Gençlerbirliği ve İçinde Bulunduğumuz Kriz Ortamı

Ben Alkaralar’ın içinde miyim dışında mıyım bilmiyorum Ümit Abim, bildiğim şey şu: Ben Alkaralar’ı çok seviyorum. :heart::black_heart:

2 Beğeni
1 Beğeni

1980’li yıllarda bir gün Zafer Çarşısı’nda gezinirken Ada Plak’ta bu şarkıyı dinledim. Yeni Türkü grubunu duymuştum ama o güne kadar hiçbir şarkısını dinlememiştim. Sonra ardından gelen şarkı… Derken kaseti alıp çıktık dükkandan. Bu da böyle bir anımdır. :blush:

2 Beğeni

Said yazdıklarını henüz okuyabiliyorum. iyi bir politik akıl var altında, aklıma No filminde Şili diktatörü Pinochet’i deviren kampanyanın yaratıcısının bakış açısını getiriyor. Haklısın, gerçekten çok haklısın ama haklı olduğun kadar anlayışlı değilsin :slight_smile: Biz, bizi biz yapan değerlerin arkasına sıkıştırıldık. Her sene ayrı bir olay, ayrı bir grup ya da ayrı bir karakter ile mücadele ediyoruz, onlara anlatmaya çalışıyoruz, biraz mutsuzuz ve yorulduk. Aramızda “artık yeter” diyerek tribünü terk eden insanlar var ki, asla yerleri dolmayacak. Kalanların da hali farklı değil. Bizim de yüzümüz buruşuk yani!

Meseleye bir de şöyle bakmanı istiyorum. Alkaralar politik olarak tek merkezden yönetilen bir taraftar topluluğu değil. İçinde olan herkesin katkı yaptığı bir tribün arkadaşlığı merkezi… Dolayısıyla biz politik olarak hadi mücadele edelim, şikayet edelim, bağıralım, dik duralım diye kimse kimseyi örgütlemiyor. İçimizde bir süredir,bütün olumsuzluklarla ilgili mücadeleye kendini fena kaptırmış insanlar var ve aldıkları sorumluluk nedeniyle üretilen içeriğin büyük kısmı bu insanların elinden çıkıyor. Yani şunu diyorum, siteyi ve grubu zenginleştirecek, şu durumda dahi moral bulmamız sağlayacak her türlü girişim ve üretkenlik bize can verir. söylediklerin umarım buraya farklı bir renk getirir ancak sorumluluk alan sayısını arttırmamız lazım. Hem mücadele edenlerin böyle bir dönüşümü çabucak yapabileceğine inanmıyorum, hem de yorgunluğu paylaşmamız gerektiğini düşünüyorum.

2 Beğeni

Serkan Abim selamlar, çok teşekkür ediyorum öncelikle :slight_smile:

Ben Alkaralar’a kızarken ve Alkaralar’ı eleştirirken biraz haddimi aştım biliyorum. Sizlere çok haksızlık ettim. Aslında amacım azıcık sesimi yükseltip dikkatinizi çekmekti ama amacımı aştım biraz, kusura bakmayın :smile:

Yorgunluğu paylaşmak konusunu ne güzel söyledin Serkan Abim. Geçen Erdem Abi twitter’de paylaşmış, açtım bir daha izledim Döğüşenler De Var Bu Havalarda belgeselini. Futbolcusu, yöneticisi, taraftarı yeri gelmiş sanayi bölgelerinde kapı kapı dolaşıp para toplamışlar. Bu işler gerçekten de bir kişinin iki kişinin yüklenebileceği yükler değil.

Ama beni bir konuda anlamanızı istiyorum Serkan Abim. Ben grafik tasarımcı değilim. Bir edebiyat blogu için logoya ihtiyaç oldu, indirdim photoshop’u, açtım youtube derslerini, bir başladım… Şimdi şirketlere, kurumlara, özel muayenehanelere websitesi, logo, kurumsal kimlik çalışmaları yapıyorum. Ben bu işe, bir ucundan bucağından girmeden önce gözümde ulaşılamaz işlerdi bunlar. Meğerse o kadar zor değilmiş.

Nasıl ki yükü paylaşmak gerekiyor, bilgiyi de paylaşmak gerekiyor, öyle değil mi? Lavarla’yı biliyor musunuz? Onu yapanlar benim Bilkent’ten arkadaşlarım. Birçok etkinlik, organizasyon, sosyal medya oluşumunun doğrudan içinde oldum veya çok yakından şahit oldum. Üstelik ben Y neslindenim, bu neslin ne istediğini, neyden hoşlandığını çok iyi biliyorum.

O yüzden size içeriden bir haberim var. :smile: Binlerce Ankaralı genç, Gençlerbirliği taraftarı olmaya bir adım mesafede. Ama o adımı onlar atamaz. Biz atabiliriz ama :slight_smile:

Üstelik yapılacak iş çok zor da değil. Gençlerbirliği ruhuna uygun hareket eden tüm taraftar toplulukları, ayda ya da iki ayda bir defa, sanki deplasmana gidiyorlarmış gibi Olgunlar’a gelsinler. Siz belki gençlere ulaşamazsınız. Size söz veriyorum ya, ben kollarından tutup getireceğim insanları oraya. Sizin tek yapmanız gereken, dışarıdan gelip, ‘hadi bir maç seyredelim bakalım neymiş bu Gençlerbirliği’ diyen gençleri kapıda karşılamanız, onları kucaklamanız, muhabbet etmeniz. Hepsi bu. Serkan Abim, nolur söyleyin, zor bir şey mi bu :slight_smile:

Nolur bir özeleştiri yapın Serkan Abim, ben geçen sene maçların çoğunu alertada ve defansta izledim. Kendimden başka dört beş kişiyi maça getirdim. Bir kişi yanımıza gelip hoş geldiniz demedi. Ben sizleri hep uzaktan gördüm, ama siz bizi hiç görmediniz be abi. Hadi ben biraz atik davrandım da Alerta’da sizinle tanışmak için bir adım attım. Ama herkesten o adımı atmasını bekleyemeyiz, yanlış mı düşünüyorum?

Bakın, aşırı güzel bir websitesi hazırlamanın maliyeti 60 dolar. Sonra da yıllık 15-20 dolar hosting, domain maliyeti var. Ben bilkent’in Türk Edebiyatı Bölümü sitesini yaptım mesela. Hepimiz bi bira ya da sigara parası çıkarsak yapamaz mıyız be abi? Bu da mı gol değil :smile:

İçerik çok iç karartıcı diyorum ya mesela, eli kalem tutan abilerimiz, kardeşlerimiz birer yazı yazamaz mı? Hiç yazılmasa Serkan Abim, bir blog yazısı yazdırmanın maliyeti 10-20 lira. Hiç yazamazsak yazdırır, sonra yazılmış metni düzenleriz. Olmaz mı?

Bunların hepsi birer adımdır ve emin olun hiçbiri çok zor adımlar değil. Şurada tek duymak istediğim şey, “e hadi şunu yapalım Said” :slight_smile:

Ama yalnızca şunu aklımızda tutmamız lazım. Zaman çok hızlı akıyor ve her çağın ruhu farklıdır. Bu çağın ruhunu yakalayabilmemiz için, bu işin uzmanlarına danışmamız lazım. Nasıl bir sosyal medya hesabı olması gerektiğini, hangi saatlerde kaç içerik yayınlanması gerektiğini vesaire, yani her işimizi bir bilene danışarak yapmamız lazım. Yeri geldiğinde ‘belki de bizim yirmi yıldır yaptığımız şey artık o kadar da etkili değildir, belki yeni bir şey düşünmemiz gerekir’ diyebilmemiz gerekir. Eskinin güzelliğini yaşatmak yeniyle mümkün olur. Yoksa muhafazakarlaşırız, öyle değil mi? :smile:

‘E tamam, hadi bir adım atalım’ demenizi bekleyerek çok mu anlayışsız davranıyorum Serkan Abim :slight_smile:

Bu arada fikirlerimi yanlış bulabilirsiniz. Yine de yorgunluğu paylaşabileceğim ne varsa elimden geleni yapmaya hazırım. Söyleyin yeter :slight_smile:

Bunu da yorumsuz bir şekilde buraya bırakıyorum.

Böyle onlarca ağzı bozuk cevap geldi bu tivite. Yorumu size bırakıyorum.

Alerta veya Defans alkaralar’ın dernek lokali filan değil ki, her maç izlemeye gelene “hoş geldin, beş gittin” muhabbeti yapılsın. Her GB forması giyene bir adım atmak gibi bir misyonumuz mu var bizim?

1 Beğeni

Biz kendi aramızda dışa kapalılığımızı çok tartıştık. Haklılık payı yüksek ancak alertada maç izleyen Gençlerbirliklerin hangi gruba ait olduklarını, hangi düşünce yapısında olduklarını anlamamız zor. Halbuki bizimle iletişim kurmak, twitterdan “abi maçı nerede izliyorsunuz?” demek kadar basit. insanların yüzünden bizle tanışıp tanışmak istemediklerini anlayamayız ama iletişim kurulduğunda, buna kapalı değiliz. Sen al gel yeter :slight_smile: Bak, Yavuz benim en sevdiğim arkadaşlarımdan biri. Alkaralar sitesine efsane bir girişi vardı, bir dortmund yazısı yazdı, peşinden film tahmini oyunun başlattı. Bunları Fenerbahçeli Yavuz olarak yaptı, hatta o kimliğiyle nette takıştık, birbirimizi kırdık. Faka öte tartaftan Fenerbahçe maçını beraber izledikten sonra metroda sabahladığımızda, O’nun üstünde sarı lacivert, benle fıratın üstün kırmızı siyah forma vardı. Bizimle iletişim kurmak, bizimle sosyalleşmek için Gençlerbirliği’nin tutma şartı bile yok. Bu kadar netiz! Yavuz için artık sadece Gençlerbirliği var :wink:

4 Beğeni

Evet! Her gelenle hoş geldin beş gittin muhabbeti yapmak gerekiyor. Hatta gelenlerle de değil, ellerimizde çiçeklerle sokaktan geçenleri bile içeri davet etmemiz gerekiyor. Ben bunu yalnızca Alkaralar için söylemiyorum. Gençlerbirliği’nin ruhuna uygun tüm taraftar gruplarının yapması gereken şey bu bence.

İnsanlardan adım atmasını beklemeyelim, o adımı biz atalım diyorum. Yoksa ben adım attım, beni bağrınıza bastınız. Bunu eleştirmiyorum ki :slight_smile:

Biz onların adım atmasını beklerken bir Yavuz abi çıkar gelir ama belki biz adım atarsak, Yavuzlar, Selimler, Muratlar, Ayşeler, Sılalar, Hazallar gelir. Belki gelir, denemeden bilebilir miyiz :slight_smile:

1 Beğeni

Unutulur mu o günler? :slight_smile: Bununla ilgili bir paylaşımı zaten daha evvel yapmıştım @beyazsaid kardeşimle. :slightly_smiling_face:
Benim bundan 10 yıl önceki o halimi ve Alkaralar’ın beni karşılayış, kabulleniş ve idare ediş aşamalarını görseydi keşke.
Benim gibi gıcık bir adamı, üstelik Fener’in en sevilmeyesi dönemine denk geldiği yıllarda aralarına kabul etmişler bu insanlar Said’ciğim. Emin ol, Serkan ağabeyinin de dediği gibi; “bir selam yeter.” :wink:

BVB’yi unutma canım. Since '96 :*

2 Beğeni

Dostum,

Alerta’ya Karakızıl’dan da maç izlemeye gelen var, diğer gruplardan da. Herkesi tanımak zor. Herkese bu şekilde yaklaşmak da kolay değil. Ayrıca, mesela Alerta’nın sahibini tanıyoruz ama bana ne abi, neden sokaktan her geçeni adamın mekanına davet edeyim? Tekrar söylüyorum; oralar bizim grubun değil. Bir tararftar derneği lokali de değil. Sports bar teması var ve sahibi GB taraftarı lakin o insanların da bir önceliği var; para kazanmak. Başkasının dükkanında bu tarz işlere girmek bir yerden sonra müşteri potansiyelini de etkileyebilir. İsteyen olursa zaten kendisi gelir. Gençlerbirliği şart değil; alakasız bir konuyla bile lafa girebilir.
Bu insanlarla sosyalleşmek için Serkan’ın da dediği gibi “Gençlerbirliği’nin tutma şartı bile yok!”

Daha ne olsun! :slight_smile:

Edit: Ayrı bir gönderide paylaşmak istedim ama kurallar 3’den fazla üst üste alıntıya izin vermiyor. Buraya ekliyorum o yüzden @beyazsaid kardeşim;

Bu arada hakkını vermek isterim; uzun süredir senin gibi istekli ve inatçı birini görmedim. Adeta logomuzdaki keçinin ete kemiğe bürünmüş hali gibisin. :slight_smile:
Ankara’dan bir süre sonra uzak kalacağını yazmıştın bir yerde.
Ben ona rağmen, hem bu gruba hem de Gençlerbirliği’ne çok katkıların olacağına inanıyorum.
Sadece, bazı şeyleri (dediğin gibi) yaşayıp görmek lazım.
Bazı şeyler hakkında da, bizim daha önceden deneyim yaşayıp fikir sahibi olduğumuzu unutma ama…

2 Beğeni

Gerçekten inatçıyım ve inadımdan vazgeçmeyeceğim Yavuz Abim :slight_smile:

Abi, sizin deneyimli olduğunuzu, bazı şeyleri benden daha iyi bileceğinizi bilmesem gelip size böyle uzun uzun dert anlatır mıyım hiç? Ama siz de sözlerimin hep hatalı kısmına odaklanıyorsunuz be Yavuz abim :smile:

Tamam, Alerta’da olmazsa başka bir yerde olur. İlla maç olmasına da gerek yok ki? Hatta bakın ben 6222’de bi açık buldum. Müsabaka yoksa 6222 de yok :smiley: Seğmenler’e gidelim.

Söylediklerimin içinde bir eksik, bir yanlış varsa, topyekûn silip atmayalım, o eksikleri hataları nasıl düzeltebiliriz, nasıl daha iyi yapabiliriz diye düşünelim.

Benim sözümün özü şu: başkalarının adım atmasını beklemektense biz adım atalım. Ha bu adımı nasıl atabiliriz? İşte onu istişare etmek gerekiyor.

Yoksa bana ne Alerta’dan :smiley:

6222’de maç günü stad dışında gidilen mekandan bahsediliyor mu? :blush:

Müsabakaların toplu seyredildiği özel alanlar da kapsama dahil edildi. Mesela Alerta’nın önünde maç sonu meşale yakılması yasak. :pensive:

yok, bence haklısın. biz de adım atmalıyız. bundan sonra gençlerbirliği’ni izleyen yabancı biri gördüm mü, bu dediğin aklımda olacak.

Tamam Serkan Abim, iş bölümü yapalım, ben ARt projemle insanları bulup getireyim, siz de sahiplenin onları :slight_smile:

Ben Gençlerbirliği markasının ama özelde de Gençlerbirliği taraftarının marka değerinin Ankara’da parlayan bir yıldız olabileceğine (sen başkentin yıldızısın, cumhuriyet takımısın :slight_smile:) gönülden inanıyorum.

Vira vira! :smiley:

1 Beğeni

Balkanlarda, Bosna’nın multikültürel kentlerinden Zenica’da, bizim gibi kırmızı kara bir spor kulübü var. NK Celik. İsmi bildiğimiz çelik kelimesinden geliyor.

Yugoslavya’nın en büyük hapishanelerinden biri bu şehirde bulunduğu için taraftarlarının lakabı ‘Convicts’ yani Mahkumlar.

Kendi maddi çıkarları yüzünden takımı zor duruma sokan yönetime karşı onurlu bir tepki koymuş bu Mahkumlar. Ve değişimi başarabilmişler.

Convicts vs Thiefs, yani mahkumlar hırsızlara karşı adlı kısa ve ingilizce bir belgesel var. İlgilenenler için buraya bırakıyorum:

2 Beğeni

Ne dersiniz kriz geçti mi?
yoksa yeni mi başlıyor

1 Beğeni

Bence yeni basliyor. Takimi kurarken omurgasini yok ettiler.

Alinan oyuncular icinde mac kazandirir diyecegimiz oyuncu yok.

Aldiklari Super lig icin Sub Standard diyecegimiz kalite adamlar. 1. Lig kalitesinde adamlari getirip imza attirmak bir taraftarin bile daha iyi basarabilecegi birsey.

Hoca secimi dogru yanlis bu transfer politikasiyla kimin takimi yonettigi onemini kaybediyor.

Yan sahadaki takimin girtlagina kadar borcu var transfer yok ama takimi bozmayinca birde eskileri geri getirince birbirini taniyan bir sezon oynamis oyuncular ile dayanacaklari kadar dayanacaklar sonucta muhtemelen Ocaga kadar direnirlerse belki Ocakta takviyeler ile kumede kalacaklar…Takimi calistiran ile sahaya cikaran bile farkli ama VAR duzgun islese 9 puanlari olacakti.

Genclerbirligi bunu yapamadi…Gecen seneki takim Huzurevi gibi, Seneye hicbiri kalmayacak biraz genc dinamik adamlara imza attirin demistik yapmamanin acisini cekiyoruz. Gelecek planlamasi diye birsey yok.Sezonluk takimlar kurup Yolunda devam ediyor Yonetim.

Mert 3 milyon Euroya gitti 1 er milyon Euroya iki Pazdan olmasada bir Pazdan bir Kulusic bulamadikmi?

Bu kriz gelecek mactada bitmez. Bir mac daha kaybederse Mustafa hoca kendi gider.