Yavuz Abim, dediğim gibi, bu özellikle dışarıdan insanların ilgisini çekmek için söylediğim bir şey. Yoksa, içeriye bakacak olursak bence de kendimiz daha kaliteli ürünü daha ucuza mal edebiliriz.
Marka takıntımı şöyle açıklayabilirim. Marka deyince aklımıza şirket ya da ürün geliyor. Ama aslında marka ile şirket-ürün birbirinden farklı şeylerdir. Şöyle bir örnek anlatayım size. Benim bir arkadaşım adidas tişört almıştı. Uzak doğuda üretilmiş bir üründü. Sonra bu arkadaş Amerikadan bir adidas sweatshirt aldı. Ona baktım, Made in Turkey
Türkiye tekstilde çok iyi, ama pazar olarak bize o kadar değer vermiyorlarmış 
Demek istediğim şey şu, adidas bütün ürünlerini kendi üretmez. Bazı tekstil firmalarıyla anlaşır kendi ürünlerini üretir. Ama onun üzerine Adidas logosu işlenince, bu ürün bazı değerler kazanır. Birincisi güven. Diyelim ki, fabrikada bu ürünlerden bir tanesine adidas logosu yanlış basılmış. Bu yüzden pazara sürmemişler. El altından sosyete pazarına düşmüş ürün. Aynı ürün, aynı kalite… Ama üstündeki adidas logosu yamuk. Ürünün fiyatı ciddi anlamda düşer. Çünkü artık aynı güveni vermez bu ürün. İkincisi moda. Şimdi bakıyoruz on yıl öncesinim formalarına, bugünkünden çok farklı. O zaman genel olarak o tarz formalar beğeniliyordu ama bugün kesimler farklı, desenler farklı, vesaire. Sen, ben, bizim oğlan oturur bir tasarım yaparız, gözümüze çok güzel gelir, baskısını yapar piyasaya süreriz, bir bakarız ki kimsenin ilgisini çekmemiş. Çünkü artık moda dediğimiz şey on yıllarda değişmiyor. Her yıl bambaşka bir şey çıkıyor. (kamuoyu araştırması yaptığım gençler bu yüzden beş yıl dayanacak bir ürün aramıyorlar mesela.) Adidas demek, bir yerde moda demek, çünkü modayı en iyi takip edenler de onlar, modayı belirleyenler de. Üçüncüsü ise marka ile özdeşleşmek. Modern dünya maalesef böyle. Şirketler ve kurumlar, diğer şirket ve kurumlarla yalnızca iş kalitesi üzerinden değil, marka değeri üzerinden de işbirliği yapmak isterler. Mesela yanlış hatırlamıyorsam Axa Sigorta Altınordu Spor Kulübüyle değerler sponsorluğu anlaşması yaptı. Neden? Altınordu kamuoyunda olumlu bir imaj çizdi, önce insan dedi mesela, Axa Sigorta da bu imajla birlikte anılmak istiyor. O yüzden, işbirliği yaptığınız marka (şirket değil bakın, marka) çok önemli. Mesela ben kişisel olarak LCW’yi De Facto’dan daha çok severim ama böyle bir iş yapılacaksa De Facto’yu tercih etmenin daha mantıklı olduğunu düşünüyorum. Çünkü LCW kalitesiz tekstilin sembolü. Kalitesiz imaja sahip bir markanın yanına kimse kendi markasını koymak istemez. Kaliteli bir imaja sahip bir markanın yanına kendi markanızı koyarsanız, bu sizin marka değerinizi artırır.
Bu üç maddeyi göz önünde bulundurarak, ben hayatımda adidas, nike, puma alışverişi yapmamış biri olarak, ARt’nin logosunu basacağım tişörtümü Adidas’tan aldım. Çünkü ben ARt’nin ilgi çekmesini ve marka değerinin yüksek olmasını istiyorum. Çünkü ARt Gençlerbirliği’nin reklamını yapmak isteyen bir proje ve rakibi Ankaragücü, Eskişehirspor, Konyaspor vesaire değil, Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş. Bu iatanbul takımlarının marka değeri çok yüksek. Taraftar sayısını artırmamız gerekiyorsa, bizim de marka değerimizi çok yüksek tutmamız gerekiyor. (Gençlerbirliği’nin elit imajı aslında böyle bir çalışma için ciddi bir avantaj.)
Ammaaaa, dediğim gibi bunların hepsi, dışarıdaki insanlar düşünülerek, taraftar sayısının artırılması amacıyla, daha çok insana hitap etmek misyonuyla düşünülmüş şeyler. Eğer öncelik zaten Alkaralar’dan olan insanların kullanımı için bir şey üretmekse ve dışarıdaki gençlere hitap etmek çok da önemli değilse, ben de size katılıyorum. Çok daha kaliteli ürünleri, çok daha ucuza mal edebiliriz. Yemişim Adidas’ını, igs’sini 