Çok kısa yazayım. “Gençlerbirliği taraftarı” olduğunu ifade eden bazı kişilerin sosyal medyada ve Tribündergi gibi platformlarda gerek Gençlerbirliği maçları ile ilgili konularda gerekse Gençlerbirliği’ni doğrudan ilgilendirmeyen konularda Gençlerbirliği taraftarına yakışmayan üslupla rakip takımları kötüleyen, aşağılayan, rakip taraftarlarla gereksiz tartışmalara girip onları kışkırtan ve dostluk oluşturmak yerine düşmanlığı körükleyen mesajlarını üzülerek okuyorum.
Arkadaşlar bunlar yanlış davranışlar… Her zaman, her yerde söylüyoruz, yazıyoruz, çiziyoruz: Gençlerbirliği taraftarı centilmendir, küfür ve şiddete karşıdır, herhangi bir takıma düşmanlık gütmez. İnternette sosyal medyada ve çeşitli platformlarda böyle davranan arkadaşlarımız yüzünden bu ligde dostumuz kalmayacak ve herkesle düşman olacağız. Deplasmanlara giden taraftar arkadaşlarımız korku ve endişe yaşayacak, polis korumasında şehre girip çıkacak. İstediğiniz bu mu? Oysa tam tersini yapmalıyız. İnşallah bir aksilik yaşamadan Süper Lige çıkarsak, “1. Ligden centilmen takımı ve taraftarıyla bir Gençlerbirliği geçti,” dedirtmeli ve hoş bir seda bırakmalıyız. Birazcık olsun Gençlerbirliği’ni seviyorsanız Gençlerbirliği’nin centilmen kimliğine uygun davranın.
Bu bir illet malesef. Genelde kani kaynayip biraz aksiyon isteyen genc jenerasyonun taraftar dedigin eli agir olmali anlayisinin gelecekte kulup ve taraftarinin imajina verecegi zarari hesaplamadan girdigi yanlis bir yol.
1970 lerde tribununde hiri guru bilmeyen Ankara seyircisi 1981 deki Ankaragucu destani ile birlikte o gunku genc neslin bizansa karsi diyerek baslattiklari sert ve acimasiz trend 37 yildir Ankaragucu tribununde gelenek halini aldi.
Youtube bile 10 sene onceki maclarda seyircinin rakip taraftari alasagi ettigi kliplerle dolu. 2 sezon onceki Gumushane deplasman goruntuleri hala utandiriyor.
Ankaragucu Gecekondu artik kendisine son 2 sezondur cok farkli bir profil cizme cabasinda. Kufur ve agresif davranislari onlar dahi artik yok etmeye kararli. Taraftar geceleri yemekleri derken taraftarligi artik farkli boyutlara tasimaya basladilar ve bunun en onemli sebebi Ankaragucu taraftari denince akla ilk gelen seyin kavga kufur diger takimlara atarlanma olmasi. Artik bundan herkes bikti ve bir yon degisimi profil yenilenmesi geregi hissedildi. Ama kolay olmayacak 40 senedir her gittigi deplasmanda taslarla karsilanan bir taraftarin hayirla iyilikle anilmaya baslamasi.
Ornek kisacasi sag omzunda Genclerbirligi taraftarinin. Kardes kulup taraftarinin bu yanlis zihniyetten cektigi ortada. Yillarca kaliteli taraftari tribunden kacti Ankaragucunun.
Genclerbirligi tribunune beni babam ilk goturdugunde sene 1968 di. Ilk izledigim futbol maci Genclerbirligi Fenerbahceydi.
Beni taniyanlar Ankara sevdami bilirler aslen Ankaragucu hastasi biri olmama ragmen baba mirasi Genclerbirligi icin BIZ diyorum.
Genclerbirligi tribununde 10 lu yaslarim gecti yurtdisina yerlestikten sonra dahi Ankarali ve Ankara futbolu sevdalisi oldum.
O tribunde ben Ankaranin guzel insanlarini, saygiyi, sevgiyi gordum yasadim ve Ankarada oldugum surede Ankaragucu ve Genclerbirligi tribunundeyim, Bestepedeyim. Bu harika taraftar benim bir ailem gibi.
Tribunde takim elbisesiyle gulumseyip taraftara cikolata dagitan amcalarin anisini lutfen kirletmeyin. Elinde kasaturali olmak meziyet degil ama cikolata dagitabilmek buyuk meziyettir.
Genclerbirligi o cikolataci amcadir. Kasap Mehmet degil.
Kavga gürültü ve küfür üzerine tribüncü olunabiliceğini sanan bir grubun oluşması
Passoligin tribünümüze verdiği en büyük zarardır.
Gençlerbirliği tribününde çok çok küçük bir alanı işgal ediyor olsalar da bu arkadaşlar yüzünden
“Arttırılmış Güvenlikli” maç bile izlemek zorunda kalmıştı Alkaralar!!!
Çözüm tek:
Gençlerbirliği tribününün diğer tribünlerden çok daha farklı bir kültürü olduğunu idrak edemeyenlerin yalnızlaştırılması.
Kapalı tercihimiz bu açıdan çok isabetli olmuştur.
Eline sağlık Kadirciğim. Çikolatacı amcanın mirasına sahip çıkmamız gerekiyor.
Eline sağlık Ümitçiğim, senin de dediğin gibi Gençlerbirliği tribününün diğer tribünlerden çok daha farklı bir kültürü olduğunu idrak edemeyenlerin yalnızlaştırılması lazım ama maalesef günümüzde tam tersi oluyor, sanki biz yalnızlaştırılıyormuşuz gibi geliyor bana. İşte forumu onun için çok önemsiyorum. Forumumuzun dışarıdaki etkisi, bizim düşündüğümüzden çok çok daha fazla…
Eryaman Stadındaki koltukların rengi konusunda bazı Ankaragücü ve Gençlerbirliği taraftarlarının sosyal medyada yapmakta oldukları hoş olmayan ve Ankara futbolunun iki tarihi ve güzide takımı arasındaki kardeşliğe yakışmayan rahatsız edici tartışmalar birileri tarafından sürekli körüklenerek devam ediyor.
Ama bu gece Facebook’taki Gençlerbirliği Seymenlar taraftar sayfasının kardeşliği öne çıkaran sağduyulu ve güzel bir paylaşımını görünce forumumuzda paylaşmak istedim. Tüm Ankaragücü ve Gençlerbirliği taraftarı kardeşlerimizin de gerek stadyum ve gerekse diğer konularda kardeşliği öne çıkaran sağduyulu bir yaklaşım göstermelerini bekliyor ve diliyorum.
hatayspor maçında 10 dakika aralıksız rakibe küfür edenler kimlerdi? bunlara karşı bi önlem alınacak mı acaba? karşıda yaşlı başlı kadınlar bile vardı üstelik. son dönem türeyen taraftar grupları açıkcası beni gençlerbirliği kültürü açısından tedirgin ediyor. hele bi tanesi var ki, bizim spor anlayışımız küfür etmek, yabancı cisim atmaktır diye duyuru yayınlıyor. pasoligden sonra tribün ü boş bulan, hadi taraftarcılık oynayalım burda takım var kafasıyla yaklaşan çok fazla kişi olduğu düşüncesindeyim. birde özat gibi kirli işlerin ehli adamında tribün e yakın zaman önce el attığını unutmayalım. bu “arkadaşların” sadece gelenek/kültür açısından değil başka açılardan da zarar verebileceğini düşünüyorum.
İşte budur. Bravo Nedim’e, ne güzel yazmış. Helal olsun. Yazının altındaki Gençlerbirliği ve Denizlispor taraftarlarının yorumları da çok güzel.
Vaktiyle Ankaragüçlülerin bir tezahüratını biz nasıl söyleriz diye düşünmüş ve bir dörtlük uydurmuştum. Şehirlerden birisini “Denizli” olarak yazarsak şöyle:
Aşağıda yazacaklarımı sana bir cevap olarak düşünme lütfen Kadirciğim. Sen geçen sezon Denizli’de yaşananlardan söz edince, ben de bu vesileyle Ankaragüçlü ve Gençlerbirlikli arkadaşlara seslenmek istedim sadece.
Maçların öncesinde ve sonrasındaki olaylar biraz da takımların taraftarlarının zaman içinde geliştirdikleri iyi ya da kötü ilişkilere göre şekilleniyor. Nedim Celasun’un Facebook’ta yazdığı ve Ümit’in linkini paylaştığı güzel yazıda da belirttiği gibi 1999 yılında tribünde Denizlispor taraftarlarının küfürleriyle başlayan olumsuz bir olay, sonunda birbirini ağırlamaya, birlikte kahvaltı etmeye, halı saha maçı oynamaya kadar varan karşılıklı dostluğa dönüşebiliyor.
Geçen sezon Denizli’de neler yaşandığını bilemiyorum tabii, Denizlispor taraftarlarının da mutlaka hataları olmuştur ama çok fazla sayıda grupları ve farklı dinamikleri olan Ankaragüçlü arkadaşlarımızın bir kısmının birçok iç saha ya da deplasman maçında rakip taraftarlarla küfür ve şiddete zaten hazır oldukları ve bundan hiçbir rahatsızlık duymadıkları da bir gerçek… Bursaspor ve bir ölçüde Trabzonspor dışında kalan taraftarlarla kardeş - dost olma, dostça ilişkiler içinde bulunma, futbol kamuoyunda olumlu bir imaja sahip olma gibi bir kaygıları olmadığı gibi bazıları bir vesile ile düşmanlık yaratmaya eğilimli… Bir mevzu olsa da icraat yapsak derdinde… Maçlardaki küfürlü tezahüratlardan aldıkları ve kulübe aldırdıkları cezaları bir madalya gibi görüp övünenler var. Eskiden ben bu konuda Ankaragücü forumlarında çok yazılar yazdım ama çok az olumlu geri dönüş oldu. Şimdilerde Gecekondu’nun çabalarıyla biraz iyileşme sağlanmış gibi gözükse de yeterli olduğunu düşünmüyorum. Sonuçta Ankaragüçlü kardeşlerimizin kendi tercihleridir, saygı duyuyorum ve artık bu konuda pek fikir beyan etmiyorum. Ama sosyal medyada son olarak yeni stat konusunda olduğu gibi Gençlerbirliği kulübü ve taraftarlarını sayılarının azlığından dolayı küçümseyen, aşağılayan, yok sayan, nefret dili kullanan, hatta daha da ileri gidip Gençlerbirliği’nin küme düşmesine çocuklar gibi sevinen, Gençlerbirliği’nin rakiplerine başarılar dileyen kişiler oldukça etkin durumda ve ben buna çok üzülüyorum. Buna karşılık Gençlerbirliği taraftarları arasında da benzer durumda olan kişiler ve oluşumların bulunması çok can sıkıcı. Zaten son yıllarda bizim içimizde de küfür ve şiddete eğilimli, rakip takım taraftarlarıyla dostluğu önemsemeyen ve düşmanlığa varan hareketlerden çekinmeyen kişiler türedi, onlara bile derdimizi anlatamıyoruz. Bu olumsuzluklar nasıl düzelecek, onu da bilemiyorum. Bu başlığı açmamın sebeplerinden birisi de en azından kendisine “Gençlerbirliği taraftarı” diyenleri uyarmaya çalışmaktı.
Kısacası, uzun yıllardır karşılaşmayan Gençlerbirliği ve Denizlispor’un oynayacağı çok önemli bir maç öncesinde birçoğunu eski taraftarların oluşturduğu kişilerin gerilim yaratmak yerine sağduyulu güzel mesajlarla yıllar önce doğmuş bir dostluğu pekiştirmeleri şu berbat futbol ortamında çok anlamlı bence. İnşallah sonu da güzel olur.
Necdet abi benim Denizlideki olaylar derken saha icindeki cirkinliklerden yola cikarak bir yorumda bulundum.
Maca Validen Emniyet Mudurune oradan Milletvekillerine dek uzanan bir silsile sonucunda Gozumuzun bebegi Tff mizin atadigi hakemin Ankaragucunu katletmesi ile baslayan olaylar zinciri damga vurdu.
Tribunde yoneticilerin birbirine girdigi Mehmet Yiginerin 6 ay men cezasi, masorunden yardimci hocalara kadar hak mahrumiyeti cezalari ile bilen, hakemin tam olarak Denizliye calistigi macti. Alihan kirmizi gordu ortalik tam karisti.
Denizlinin boyle antikaliklari gecmistede oldu. Umarim Genclerbirligi benzeri bir komployla karsilasmaz.
Direkt isim vererek yazıyorum: KARŞI TRİBÜN adlı Facebook sayfasının yöneticisi, bugün sayfanızda bir taraftarımız ile yaptığınız tartışmada yazdığınız Ankaragücü ile düşmanlığı körüklemeye çalışan mesaj ve açıklamalarınızı kınıyorum. Çok yanlış yapıyorsunuz. Başkentin iki tarihi ve güzide kulübünün taraftarlarını düşman yapmaya sizin gücünüz yetmez. Aralarında zaman zaman tartışmalar, hoş olmayan olaylar ve atışmalar yaşansa da Gençlerbirliği ve Ankaragücü taraftarları kardeştir. Zaten futbol dostluk, arkadaşlık ve kardeşliktir. Ayrıca bir Gençlerbirliği taraftarı kişisel olarak böyle mesajlar yazsa, Ankaragücü’nden (Ag) diye aşağılamaya çalışan çirkin bir ifade ile söz etse yine tasvip etmem tabii ama kişinin yazdığı, söylediği kendini bağlar deyip geçebilirim. Ancak Gençlerbirliği taraftar sayfası olarak açılmış bir Facebook sayfasında Ankaragücü’ne düşmanlığını sayfa adına kurumsal olarak ifade edip körüklemeye çalışmak çok yanlış ve sorumsuzca bir davranıştır. Lütfen bundan vazgeçip sadece takımımızın başarısına odaklanın ve Gençlerbirliği taraftarlarını Ankaragücü de dahil olmak üzere hiçbir takımın taraftarıyla düşman etmeye çalışmayın.
Bu arada söz konusu sayfadaki tartışmada görüşlerini ifade eden Sedat Albay kardeşimi kutluyorum. Bence gerçek Gençlerbirliği taraftarı duruşu ve davranışı budur.
Karşı Tribün denilen şey daha önce de Erkan Hoca’nın cukkalı işler içinde olduğunu ima eden bir şeyler paylaşmış, Erkan Hoca da çok sert tepki vermişti. Yöneten kim bilmiyorum ama olmasa daha iyi olur sanki
Uzun yıllar sonra ilk defa mücadele ettiğimiz bu ligde takımımız gayet iyi gidiyor, hocamız demeçlerinde son derece dikkatli ve rakiplerimize saygılı… Biz taraftarlar da tribünde ve sosyal medyada çok dikkatli ve sorumlu davranmalıyız. Rakip takımlara ve taraftarlarına saygılı olmalıyız, küfür etmemeliyiz. Tüm taraftar arkadaşlarımızdan rica ediyorum; kibir, küfür ve şiddetten uzak duralım, takımımızı desteklemeye odaklanalım, hiçbir kulübün taraftarına karşı düşmanca duygularla yaklaşmayalım. İnşallah bu sezon yeniden Süper lige yükselirsek, “Centilmen takımı ve taraftarıyla 1. Ligden bir Gençlerbirliği geçti” dedirtelim, şu futbol aleminde hoş bir seda bırakalım. Futbol şiddet değildir, futbol küfür değildir, futbol holiganlık değildir, futbol adam bıçaklamak değildir. Futbol, gece yarısında eski taraftarın sessiz usulca esrar çektiği bir oyun değildir. Futbol güzel bir oyundur; dostluk, arkadaşlık ve kardeşliktir.
