Futboldan anlayan hemen herkesin( kadro yapısına bakarak) “kesin düştü” dediği bir takım Fener Bahçe’yi 21 yıl sonra İstanbulda yenince Kafalar karıştı.
Ardından Kasımpaşa maçında içinden Zlatan İbrahimoviç çıkan Sefa’nın olağanüstü iki golü geldi ve o maçı da alınca zaten karışmış olan kafalar biraz daha karıştı.
Araya milli maç arası girince “eyvah takımın hızı kesilmese bari” diyenler yanıldı ve Alanyaspor maçını da 2-1 kazanınca kafalardaki karışıklık bir anda berraklaştı ve " bu takım düşmez" diyenlerin sayısı oldukça arttı. Bunlardan biri de benim.
10 maçta 12 puan alabileceğimizi gördüğümüz için böyle konuşur olduk.
Çarşambaya görüşmek üzere
Bugün Erzurum ile 1-1 berabere kalarak 6 puanlık bir maçta daha istediğimiz sonucu alamadık ve düşme hattından çıkamadık. İlk 6’daki takımlarla yaptığımız maçlarda aldığımız puan 15, kalan 14 takımla yaptığımız maçlarda aldığımız puan ise sadece 16… Bir yerde yanlış yapıyoruz ama nerede? Ne yapıp ne edip bir an önce bu soruna bir çözüm üretmeliyiz. Önümüzdeki 4 maçın üçü 6 puanlık. İlk maç Ankaragücü ile deplasmanda. Sonraki 6 puanlık maçımız Kayseri ile deplasmanda. Ondan sonra ise şu anda 35 puanı olan Rize ile kendi sahamızda oynayacağız. Çok endişeliyim. Bu maçları kazanamazsak Fenerbahçe ve Alanyaspor karşısında deplasmanda aldığımız galibiyetler işe yaramayacak ve maalesef daha önce de yaşadığımız sezondaki gibi düşeceğiz. Bu iki maçtan aldığımız 6 ekstra puanın anlamlı olabilmesi için doğrudan rakiplerimiz ile oynayacağımız 6 puanlık maçları mutlaka kazanmamız gerekiyor. Şahsen, iyi oyun, nasıl oynadığımız, 4-2-3-1, 4-4-2, 4-3-3 taktikleri falan hiçbiri şu anda umurumda değil, sadece ve sadece skora odaklanmış durumdayım. Yendik mi, üç puanı aldık mı? Bütün baktığım bu.
Maçı canlı izlemedim. canlı skordan ve whatsup grubundan takip ettim. maçın son dakikası içinde 1 0 öndeyken bir müsteri geldi . onun işini hallettim telefona baktığımda 1-1 olmustu. bağıramadım bir şeye vuramadım küfredemedim. öfkem içimde sönümlendi. bugun sabah bile aklıma geldikçe kötü oluyorum. ben bu haldeysem futbolcular ve teknik ekip ne haldedir bilmiyorum. yinede morallerini bozmasınlar. özcan hocanın puan ortalamasını ileri ki maçlara taşısınlar fazlasıyla yeter.
Necdet abi aslında bu maç diğerlerinden farklı diğer 14 maçta rakip yuklendiği anda bize karsı gol buluyor bizde sonra dağılıp gidiyorduk bu maçta skoruda bulduk maçı bitirecek pozısyonlarıda. ancak 2 devre cok yaslandık. hoca da çozümünü bulamadı. teknik direktörlük bilgi çalışma liderlik ama birde tecrübe işi. hocanın hepsi tamam ama tecrübe edecek vakti olmadı. 1 tane söyle maç yapsaydı bu maç boyle bitmezdi. yinede sorun yok moralleri bozmasınlar. sadece döş kaşıma işi 1 maç gecikecek hepsi bu.
Fikstüre gelince 9 günde oynayacağımız 3 maçta 9 puan hedefliyorduk su an 4 puandayız. AG maçını alırsak 7 oluruz. sonra sivas maçıyla başlayan 2. 9 günlük seride de 6 veya 7 puan çıkarsak. 40 -41 e geliriz ki son 5 haftada 3 veya 4 puan bizi ligde rahat tutar. kaybedilen birşey yok yeterki AG maçını alalım
havlu yere düşmeden yakaladık, kavradık. son dakika golü moral bozucuydu. Son dört maça bakınca - hemde bitik halimizle bakınca- çok iyi puan topladık. lig de kalırız. inanmak gerek.
Savunma oyuncularımıza sesleniyorum;
Kuzeyden gelen kalecimiz her maç penaltı kurtaramaz.
Ceza sahamızdaki ikili mücadelelere de bir çözüm bulunması gerekiyor.
Orta saha oyuncularımıza sesleniyorum,
Daniel Candeias dışında asist yapacak oyuncumuz yok mu bizim.
Pozisyona girebilmemiz için daha üretken olmamız şart.
İleri uç oyuncularımıza sesleniyorum;
Bir maçta en az 2 gol atamazsak o maçı kazanamıyoruz. Bknz. son 4 maçımızın skorları.
Demek ki neymiş en az 2 gol atmamız şartmış. O zaman gereğini yapın arkadaş.
Mehmet Altiparmak’in bizlerde yarattigi en buyuk duskirikligi yeterince puan alamamasi degil kulupten yetisen oyunculara gerektigince yer vermemesi idi.
30 civari atak yapan Erzurum Buyuksehir karsisinda 1 puani kurtarmak basari. Sezonun ilk yarisinda son dakika golu sayilmayan, bu macta da ilk yarinin sonunda 2 penaltidan yararlanamayan Erzurum’un mac sonunda baskili olacagi da kor gozune parmak belliydi. Bu cikarim sonucunda defans arkasina hizli kosular yapabilecek (Sercan Spr., Rahmetullah,…) veya topu tutabilecek (D. Furman) gibi oyuncularin oyuna katilmasi gerekecegi cok asikar belli iken teknik kadro Ayite-Mugni gibi anlamsiz oyunculari oyuna davet ederek “gelin dadaslar, bir iki de bizim destegimiz olsun” diyerek 3 puan hediye etmeye calisti ama sans/kader 1 puan yine de kazanildi. Oltan kafa toplarini indirecek, Stancu-Ayite kaleye gidemez, Erzurum defansi Genclerbirligi kalesi onunde olacak, Johanson kirmizi yemeyim diye tetikte, 1 puan buyuk basari.
Ayrica Altiparmak benzeri bir hareket de yedek kulubesi icin gecerliydi. Ubeyd ve Omurcan disinda Turk oyuncu yok, Mathias bagiriyor beni degistir diye (hareketleriyle) hala Omurcan yok oyunda, varsa yoksa Ayite girsin. 5 degisiklik, 5’i de yabanci. Ne oldu, tum Turk cocuklari Covid mi oldu? Olduysa bu Covid milliyet mi seciyor? Ilker’in, Gokhan’in Mugni’den, Ayite’den, iv poloma’dan daha kotu ne performansi olabilir?
Puan(lar) kaybedilebilir, 50-60 yasina gelmis insanlarin takimin oz evlatlarini kesmesi kabul edilemez.
Polomat gecen hafta atar yapacak, sen bu hafta ona forma vereceksin. Nerede o yogurdun bollugu?
Sonra mac sonu cikip “cok geriye yaslandik” diyeceksin. Kim yaslatti takimi geriye? Yukari Cavundur koyu muhtari mi?
En azından bir puan almamız gerekirdi ama olmadı.
Kalan 8 maçın dördünden galibiyet çıkartmamız gerekiyor.
Olmaz diye bir şey yok ama oyuncu kalitesinin vasatlığı (bazı mevkilerde ortalamanın da altında oluşu) her maçta karşımıza çıkıyor.
Hayırlısı be gülüm
Kadroya bakip Ayite-Polomat-Diego Angelo’yu ilk 11’de gorunce umitlerimizin kirildigi bir mac olarak basladi ve Ozcan Bizati’nin “Mustafa Dalci” ya donusmesine bir ramak kalarak bitti.
Turkiye’deki temel sorunun torpil oldugu, liyakat-meritokrasi’ye onem verilmedikce ve ozkaynaklara donulmedikce basarinin gelmeyecegine herkesin mutabik oldugu ama yine de “bir kisiden bir sey olmaz, bizim oglan/kiz suraya yerlessin, sonra torpil kalksin” dedigi gibi bir torpilli futbolcu grubumuz var ve hangi hoca gelirse gelsin bu problemi asamiyoruz. Zargo Toure’den bir sekilde kart-sakatlik ile kurtulduk, bu 3 silahsorlerden kurtulamiyoruz.
Anlamadigim nokta, teknik heyetin bu yanlis hareketler sonucu islerini kaybedecekleri asikarken yine de israrci olmalari. Bizler Nietzsche’den “Surudeki ben, suruden once gelir” i ogrenmemis miydik? Yoksa kulupte tarikatlardaki fena f’ullah, fena ful ihvan benzeri bir ozveri var da bizler mi farketmiyoruz? M. Altiparmak yetistigi kulupten kovuldu, Ozcan Bizati de “yalanci safak” benzeri ilk 3 hafta sonrasi Mustafa Dalci gibi kapi disari edilecek ama hala Ayite-Polomat sevgisi ile puanlar kaybedip bizleri uzuyor.
Puan kaybetmek mesele degil de mac sonrasi cakma Sherlock Holmes / peaky blinders Hikmet “orta saaanin gobeende” Karaman’dan simarik kahvehane sohbeti dinliyoruz:“ibrahim’e sunu dedim, ben bunu niye anlattim,…” Hani F. D. Roosevelt’e demisler ya:“olme, yerine Truman baskan olur sonra” diye, o da cevap vermis :“o bir sey degil, bir de Time’ye kapak yaparlar” diye, tam da kapak oldu Hikmet “orta saaanin gobeende” Karaman’in mac sonu aciklamalari bize.
Umut her zaman var, kalan 8 macta 8 galibiyet bekleriz hep, hepsini kazanamayacagimizi bilsek de ama merak ettigim Ilker ne kadar kotu oynayabilir Ayite’den?
S. Holmes yazari Arthur Conan Doyle’nin gecmiste yasadigi ev biraz ilerimde. Hava da karardi, gidip “seytan taslama” niyetine evi tasliyayim.
Maalesef Fenerbahçe ve Alanya’dan aldığımız 6 puanı, 6 puanlık Erzurum ve Ankaragücü maçlarındaki kayıplarla çöpe attık ve bu gidişle düşeceğiz. 6 puanlık Kayseri ve Rize maçlarından hiçbir umudum ve beklentim yok. Çünkü 6 puanlık maçları bir final gibi oynama ciddiyetine sahip olamadık. İlk 6 takımın altındaki 14 takımla yaptığımız 23 maçta alabildiğimiz puan sadece 16… Bu tablo bizi düşürür. Daha önce de böyle düşmüştük zaten.
hakikaten yazık oldu. en azından su son 2 maçtan 3 puan çıkarmalıydık. Ama yinede enseyi karartmayalım rize maçının sonuna kadar. Ayrıca ben son 5 maçta 6-9 puan arası toplayacağımızı düşünüyorum.
benim en büyük korkum 40-43 puan toplayıp ligde kalamamak. puan barajı bizim için giderek yukseliyor. 40 ın altında kalırsak zaten düşmeyi haketmişiz demektir.
Yine kendi rakibimiz. üstelik rizeyede sansımız son yıllarda tutmuyor. ama niyeyse çok iyimserim. içim ferah rahat. bu gun olacak. takım gol yemiyecek. kralda gol atacak attıracak. net galibiyet alacağız.
Ozan abi, ben de haftalar önce kesin düştük demiştim ama bir galibiyet ile umutlar hemen yeşeriyor. Bu sene sonuna kadar böyle olacak galiba. Düşerken bile direnerek düşeceğiz.
uzun zamandır boyle çekişme görmedik. biraz zorlamayla konyanın bile düşme ihtimali olan bir çekişme. Olmamız gerekenden en azından 3 puan gerideyiz. ama bunada şukur. komada olan hatta fişi çekelim mi dediğimiz hasta komadan çıktı normal servise çıktı. ozcan hocanın emeğine azmıne sağlık. Yukarıda da soyledim son 5 maçta 6-9 puan alabiliriz diye. ama 6 puan kurtarmıcak 10 puanda kesin kurtarıcak gibi. artık biraz da futbol sansı. özcan hocanın bilgi birikiminin yanında sansını da yanında getirdiğine inanıyorum. nazar değmesin.
Maalesef ben bu kadar iyimser olamıyorum. Son düzlükte Denizlispor ve Başakşehir hariç diğer takımların puan alabildikleri görülüyor. Son 5 maça gelene kadar fikstür avantajımızı iyi kullanamadığımızı düşünüyorum. Kayseri ve Erzurum maçlarını kazanmamız gerekirdi ama olmadı. 2-0 öndeyken 2-3 kaybettiğimiz Sivas maçı da cabası.
Mücadele gücümüz arttı, taktik anlayışımız gelişti, Stancu ve Giovanni Sio takıma geri döndü kabul ama yine de Hatay ve Galatasaray gibi iddiası olan takımlarla oynayacak olmamız kötü denk geldi.
Ben bu iki maçtan da beraberlik bekliyorum.