve hatta karnımız ağrıyıncaya kadar yediğimiz, pınarlarının oluklarında çırpınarak yüzdüğümüz Üçpınar köyü bomboştu, terk edilmişti. Öyle ki sadece gece değil gündüz bile sıkı bir korku filmi çekilebilir durumdaydı. Köy imamını bulduk ve Üçpınar’da doğmuş olan annemizin vefat ettiğini söyleyip, kendisi için bir selâ okumasını rica ettik. “Başınız sağ olsun, tabii ki selâ okurum,” dedi ve devam etti: “Okurum okumasına da köyde benden başka kimse yok ki!” Biraz sohbet ettik ve selâ okunduktan sonra köyden ayrıldık.

Said’in mesajlarından birinde okumuştum, kendisi 25 yaşında… Yani bundan 16 yıl önce 2003 yılında 9 yaşındaymış. 2002-2003 sezonunda takım şampiyonluğu kaçırmış ve ligi üçüncü bitirmişti. 2003 yılı yaz ayları Gençlerbirliği taraftarlarının internetteki tek platformu olan Alkaralar forumunun en hareketli dönemlerinden birisiydi. Yazılan mesajları okumaya ve cevap yazmaya yetişemiyorduk. Okumak ve yazmak çok keyifliydi. Çoğu taraftar birbirini şahsen tanımıyor ve takma adlarla üye olup yazıyordu. Benim “Polatlılı” olan takma adım da o dönemlerden kalma… Tabii Ahmet Abi ya da diğer adıyla Tilki Selim’in de dediği gibi aradan geçen yıllarda devir değişti, ama Çelik de değişti. Bunu biliyor muydunuz? Yaaa! Evet, devir değişti. Gençlerbirliği taraftarlarının internetteki tek platformu olan Alkaralar forumu ve Gençlerbirliği Taraftarlar Derneği çeşitli sebeplerle ortaya çıkan anlaşmazlıklar sonucu ayrılmalar ve bölünmelerle karşı karşıya kaldı, birçok zaman içinde birçok taraftar grubu ortaya çıktı. Zaman zaman tehdit ve şiddete varan olaylar yaşandı. Ve Alkaralar köyü yavaş yavaş, fazla hissettirmeden bizim Üçpınar köyü gibi boşalmaya başladı. Boşalan her köyde birkaç ihtiyar ve onlara refakat eden genç insanlar kalır ya, Alkaralar köyünde de bizim gibi birkaç ihtiyar ve bize refakat eden birkaç genç arkadaş kaldı maalesef. İletişimin yönü tamamen sosyal medya ve Watsap gibi alanlara kaymış durumda. Biz burada köyü yıkılmadan ayakta tutmaya çalışıyoruz ve köyü terk etmiş olan genç - yaşlı arkadaşlarımızı bir gün geri dönecekleri umuduyla beklemeye devam ediyoruz.

Ve ligi üçüncü bitirdiğimiz 2002-2003 sezonundan tam 16 yıl sonra, Said adlı 25 yaşındaki “deli” bir genç kardeşimiz, köyün boşaldığı ve eski heyecanın kalmadığı bir ortamda aramıza katıldıktan sonra biraz sertçe, biraz pervasızca, biraz da heyecanlı yüklenmeler içeren tespit ve önerilerini sundu. Ne güzel! Yazdıklarına katılıp katılmamak ayrı bir konu ama ben zevkle okuduğumu söyleyebilirim. Aslında aramızda Said gibi eğitimli, eli kalem tutan ve güzel yazan o kadar çok arkadaşımız var ki, onlar da burada yazıp düşüncelerini paylaşsalar, hem foruma biraz hareket gelse hem de değişik düşüncelerden yararlansak, böylece taraftarlık kültürümüz de olumlu yönde gelişmeye devam etse hoş olmaz mı? Ne dersiniz? :blush:

5 Beğeni

1988 olmali, Gazi Liseliler Dernegi bir yemek duzenliyordu Ankara’da ve ben de duzenleme kurulundan bir cok kisi ile Ari Dersanesi-Universite-Yuksel Caddesi Okey masalari, Vidar’da sandvic, Tevfik Fikret’te basketbol,… gibi sebeplerden arkadas oldugumdan gonullu calisan olarak buluverdim kendimi. Tabii yemege ve kokteyle de katildim Izmir Caddesinin oralarda bir yerlerde.

Kokteyl esnasinda Federasyon Baskani Halim Corbali’yi gordum. Gencler’in Kibris’ta mac yapmasindan dolayi ceza almasi soz konusu idi ve ben gicik kapmistim Turk degerlerini ve Genclerbirligi’ni yeterince savunmayan bu burokrat dayiya. Sohbete katildim, kibar temiz giyimli genc bir muhendis adayi olarak ama ince ince catmaya basladim amcaya. Kibar adammis ki benim salvolari elinden geldigince savusturmaya calisiyordu ama ortam hafiften gerilmeye basladi. O esnada omzuma bir el dokunup beni kenara cekti ve aramizda soyle bir konusma gecti:

-Hangi takimi tutuyorsun delikanli?
-Gencler tabii, anlasilmiyor mu?
-Konustugun beyefendinin kim oldugunu biliyor musun?
-Halim Corbali, federasyon baskani.
-Baska ne biliyorsun o kisi hakkinda?
-Devletten iste, eski genel mudur, tapu kadastro.
Baska?
-Baska ne bilecegim, anlamadim ki!

Adam sinirlenmemeye calisarak (ki bayagi kizgin oldugunu anlayabilirdiniz) bana dediki: -Bak kardesim, Halim Bey federasyon baskani ama daha da onemlisi Genclerbirligi 'nin eski unlu futbolcusu Pirpir Halim’dir kendisi. Senden, benden, bu salondaki herkesten daha fazla Genclerbirlikli’dir. O yuzden konuyu lutfen daha fazla uzatma, al bu kartim, takim, kulup hakkinda konusmak istersen ugra bana, bildigim kadarini aktaririm sana ve arkadaslarina, hadi afiyet olsun.

Tok sesli adam arkasini donup giderken ben de kartin uzerindeki ismi okuyordum: Ayhan Sumer.

Cubuk stadi disinda konustugum ilk Genclerbirlikliler bu ikili olmustu. Hatirladikca hala yuzum kizarir. 62 yasinda kibarca cevap vermeye calisan federasyon baskani ve onun hareketlerini yargilayan 5-6 yildir Gencler taraftari oldugu icin her seyin dogrusunu bildigini dusunen 22 yasinda galin gafa bir cubuklu.

Sonra ise girdim zaten Ankara disinda ve yalniz basima maclara, deplasmanlara ve Ankara’daki maclara gitmeye basladim. Yalniz Genclerbirligi taraftarlarinin en yalnizi olarak hayatimi surdurdum. Aile fertlerim disinda 37 yilda toplam 4 kez bir genclerbirlikli ile mac seyrettim, ikisi maclarda gencler gol atinca yalniz basima sevindigimi gorunce yanima gelenler (Beypazarispordan alinan yedek kaleci Musa ve Bursa’da un isinde olan Polatli’li Sam Elliot biyikli bir dayi-koyunu soylemisti ama unuttum, Inler olabilir) ikisi de beni davet eden yonetici (Gultekin Aktan ve Zeki Unaldi). Zaten 37 yilda bu insanlar disinda tanistigim 4 yonetici (Ilhan Cavcav,Erol Agagil, Muammer Akyuz,Murat Cavcav) , 6 futbolcu ve 1 taraftar yonetici (Aksit Ozkural) var. Ortalama 3 yilda 1 kisi ile tanisiyorum ve sadece 2-3 tanesi ile bir defadan fazla gorusuyorum.

Acaba Halim Corbali’ya kukremesem daha sosyal bir insan olurmuydum? Bilemiyorum, belki. Hani ben de isterdim BJK’ye 2-0 maglupken seref tribunune dogru bagiran ama mac 4-2 olunca keyfi gicirlasan o biladere kapalida gidip sarilmak. Yedeksubay ogretmen iken Adana 5 Ocak stadyumu yaninda bol kitapli bir cafe’ye giderdik (Eyup Tas da gelmisti bir kez). Adnan Yucel siir okurdu millete bazen orada, bir de Cetin Boga’mi ne oyle bir adam. Inanin tribunde Isaac Promise’ye ovgu yagdiran veya kizginligini kusan taraftardaki tutku Adnan Yucel’in tutkusundan bin kat daha fazla. Yucel’in teorik acisini defalarca yasamis o taraftar cunku. Iliklerine kadar islemis o korkular, hayalkirikliklari ve bazen de sevincler. Hem de gercel olarak.

gencler.org’a uye oldugumda sormustu Mehmet Ali “nasil genclerli oldunuz” diye. 1 degil iki sise castillo de olite coleccion oldugu zaman yazarim uzunca da kisacasi Gene Hackman’in oynadigi bir filmden replikle cevap vermistim: “Biz yenilmekten korkmayiz, babamla dedem ucuncu ligden bir takimi tutarlardi”.

Niye tutmayayim? Makina Muhendisleri Odasi’nda iken yeni kurulan Tekstil Muhendisleri Odasi’nin renklerinin kirmizi-siyah olmasini basardim, cocuguma Daglik Karabag ve Genclerbirligi’ne ithafen GENCE ismini koydum, Turkiye’ye donunce Ozgur web sitesi icin destek olacak, paylasimlarimi da en azindan “sayin Polatlili” begeniyor. Daha ne olsun.

Ayrica Ishak Alaton’un dedigi gibi: "Basari hikayeleri asagi yukari aynidir, asil ilginc olan basarisizliklardir.

Sozun ozu: Herkesin bir taraftarlik hikayesi vardir ve bir gun farkederizki takimi/kulubu en cok seven sadece biz degiliz.

4 Beğeni

Alkaralar ahalisinin hepsi mi okur - YAZAR arkadaş, hepsi mi?
Bu başlığın adı “Taraftarlık Öykülerinden Bir Demet” e doğru evriliyor haberiniz olsun.
Konumuza dönecek olursak kriz var, kriz var, bunalım var.

2 Beğeni

‘Taraftarlık Öykülerinden Bir Demet’. Bence bundan çok güzel bir içerik olur Anasayfa için. @ozgurOdun abim, ne dersin?

Necdet ve Coşkun Abilerime mesajları için çok teşekkür ediyorum. Ben de sizin yazdıklarınızı büyük bir keyifle okudum. Hatta ikinci röportajım için sizlerden randevu istiyorum. (İlk röportajımı, eğer bulabilirsem, Trabzonspor deplasmanında tek başına gole sevinen taraftarla yapmak istiyorum. Kim olduğunu bilen var mıdır acaba?) Ankara’da ve müsait olduğunuz bir vakitte, sizi alsam, ağırlasam, biraz sohbet etsek, sohbetimizi youtube’de yayınlasak mesela? :slight_smile:

2 Beğeni

Fazlı Nas isimli bir arkadaşımızdı o. Yanlış hatırlamıyorsam kendisi Trabzon’da yaşıyordu zaten. Bence Onur Nazlıaka ile röportaj yapsan daha yerinde olur. Belki hatırlarsın, Antep’te bizim takımı tek başına tribüne çağırmıştı.
O sezon 34 maçın 33’ünü stadyumda izlemiş, izleyemediği tek maç KPSS gününe denk gelmişti. Ve bütün sezon boyunca takımın peşinden koşup, dershane veya özel derse gitmeden o sınavda full net ile Türkiye birincisi olmuştu.

2 Beğeni

Yavuz Abim, o zaman ben başlayınca senden yardım isteyeyim, Onur abiye ulaşmaya çalışayım :slightly_smiling_face:

Tamamdır kardeşim. Ben de önce bir görüşürüm, sana telefon numarasını veririm. Gerisini sen halledersin zaten. :wink:

1 Beğeni

Said kardeşim, röportaj isteği için teşekkürler. Röportajı memnuniyetle kabul ederim etmesine de, benim kamerayla aram pek iyi değil. Kamera karşısında tutuklaşıyor, gözlerine far ışığı tutulmuş tavşan gibi oluyorum. Yaklaşık üç yıl önce Sports TV’de Ahmet Çakır’ın sunduğu “Kitaplı Spor” programına konuk olarak katıldığımda bayağı heyecanlanmış ve zorlanmıştım. :blush:

Kitaplı Spor – Sunan: Ahmet Çakır – Konuk: Necdet Özkazancı

1 Beğeni

Program yorumu: Delihanli gibi soyluyorum, cok iyi program cikarmissiniz, elinize, dilinize saglik.

Programi seyredince aklima takilan seyler:

  1. Efsanevi bir mustesar vardi Akin Cakmakli diye, ne oldu acaba, yasiyor mu. Neden gidisi o kadar sessiz oldu?

2.Kitapta Gokhan Acarbay ile ilgili bir bolum var mi (Polatli kisminda)? Veya sizin G.Acarbay ile devam eden bir samimiyetiniz var mi ? Hacettepe Camuzoglu’nda oynadigi gunlerden beri “ya su adamla bir irtibat kurayim” diyorum ve erteliyorum. Telefonu da var bende. Belki Necdet Bey ile dostlugunuza binaen diye ararim bu gunlerde.

  1. Polatli’da stoper oynayan Cenk vardi, onunla ilgili bir bilgiye sahipmisiniz?

Kitapta vardir belki bu bilgiler ama henuz okuyamadigimdan bilemiyorum.

Tekrar tesekkurler guzel paylasim icin.

Necdet Abim, siz Gençlerbirliği taraftarısınız, ben de sizin taraftarınızım. Sizin gibi güzel insanları üç beş genç daha tanısın istiyorum sadece.

Röportaj değil de, on dakikalık bir sohbet gibi düşünün. Beni kırmazsanız çok mutlu olurum ama sizi rahat edemeyeceğiniz bir duruma sokmak da istemem.

@Cubuk abim, aynı teklifim sizin için de geçerli :slight_smile:

Ben de teşekkür ederim Coşkun kardeşim. Bana cesaret verdiniz. :blush:

Sorularınıza gelince…

  1. Efsanevi müsteşar Akın Çakmakçı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın en uzun süre görev yapan müsteşarıydı. 1983 genel seçimlerinden sonra bakanlıklar birleştirildiğinde biz Ticaret Bakanlığı’ndaydık, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile birleşince adı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı oldu. Akın Çakmakçı müsteşardı. ANAP iktidarı döneminde de kesintisiz müsteşarlık yaptı, bakanlar değişti ama o değişmedi. 1991 seçimlerinden sonra CHP iktidara gelince bir süre daha müsteşar olarak devam etti ve 1994 yılında emekli oldu. Birkaç kez bazı ortamlarda tokalaşma durumumuz olmuştu, tanışıklığımız o kadar. O dönemde müsteşara doğrudan ulaşmak pek kolay değildi. 2001 yılında, 64 yaşında vefat etmiş. Kendisine Allah’tan rahmet diliyorum.

  2. Taşradan Futbol Hikayeleri kitabındaki “Futbolun Peşinde” adlı öyküde Gökhan ile Cenk’in de adları geçiyor. Gökhan ve Cenk yanlış hatırlamıyorsam Hacettepe Camuzoğlu’ndan geldiler. İkisi de Polatlıspor’u 3. Ligde şampiyon yaparak 2. Lige çıkaran kadronun en önemli futbolcularıydı. Cenk stoper, Gökhan sol açık olarak oynuyordu. İkisi de iri yapılı, güçlü fiziğe sahip futbolculardı. Taraftarlar, Gökhan’a birkaç lakap takmıştı: “Minik”, “Ayı” ve bizim mahallenin bebelerinin söyleyişiyle “Kocaoğlan”. Üç lakabı da hak eden bir futbolcuydu. Topu ayağına alınca o zımpara gibi toprak sahada toz çıkartarak kimseye kaptırmadan metrelerce sürerdi. Bayağı da gol attı. Ben şahsen onu sahada izlemekten keyif alırdım. O gün takımda Gökhan varsa korkma… Polatlıspor’da üç sezon oynadı ve çok yararlı oldu. Tribünde tezahürat yaparak bol bol alkışlama dışında kendisiyle bir tanışıklığımız yok. Sonra Ankara Spor İl Müdürlüğü’nde çalışmaya başlamış ve sanırım halen devam ediyor.

  3. Cenk çok iyi bir stoperdi. Lakabı "Boldozer"di. Onun sanırım Polatlı ile bir ilişkisi var ama şimdi tam hatırlayamadım. Ya annesi Polatlılı ya da kendisi Polatlılı bir kızla evlendi. Öyle bir şey… Cenk yakın zamanda bir bacağını kaybetmiş. Polatlı İstiklal gazetesi 2018 yılında kendisiyle bir röportaj yapmış. 30 Mart 2019’da yine Polatlı İstiklal gazetesinde Cenk’in tekerlekli sandalye ile 1926 Polatlı Belediyespor’un maçını izlemeye geldiğini anlatan bir haber yayınlanmış. Bu röportaj ve haberden anladığım kadarıyla Cenk’in Polatlıspor’dan önce bir Çubukspor’da oynamışlığı var. İlginç fotoğrafların da yer aldığı bu röportaj ve haberin linklerini aşağıya kopyalıyorum. Umarım sizin için de bilgilendirici olur Coşkun kardeş.

Sahaların BULDOZER’i Cenk Baycan
http://www.polatliistiklal.com/2018/07/23/sahalarin-buldozeri-cenk-baycan/

20 yıl sonra,Tekerlekli Sandalye ile Sahada!…
http://www.polatliistiklal.com/2019/03/30/20-yil-sonratekerlekli-sandalye-ile-sahada/

30 yıl önce Polatlı Şehir Stadında çekilmiş olan aşağıdaki fotoğraf da Gençlerbirliği taraftarı arkadaşlarımız için sürpriz bir bonus olsun. :blush:

26 Şubat 1989 günü Polatlı Şehir Stadında Polatlıspor-Gençlerbirliği arasında oynanan 1988-1989 Sezonu 2. Lig Maçı (Kaynak: O maçta oynayan Polatlıspor futbolcularından Hasan Gülcan)

Polatlı Şehir Stadı (Toz kalkmaması için itfaiye aracı ile sulanmış, kumla karışık toprak saha)

Polatlıspor-Gençlerbirliği

1988-1989 Sezonu 2. Lig Maçı

Maç sonucu: 0 - 0 (Cebeci Stadı’ndaki ilk maç: Gençlerbirliği 6 - Polatlıspor 0)

Hakemler : Erman Toroğlu, Hüseyin Büyükçoban, Cafer Kasımoğlu

Polatlıspor: Gürsel, Yusuf, Büyük Mustafa, Cenk, Ünal, Erdoğan, Hasan, Zafer, Yavuz, Küçük Mustafa, Çetin.

Gençlerbirliği: Nezihi, Hüseyin, Galip, Metin Koyuncuoğulları, Eren, Metin Diyadin, Avni, Suat, Olkan, Fevzi, Hayrettin Dzarbozovic.

Kaynak: http://gencler.org/fikstur.php?sezon=1988-1989&id=1988198945

24 Eylül 1988 günü Cebeci Stadında Gençlerbirliği’nin Polatlıspor’u 6-0 yendiği maça ilişkin bilgiler de aşağıdaki görselde…

Link: http://www.gencler.org/fikstur.php?id=1988198909&gol=Muammer%20Nurlu&sezon=bos

Coşkun kardeşimin soruları sayesinde ben de geçmişe güzel bir yolculuk yapmış oldum. Ne güzel! Teşekkürler Coşkun kardeş… :blush:

2 Beğeni

Bu nasıl bir krizdir ki forumun bu yeni versiyonunu takip etmeye başladığımdan beri en güzel en heyecanlı en ilham verici en bilgilendirici en düşündüren satırlarını okuyorum.
Teşekkür ediyorum tek tek hepinize…

Almanya dan dönenlerin niye Almanlarla yaşamaya alışamadığını tartışıyorduk kardeşimle bu akşam. Krizler aslında bu topraklarda bizi hayata bağlıyor. Bir çeşit adrenalin bağımlılığı…

@beyazsaid dışarıdan bakabilirsin ve bu bizi çok geliştirici bir rol ama benim naçizane düşüncem dışarıda değil apaçık Alkaraların içindesin, Alkaralardan birisin.

2 Beğeni

Bence foruma uğramayan arkadaşlar aslında çok şey kaybediyorlar Ümitçiğim. :blush:

4 Beğeni

Said kardeşim sohbet şahane olur. :blush:

3 Beğeni

Tesekkurler cevaplar icin.

1.Akin Bey sagci-solcu herkesin saygi gosterdigi caliskan bir insandi. Yetki gocerimini (delegasyonu) iyi bilen Ozal sayesinde 80’lerin basindan itibaren Turk sanayilesmesini sekillendiren temel insan oldu galiba. Bu kadar sessiz bir sekilde gorunmez olmasina sasiriyordum, en iyi caglarinda hayatini kaybetmis ondanmis. Huzur icinde uyusun. Sanayiye onem verilmeyen son 25 yil sonrasinda o tur insanlarin ulkeye hizmetleri daha iyi anlasiliyor.

2.Gokhan anneannemin soyadini tasiyor, cok yaygin bir soyad olmadigi icin %99 akrabam kendisi. Hacettepe Camuzoglu’nda oynadigi donemlerden beri “ya su adama bir ulasiyim” diyordum. Biraz gec kaldim :blush: Bu vesile ile kontak kurup sizden de bahsedecegim.

3.Cenk’i Cubuk’ta oynarken izlemistim bir kac kez. Ben bu takima fazlayim diye bagiriyordu oyunu ve balkan kokenlilere benzeyen fiziki goruntusu ile. Genelde kasabanin insanlari Gokcedereli kasap gibidir, futbolcusu dahil (kotu anlamda kullanmiyorum bunu, yapisi o insanlarin). Mesela Mustafa Kaplan iki ayri sezonda Cubuk formasi giydi, hic siritmadi, icimizden biri gibiydi. Cenk’i izlediginizde Sonmez Filament’te oynayan Emre Asik, Izmirspor’da oynayan Ismail Demiriz veya Sekerspor’da oynayan Koray’i ilk izlediginizde olusan " vay be , helal olsun , bu yasta bu performans" duygusuna kapiliyordunuz. Emre ve Ismail cok basarili oldu ama Cenk ve Koray o kadar ileri gidemedi (sanirim 1983 yazinda Koray sagbeke, kanat oyuncusu olarak da Kayseri’den Reha veya Oguz bize transfer olmustu ama ikisi de yok oldu gitti). Umarim gecirdigi hastalik sonrasi Cenk hayatini cok zorlanmadan devam ettirebilir. uzucu bir durum.

Kriz basliginin da canina okuyup nostalji haline getirdim, affola.

1 Beğeni

Beyaz kardesim,

Teklifin onur verici ama bu forumda beni taniyan (yuzyuze gorusen) hic kimse yok, o yuzden daha bilindik isimlerle gorusme yapmanda yarar var. Yayinladigin sohbetleri izleyecek kisiler “bu ibi$ kim la” dememeli.

Basarilar diliyorum, kolay gelsin.

1 Beğeni

Ben Alkaralar’ın içinde miyim dışında mıyım bilmiyorum Ümit Abim, bildiğim şey şu: Ben Alkaralar’ı çok seviyorum. :heart::black_heart:

2 Beğeni
1 Beğeni

1980’li yıllarda bir gün Zafer Çarşısı’nda gezinirken Ada Plak’ta bu şarkıyı dinledim. Yeni Türkü grubunu duymuştum ama o güne kadar hiçbir şarkısını dinlememiştim. Sonra ardından gelen şarkı… Derken kaseti alıp çıktık dükkandan. Bu da böyle bir anımdır. :blush:

2 Beğeni

Said yazdıklarını henüz okuyabiliyorum. iyi bir politik akıl var altında, aklıma No filminde Şili diktatörü Pinochet’i deviren kampanyanın yaratıcısının bakış açısını getiriyor. Haklısın, gerçekten çok haklısın ama haklı olduğun kadar anlayışlı değilsin :slight_smile: Biz, bizi biz yapan değerlerin arkasına sıkıştırıldık. Her sene ayrı bir olay, ayrı bir grup ya da ayrı bir karakter ile mücadele ediyoruz, onlara anlatmaya çalışıyoruz, biraz mutsuzuz ve yorulduk. Aramızda “artık yeter” diyerek tribünü terk eden insanlar var ki, asla yerleri dolmayacak. Kalanların da hali farklı değil. Bizim de yüzümüz buruşuk yani!

Meseleye bir de şöyle bakmanı istiyorum. Alkaralar politik olarak tek merkezden yönetilen bir taraftar topluluğu değil. İçinde olan herkesin katkı yaptığı bir tribün arkadaşlığı merkezi… Dolayısıyla biz politik olarak hadi mücadele edelim, şikayet edelim, bağıralım, dik duralım diye kimse kimseyi örgütlemiyor. İçimizde bir süredir,bütün olumsuzluklarla ilgili mücadeleye kendini fena kaptırmış insanlar var ve aldıkları sorumluluk nedeniyle üretilen içeriğin büyük kısmı bu insanların elinden çıkıyor. Yani şunu diyorum, siteyi ve grubu zenginleştirecek, şu durumda dahi moral bulmamız sağlayacak her türlü girişim ve üretkenlik bize can verir. söylediklerin umarım buraya farklı bir renk getirir ancak sorumluluk alan sayısını arttırmamız lazım. Hem mücadele edenlerin böyle bir dönüşümü çabucak yapabileceğine inanmıyorum, hem de yorgunluğu paylaşmamız gerektiğini düşünüyorum.

2 Beğeni